“Füruzan biyografisinin ilk cümlesini çok önemserdi. Ve ‘Parasız Yatılı’ ile başlatırdı: ‘İlk kitabı ‘Parasız Yatılı’ ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı kazanan ilk kadın yazar oldu’ cümlesiyle yani. Buradaki ‘kadın yazar’ ifadesini bazen eleştirse de yazar kimliğinin varlık kazanışını anlatırken ülkemize özgü sorunların altını çizmeden geçmezdi. Ama ‘kadın yazar’ ifadesini de çok eleştirir ve espriyle anardı…”
Geçen Pazar günü hayatını kaybeden Füruzan’ı 20 yıllık editörü Murat Yalçın bu sözlerle uğurladı.
İlk kitabı "Parasız Yatılı"dan bu yana okurlarda derin izler bırakan, toplumsal acıları kendine
özgü duyarlıklarla bir dil ve edebiyat olayına dönüştüren Füruzan için bugün Yapı Kredi Kültür Sanat Loca’da bir anma düzenlendi.
Yazar, 16 Şubat Cuma günü Zincirlikuyu Camii'ndeki öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Başta yazarın kızı Aslı Selçuk olmak üzere anmaya Yapı Kredi kültür Sanat Yayıncılık Müdürü Tülay Güngen, editörü Murat Yalçın, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Adnan Özyalçıner, Haydar Ergülen, Ayşe Sarısayın, Fatih Özgüven, Yalvaç Ural, Fahri Aral, Turhan Günay, Birsen Ferahlı, Semih Poroy, Prof. Dr. Selçuk Erez, Atilla Dorsay gibi isimler katıldı.
"Aklı gibi bu güzel kadın"
Sunuculuğunu Yekta Kopan'ın yaptığı anmada Tülay Güngen şunları söyledi:
"Füruzan kanlı canlı tanıdığım ilk kadın yazardı. Coşkusu hiç belleğimden gitmeyecek. Onun sesine ve yüzüne kilitlenmiştim ilk gördüğümde. Yayınevine gelişleri hem bir arkadaş ziyareti gibi doğaldı hem de heyecan yaratacak bir şey olurdu. Bir afet gibi gelirdi. Afeti, burada güzel anlamda kullanıyorum. Aklı gibi bu güzel kadını kitaplarında yaşatacağız."
"İnsanı doğru kavrayıp doğru anlatan"
"Füruzan dostları merhaba" diyerek söze başlayan Kenan Kocatürk ise "'Parasız Yatılı'yı okuduğum zamanlarda, bir kenar mahalle çocuğu olarak kendimi ve arkadaşlarımı bulmuştum. Yıllar sonra Füruzanla bir İstanbul Kitap Fuarı'nda tanışmıştık. Balkan damarımız bizi bir araya getirdi. Her zaman o coğrafyadan geldiğini hissettirdiği sohbetlerimiz olurdu. İlk intiba soğuk bir insan olmakla beraber Füruzan'ın insana yakın, insanı içeriden gözlemlemiş biri olduğunu gördüm" dedi.
Kocatürk, oğlu, çizer Semih Poroy ve Füruzan ile birlikte çıktıkları Trakya gezisinden anılar da paylaşarak, "İyi ki hayatımıza Füruzan girmiş. İnsanı doğru kavrayıp doğru anlatan bir arkaraşımızdı" dedi.
"Özel yaşama göz dikilmesini sevmezdi"
20 yıla yakın editör- yazar ilişkilerinin olduğunu söyleyen Murat Yalçın, yazarın kitaplarıyla olan ilişkisini şöyle anlattı:
"Kitaplarının her yeni baskısında kapağını değiştirmeyi düşünürdü. Düzelti, kelime değişiklikleri yapardı. Kurşun kalemle notlar alır '4 katrat' diye yazar, paragrafların arasını açmaya çalışırdı. Son zamanlarda paragrafları 2'ye 3'e bölmeye başlamıştı. En çok Memet Fuat ve Macit Gökberk'i anardı. Biyografisini 'Parasız Yatılı' ile başlatırdı. 'Her yaşam bir kitap olmak içindir' sözünü anımsıyorum, sadece kitaplarıyla anılmak isterdi. Füruzan'ın yazar biyografisi bir ayna kişisel biyografisini de çok sıradışı bulurum. Özel yaşama göz dikilmesini sevmezdi. Kitaplarında kadınlar, kızlar, çocuklar her biri bir Füruzan değil miydi?"
Öykülerindeki ritim
Adnan Özyalçıner ise "Füruzan, romanı, röportajı, sinemasıyla bir öykücüdür. Has bir öykücüdür. Hep öykücü olmuş hep öykücü kalmıştır. Öykünün bütün güzelliklerini, öykücüsünün güzellemesiyle bize aktarmıştır" dedi.
Yekta Kopan da öykücülüğü ile ilgili, "Füruzan'ın öykülerinde olağanüstü bir ritm ustasıydı. Söz ritmini o kadar iyi aktarırdı ki." dedi.
Ayşe Sarısayın da "Üzgünüm... O çocuksu sesini duyamayacağım, muzip gülüşünü göremeyeceğim için... Ama mutluyum, edebiyatımızda kalıcı bir yeri olduğu için... Sessiz sedasız, çığlıklar atmadan anlattı bize, bizim hikayemizi" diye konuştu.
Haydar Ergülen, “O kitabı okur okumaz ben de Füruzan’a vuruldum” dediği “Parasız Yatılı”nın 40. yılında, 2011’de Füruzan’ın kitaplarındaki cümlelerle yazdığı şiirini okudu.(AÖ)