Bir buçuk yılı aşkın süredir cezaevinde tutulan siyasetçi Gültan Kışanak, Kandıra Cezaevinden yazdığı mektupta “Şimdi siyasete kadın damgası vurmanın tam zamanı” dedi.
Aday listelerinde kadınlara yer vermeyen partilerin, mitinglerde kadınlara vaatlerde bulunmasını eleştiren Kışanak, HDP’nin kadın adaylarıyla ilgili haberleri cezaevinde izin verilen medya organlarında göremediklerini söylerken, kadınlara şöyle seslendi:
“Bu karartmayı değiştirecek bir yol bulabilmeliyiz. Biraz biz cezaevinde olanları da düşünün, evet ketılımız var, ara sıra mesaj atıyoruz ama sizin ketıllar ne yazıyor göremiyoruz. Biraz olsun kadınları da görmek istiyoruz. Cezaevinde olan kadınların hatırına bir yolunu bulun, sizi, kadınları görmek istiyoruz.”
23. ve 24. Dönem milletvekilliği yapan Kışanak, DBP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı olarak görev yaptığı 25 Ekim 2016’da, diğer eşbaşkan Fırat Anlı ile birlikte gözaltına alınmış, 30 Ekim 2016’da “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
“Haydi tarih yazalım”
Kışanak'ın mektubu şöyle:
Seçime kadınlar damgasını vurmalıSiyasette eskiden kadınlar görmezden gelinirdi. Meydanlarda kadınlara yönelik vaatlere pek rastlamazdık. Bu seçimde listelerinde kadınlara yer açmayan partilerin, meydanlarda kadınlar için bol keseden vaatlerde bulunduğunu görüyoruz. Bu bir anlamı ile iyi, en azından bu ülkede kadınlarında yaşadığını görmeleri iyi. Ama bütün bu vaatlerin seçimlerden sonra unutulduğunu da tecrübelerimizle biliyoruz Ayrıca vaatler hep “rüşvet’ niteliğinde, günü kurtarmaya yönelik, kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini karşılayan bir yaklaşım yok. Daha da önemlisi kadınlar sadece seçen olmak istemiyor, kadınlar yönetime katılmak istiyorlar. Tam anlamıyla "yurttaş” olabilmek için sadece "seçme" değil “seçilme" hakkına da sahip olmak istiyorlar. Bu konuda HDP'nin diğer partilerden fersah fersah önde olduğu bir gerçek. HDP’de kadınların, emekleriyle elde ettikleri büyük kazanımlar var. Şimdi siyasete kadın damgası vurmanın tam zamanı. Bizleri tutuklayarak siyasetin riskli bir iş olduğunu göstermek ve tüm kadınları korkutup siyasetten uzaklaştırmak istediler. Biz korkmadık, korkmuyoruz. “Geleceğimizi, özgürlüğümüzü, haklarımızı kazanmak için gerekirse bedel ödemeye hazırız" diyerek yola çıkmıştık zaten. Evet, siyaset sorumluluk almak, fedakarlık yapmak, risk almaktır. Ama siyaset dışında kalmak, erkek egemenliğine boyun eğmek, sömürüyü, baskıyı, köleliği kabul etmektir. İradesi yok sayılan, kiminle evleneceğine, kaç yaşında evleneceğine, kaç çocuk doğuracağına bile erkeklerin karar verdiği bir yaşam daha mı kolay? Evden dışarı çıktığında her türlü taciz ve tecavüze uğrama ihtimali olan, bu nedenle eve kapatılan bir hayat mı daha kolay? Evdeki bütün işleri yapmak, her türlü şiddete, işkenceye katlanmak, itiraz etmeye yeltendiğinde katledilmek daha mı az riskli? Yoksa siyasete aktif katılarak, bütün bunları değiştirmek için mücadele etmek mi daha riskli? Birincisinin daha riskli olduğu rakamlarla ortada. Her gün en az bir kadın katlediliyor. Bir de dışarının içeriden farkı mı kaldı. Ülke, koca bir hapishaneye döndü. Barışı savunmak bile “teröristlik“ oldu. Bu gidişat durdurulamazsa yarın başımıza daha büyük felaketler geleceğini bilmek için kahin olmaya gerek yok. Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır. Onun için geleceğimizi kurtarmak, kadın kazanımlarını koruyup daha ileriye götürebilmek, savaşa endeksli bu gidişatı durdurabilmek için gelin seçim çalışmalarına dört elle sarılalım. Ertelenecek bir an bile yok. Seçime sayılı günler kaldı. Ne yapacaksak bu sınırlı zamanda yapacağız. Bu duyguyla tüm kadınların, seçim çalışmaları için seferber olduğunu biliyorum. Kolay gelsin diyor, başarılar diliyorum. Ama eşit temsil iddiasında olan, seçilebilecek yerlerden en fazla kadın aday gösteren parti olmasına rağmen HDP’nin kadın adaylarını ve kadın politikalarını izleyebildiğimiz basında fazla göremedik. Medyanın tutumunu biliyoruz, bu tutum sadece HDP’yi görmeme değil, bunun yanı sıra kadına karşı tam anlamıyla kör ve sağır olma. Burada HDP’ye karşı tutumun yanına bir de cinsiyetçilik ekleniyor bunu biliyoruz. Ama bir yolunu bulup bu karartmayı değiştirecek bir yol bulabilmeliyiz. Biraz biz cezaevinde olanları da düşünün, evet ketılımız var, ara sıra mesaj atıyoruz ama sizin ketıllar ne yazıyor göremiyoruz. Biraz olsun kadınları da görmek istiyoruz. Cezaevinde olan kadınların hatırına bir yolunu bulun, sizi, kadınları görmek istiyoruz. Bir çağrım da genç kadınlara, lütfen bu işi sadece aday olan ve partide aktif olarak çalışanlara bırakmayın. Kadın özgürlük mücadelesinin asıl sahipleri milyonlarca kadındır, her birimiz tek tek bu mücadelenin özneleriyiz. Hep beraber kolları sıvarsak bu iş TAMAMDIR. Bundan emin olun, Gelecek dediğimiz, oturup beklenen değil, emeğimizle, alın terimizle, mücadelemizle adım adım inşa edilen bir süreçtir. Geleceğimizi aslında bu gün, bu an da yaşıyoruz. Geleceğimizi kazanabilmek için bu günü, bu anı kazanmak gerekiyor. Her birimiz bu bilinçle, özgür bir gelecek kazanabilmek için bugünü kazanmak iddiasıyla çalışmalara katılmalıyız. Bunu yaptığınızı biliyorum, emeğimizin karşılığını alacağınıza inanıyorum. Biz ittifakı kadınlarla kuruyoruz demişti Eş Genel Başkanımız Sayın Pervin Buldan, bunu kampanyada ve seçim sonuçlarında görmek istiyoruz. “Kolaysa gelin siz yapın" diyeceksiniz ama inanın biz de burada boş durmuyoruz. Uçan kuşu bile HDP’ye ve Demirtaş’a oy vermeye ikna etmeye çalışıyoruz. Epeyce başarılı olduğumuzu da söyleyebilirim. Sizin başarı hikâyenizi de 24 Haziran'da okuyacağız. Ama biliyorsunuz okumak için önce yazmak gerekir. Haydi tarih yazalım. 24 Haziran seçimlerine imzamızı atalım. Öyle bir sonuç alalım ki 7 Haziran bile kıskansın. Gültan Kışanak Kandıra Cezaevi |
(ÇT)