"Hepimiz belli kalıplara sıkışmış halde yaşamaya çalışıyoruz ancak Romanlar için durum farklı. Göçebe yaşam nedeniyle kabul görmeleri hep daha zor olmuş. Herkesin sempatik bulduğu 'çalgısız yaşayamaz ölürler' ifadesi mesela. Eğlencelidirler, müziği çok severler. Evet, Romanların bir kültürü var, ama bundan bağımsız bir hayatları da var."
Gazeteci Asmin Ayçe İdil, “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” adlı belgesel projesiyle, Roman kadınların hikâyelerine odaklanıyor, bize de “duymadıklarımızı” duyuruyor.
Roman kadınların yaşadığı sosyal dışlanma, yoksulluk, eğitimsizlik başta olmak üzere sosyal-ekonomik eşitsizlikleri, kadınlardan dinleyen ve belgesele aktaran İdil’e göre, Roman kadınlar umutsuz değil, ancak kırılamayan bir döngü içinde.
Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin fon desteğiyle hazırladığı “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” adlı belgesel için çalışmalara devam eden İdil ile projeyi ve Roman kadınların sorunlarını konuştuk.
“Roman kadınlar birden fazla hak ihlali ile karşılaşıyor”
Sıfır Ayrımcılık Derneği ile yollarınız nasıl kesişti?
İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümünden bu yıl mezun oldum. Eğitimim boyunca medyanın farklı alanlarında çalışma fırsatı buldum. 2018 yılında, Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin Başka Bir Siyaset Okulu projesine katıldım. Proje kapsamında akademisyen ve uzmanlardan toplumsal cinsiyet eşitliğinden, şiddetsizliğe; kent politikalarından felsefeye uzanan geniş bir programla eğitim aldık.
Ayrıca on gün kadar Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen Romanlar ve diğer etnisitilerden insanlarla vakit geçirdik. “Roman Kadınlar Anlatıyor”, Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin bu yıl eski katılımcılarına gönderdiği bir çağrı mailiyle başladı.
Dernek, Başka Bir Siyaset Okulu katılımcılardan ayrımcılığa uğrayan gruplar için farkındalık yaratacak projelere fon sağlayacağını ve sonrasında 8 Nisan Dünya Romanlar gününde İsveç’te projelerin sunulacağını duyurdu. Ben de Roman kadınların ekonomik ayrımcılık başta olmak üzere yaşadıkları ayrımcılıkları kendilerinden dinleyebileceğimiz bir proje önerisi sundum ve kabul aldım.
Peki, Roman kadınlarla çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Başka Bir Siyaset Okulu’nda, Romanların aslında dezavantajlı pek çok grubunda gerisinde kaldığını, çok daha fazla ötekileştirildiğini fark ettim. Sonrasında başka bir proje için Sulukule Gönüllüleri Derneği’nde gönüllü olarak çalışmalara katıldım.
Romanlar geçim kaynakları sınırlı, bazı mesleklere sıkışmış haldeler. Ayrıca kültürel olarak da belirli kalıp ve ön yargılar ile mücadele etmek zorundalar. Kısacası bir kere değil, iki kere ayrımcılığa uğruyorlar.
Kadın olarak var olmanın zor olduğu bu toplumda, Roman bir kadın olmak daha da zor. Sıfır Ayrımcılık Derneği’nden gelen e-posta ile pandemi koşullarını da göz önünde bulundurarak Roman kadınların uğradığı ayrımcılığı görünür kılmak için bir şeyler yapabilirim diye düşündüm.
“Görünür değiller”
Fotoğraf: Asmin Ayçe İdil
Projenin adı “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” İsimden de hareketle sorayım, Roman kadınlardan daha önce duymadığımız neleri öğreneceğiz?
Projenin ismine karar vermem çok uzun sürmedi, basit ve anlaşılır bir isim koymak istedim. Roman kadınların yaşadıkları özellikle ekonomik problemleri kendi dillerinden anlattıkları hikâyelerini derleyecek ve görünür kılacaktım.
Bu sebeple açık ve net bir mesaj vermek istedim. Kadınlar duymadıklarımızı anlatıyor dedim, çünkü görünür değiller, sorunlarını bilmiyoruz. Ayrıca öznenin kadın olduğu haber ve olayları erkeklerden, erkek dilinden duymaktan da sıkıldık. Bu projede, kadınlar kendi hikâyelerini anlatacak ve biz de onların seslerine kulak vereceğiz.
Neler sordunuz, neler konuştunuz? Belgesel tamamlandığında Roman kadınlar neler anlatmış olacak?
