Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gültan Kışanak hükümetin "demokratik açılım" paketini nasıl değerlendirdiklerini ve çatışma sürecine dair görüşlerini bianet'e anlattı.
Hükümet 'Demokratik açılım'ı gündeme getirdiğinde BDP ılımlı açıklamalar yaptı. Bütün bir süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Süreç Türkiye'yi değişime zorluyor. Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözüme kavuşturulması, Türkiye'nin önüne ertelenemez bir zorunluluk olarak gelip dayanmıştır. Artık savaşı ve inkâr politikalarını eskisi gibi yürütemeyecekleri ortada. Demokratik açılım AKP'nin düşünüp, tasarladığı bir politika değil. Bize göre hükümet süreci çok kötü yönetti, çözümsüzlük politikalarına evrilten bir tutum içinde girdi. Başından beri süreci geliştirmek için üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalıştık; gerçekçi politikalar konusunda hükümeti bilgilendirdik. Bu yönde bir rota izlenseydi bu noktaya gelmeyebilirdik.
Kürtlerin taleplerinin yerine getirilmesi konusunda sizce ne kadar ilerleme sağlandı?
Hükümet, bizim üzerinde ortaklaştığımız (eşitlikçi yeni bir Anayasa, anadilde eğitim ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi) talepleri karşılamak yerine, bunların tamamen karşısında duruyor. Tutuklamalarla, gözaltına almalarla, askeri operasyonlarla bastırma yaklaşımındalar ve bu çözüm sürecini geriye itiyor. Taleplerimizin bugünden yarına çözülmesini beklemiyoruz ancak parti olarak çözüme giden yolun önünü nasıl açarız diye yaklaştık. Ama AKP'den bunu görmedik. Karşı tarafı düşman olarak konumlarsanız konuşma şansınız olmaz. Bu sürecin en kritik noktası bu: konuşamadık.
KCK operasyonları, "terör" söylemleri BDP'yi parlamento dışına itmeye çalışmak mı sizce?
Demokratikleşme sürecini tahrip eden bir politika izleniyor. Ama sosyolojik olarak bir toplum üzerine mühendislik hesaplar yapmak, toplumu bir yere yönlendirmek kolay değil. Baskıcı yöntemlerle hükümet Kürtlere "taleplerinden vazgeç" demek istiyor olabilir ama bu mühendislik hesabı tutmaz; Türkiye'yi kopuş siyasetine götürebilir. Hükümet baskılama yöntemleriyle bir süre sonra "Liberal Kürt" ortaya çıkarma hesabı yapıyorsa yanlış hesap Diyarbakır'dan dönebilir. Türkiye ayrışma içine sürüklenebilir.
İçinde bulunduğumuz çatışma sürecini değerlendirirsek sizce bu noktaya gelindi mi?
Kürtlerin politik düzey itibarıyla, stratejik olarak kendilerini ortak yaşamda odakladıklarını, bundan kolay kolay sapmayacaklarını düşünüyorum. Kürtler açısından da politika mühendisliği kolay bir şey değil. BDP çıksın bütün Kürtlere "Böyle yapmayın" desin beklentisinin hayatta bir karşılığı olmayabilir. Ama Kürtlerin ortak politik aktörleri bir bütün olarak şu anda ortak ve eşit yaşam hedefine kenetlenmiş durumdadırlar. Bu konuda stratejik olarak değişiklik politikaları asla yok. (SP)