Kadınlara kendilerini rahatça ifade edebilecekleri sorular sormaya çalıştım. Doğrudan, “Problemleriniz neler?” diye sormadım, “Kaç saat çalışıyorsunuz?” “Taşıdığınız kağıtlar kaç kilo oluyor?”, “Günlük kazancınız neleri karşılıyor?”, “Korona döneminde çalışamadıysanız nasıl geçindiniz?” gibi sorularla hikâyelerini öğrenmeye çalıştım. Ama en önemlisi hayallerini sordum. Ve tabii bu hayaller için neler yapılabilir, sorunlar nasıl çözülür diye sorarak onları dinledim.
Her hayat bambaşka, her kadının farklı hikâyesi var. Proje kapsamında Roman kadınların şiddet, taciz, ayrımcılık ve ekonomik bağımlılıkla nelerle mücadele ettiklerini kendilerinden dinleyeceğiz.
Roman kadınların, “Bakın biz sokakta çalışırken bunları yaşıyoruz” demeleri, her gün yanlarından geçtiğimiz kadınların fark etmediğimiz hayatlarına bakabileceğimiz bir pencere açabilir.
İnsanları anlamak için biraz dokunmak gerekiyor ya da bize dokunması gerekiyor sanırım bir yerden. Bu yüzden kadınları dinlemek, uğradıkları hak ihlallerini gösterecektir diye düşünüyorum.
Bir araya geldiğiniz kadınlar hikâyelerini anlatma konusunda hevesli miydi?
İlk görüşme deneyimimden bahsedeyim. Taksim’e çiçekçi kadınların yanına gidip, gazeteci olduğumu ve bir proje için konuşmak istediğimi söyledim. O kadar yoğun bir saatte gitmiştim ki beni dinlemeye bile vakit bulamadılar, ilgilenmediklerini söylediler.
Bunu da anlıyorum, Roman kadınlar çok zor koşullarda çalışıp çok az para kazanıyorlar. Orada benim sorularıma cevap vereceği sürede birkaç müşteriyle ilgilenip günlüğünü arttırabilir.
Dolayısıyla kabul etmemelerini çok iyi anlıyorum. Projenin başında, böyle bir tecrübe biraz moral bozucu olabiliyor. “Ne yapacağım, ya benimle kimse görüşmezse?” diye endişelendim ama daha sonra sivil toplum örgütlerinden bağlantılarım ve arkadaşlarımın hatta babamın desteğiyle Roman kadınlarla buluşmaya başladım.
Hiç tanımadığın bir insana hikâyeni anlatmak da çok kolay değil.. Tanıyıp, güvendikleri insanların referansıyla gidince onlar da severek konuşmayı kabul ettiler, içtenlikle hikâyelerini anlattılar. Şu ana kadar altı kadınla konuştum, belgeselde dördüne yer vereceğim.
"Her alanda ayrımcılık yaşıyorlar"
Türkiyeli kadınların cinsiyet eşitsizliği, ekonomik bağımsızlık, şiddet ve diğer sorunlarına ek olarak Roman kadınların yaşadığı en acil sorunlar nedir, neler gözlemlediniz çekimler sırasında?
Roman kadınlar ayrımcılığı her alanda yaşıyor, en başta ekonomik olarak gerçekten çok zor durumdalar. Ekonomik olarak kabul görmüyorlar. İş bulma süreçleri çok sancılı, özellikle kadınlar için. Görüştüğüm kadınlara hayallerini sorduğumda, “Sigortalı bir işte çalışmak”, “Fabrikada çalışmak” gibi cevaplar aldım.
Sigortasız ve günü birlik işlerde çalışmak roman kadınlar arasında maalesef çok yaygın. Onların hayali geleceklerinin garantide olması. Telefonu olmayan kadınlar var. Ekonomik olarak var olamadıkları için erkeklere bağımlı hale geliyorlar, bu da başka sorunları beraberinde getiriyor.
Bir diğer sorun da ön yargılar ve sosyal dışlanma. Hepimiz belli kalıplara sıkışmış halde yaşamaya çalışıyoruz ancak Romanlar için durum farklı. Göçebe yaşam nedeniyle kabul görmeleri hep daha zor olmuş. Herkesin sempatik bulduğu “çalgısız yaşayamaz ölürler” ifadesi mesela. Eğlencelidirler, müziği çok severler. Evet, Romanların bir kültürü var, ama bundan bağımsız bir hayatları da var.
Farklı alanlarda çalışıp var olmak istiyorlar. Proje vesilesiyle tanıştığım, farklı meslekleri olan çok fazla kadın oldu. Kendilerine çizilen bu alanlar dışına nasıl yöneldiler, nasıl zorluklarla ve ayrımcılıklarla mücadele ettikleri de dinlenilmeyi ve öğrenilmeyi bekleyen önemli sorunlardan.
“Her kadından yeni şeyler öğrenim”
Sahadaydınız, kadınlarla bire bir iletişim halindeydiniz. Süreç sizin için nasıldı, neler tecrübe ettiniz?
Her bir kadından bir şeyler öğrendim, benim için çok öğreticiydi. Ayrıca yeni mezun bir gazeteci olarak bana farklı bir tecrübe kazandırdı, bu projeyle ilk defa video çalışması yapmış olacağım.
Projenin başladığı ilk günden bu yana dayanışmanın, özellikle kadın dayanışmasının ne kadar değerli olduğunu da fark ettim. Derin Yoksulluk Ağı’ndan Şevval Şener bu projede bana çok destek oldu, Kadıköy Gazetesi’nden Evin Arslan da kamera işleriyle uğraştı. Kurgu da ise Dilek Sarıgül yardımcı olacak. Destek olan herkese teşekkür ediyorum, gazetecilik yaparken dayanışmanın ne kadar gerekli olduğunu tekrar hatırladım.
Pandemi süreci Romanların yaşam koşulları nasıl etkiledi?
Dediğim gibi günlük işlerde çalıştıkları için pandemi Romanları ve özellikle Roman kadınları çok etkiledi. Aç kaldıklarını söyleyen de oldu, kredi çekmek zorunda kaldıklarını söyleyen de.
Hepsi devlet desteği de alamadı ki bu destek bir defaya mahsus 1000 TL’lik, çok yetersiz bir destekti. Pek çoğu çevreden gelen gıda ve yardım paketleriyle hayatta kalmış.
Pandemi sürecinde hepimiz çalışmaya devam ettik, bazılarımız evde kalacak kadar şanslıydık. Dışarı çıkarken de maske ve hijyene dikkat ettik, etmeye çalışıyoruz. Fakat Romanlar için böyle bir şey çok zor, zaten sokakta çalışıyorlar. Bu süreçte risk grubunda olduklarını söyleyebiliriz.
Zaten sağlık, hijyen ve barınma olarak çok iyi olmayan şartlarda yaşıyorlar. Hijyen ürünlerini temin etmeleri de o kadar kolay değil, maliyetli ürünler bunlar. Pandeminin en başında maske, dezenfektan fiyatları uçuyordu.
Çocuklarla konuştuğum zaman da uzaktan eğitim sürecinin de zor olduğunu gördüm. Tablet yardımı yapılıyor ancak komik rakamlarla. Ayrıca bu insanların bazen karınları doyuramayacak durumları olabiliyor, bu şartlarda nasıl eğitim alabilirler ki? Daha sürdürülebilir bir düzene ihtiyaç var.
“Medya ön yargıları devam ettiriyor”
Asmin Ayçe İdil
Romanların medyada temsili hakkında neler düşünüyorsunuz?
Öncelikli olarak medyada görünür olmadıklarını söylemek gerekir. Romanların yaşadığı sorunları çok fazla dinlemiyor ve konuşmuyoruz. Bu nedenle öncelikli olarak konuşulmaları, seslerine kulak verilmesi gerekiyor.
Medyada yer bulabildiklerinde ise nefret söylemine maruz kaldıklarını görüyoruz. Çok fazla ön yargı ve kabul edilmiş kalıplar var, medya kullandığı dille bunu devam ettiriyor maalesef.
Projenin sürdürülebilirliği açısından neler düşünüyorsunuz, sonrasında neler olacak planlarınız var mı?
Aslında bu video projesine başlarken farklı alanlarda çalışan birkaç Roman kadınla görüşüp tamamlarım diye planlamıştım. Ancak hikâyelerini ve sorunlarını dinledikçe ne kadar çok kaynak olduğunu, kadınların hikâyelerini paylaşmaya ne kadar hevesli olduğunu anladım. Hikâyesine kulak verilmesini bekleyen çok fazla kadın var.
Problemleri konuşmak ve bir şekilde çözmek durumundayız. Konuştuğum kadınlar umutsuzdu diyemem ama değişmeyen bir döngü içinde olduklarını düşünüyorlar. Bu durumda da seslerini duyurmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.
Bu belgeseli tamamladıktan sonra yeni hikâyeler dinlemeye ve aktarmaya hatta yurtdışındaki Roman kadınlarla iletişime geçip onların da seslerine kulak vermek istiyorum.
Belgeseli nerede ve ne zaman izleyebileceğiz?
Kasım ayı içinde Youtube ve IG Tv üzerinden paylaşacağım. Yayımlanıncaya kadar süreçle ilgili paylaşımlara Instagram hesabından devam ediyorum.
“Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” projesini aşağıdaki Instagram hesabından takip edebilirsiniz: https://www.instagram.com/romankadinlaranlatiyor/?hl=tr
(IG/EMK)
Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet