Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yeni anayasa süreciyle ilgili bilgilendirme ve fikir alışverişi amacıyla "Anayasa Yapım Sürecine Toplumsal Katılım" konulu konferans düzenledi.
Elit Hotel'de yapılan konferansın açılış konuşmasını yapan BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, her ne kadar "alarm" verse de toplumsal barışın inşası için yeni anayasa yapmaya dair umutlarını yitirmediklerini ve tüm toplumsal muhalefetin taşıyıcı olacaklarını söyledi.
Kışanak, BDP'nin kendisini Türkiye'deki tüm toplumsal muhalefetin taşıyıcısı ve temsilcisi olarak gördüğü için anayasa yapım sürecinde sorumlu hissettiğini belirtti.
"Anayasa için barış iklimi gerek"
Komisyon kurulma aşamasında üç parametreye dikkat çektiklerini belirten Kışanak, birinci olarak dışarıda barış iklimini oluşturmadan içeride izole bir yerde barışçıl bir anayasa yapılamayacağını söylediklerini hatırlattı.
"İkincisi çalışmaların amacına uygun yürüyebilmesi için elimiz kolumuzu bağlayan ifade özgürlüğünü engelleyen yasaları kaldırmak gerekiyordu.Üçüncüsü, siyasi partilerin tartışma üslupları gerilim yaratıyor; komisyonda tıkanma yaşandığında bunu kolaylaştıracak danışma meclisi gibi bir şey oluşturulmalıydı. Üç öneri de kabul edilmedi."
"Alarm veren bir noktayız" diyen Kışanak, toplumsal barışa hizmet edecek bir anayasaya sadece Kürt sorunu çerçevesinde değil, toplumda gerilim yaratan her sorun için ihtiyaç duyulduğunu belirtti ve ekledi:
"Çatışma sadece silahların konuşması ile olmuyor; birbirimizle konuşamıyorsak, bu da bir çatışma halidir."
Kışanak, toplumsal barışı sağlayacak anayasa yapım sürecinin dünyada iki yolu olduğunu belirtti.
"Ya diyalog ve müzakere süreci ile barış sağlanıyor ve anayasa yazılıyor; ya da anayasa yapım sürecinin kendisi bu toplumsal barış sürecine hizmet ediyor. Türkiye'de ikisi de yok."
Başbakan'a "o kadar da değil" yanıtı
"Hala umut ediyoruz çünkü başka çıkış yolu yok" diyen Kışanak, şimdiye kadarki anayasa tartışmaların yapıcı olmaktan çok yaralayıcı düzeyde olduğunu belirtti.
"Başbakan anadilde eğitim ile ilgili 'kusura bakmasınlar o kadar da değil' dedi; bu cümle toplumsal barışı zedeleyen bir cümledir. 'Halklara haklarının ne kadar verileceğine ben karar veririm' demenin kibridir. 'Ben gücü elimde bulunduruyorum siz de biat etmek zorundasınız' demektir. Bu haklar pazarlık konusu değildir; buna karşı olmak otoriter, faşizan bir tutumdur. Bu tutumla 72 milyon nasıl kucaklanacak? Kusura bakmasın o kadar da değil.
Başbakan yine anayasa süreci ile ilgil 'BDP'nin hali ortada, CHP'nin ne yapacağı belli olmaz, biraz daha bekleyip bakacağız' dedi. Bu cümlenin meali, Başbakan "MHP ile anlaşırsak daha fazla beklemeyeceğiz' demek."
Oslo görüşmeleri ile ilgili tartışmalara değinen Kışanak, protokolde anayasa konseyi, barış konseyi, hakikat ve adalet komisyonu kurulması talepleri reddedildiği ve başka önermede bulunulmadığı için bugün dışarısının "kan deryası" olduğunu söyledi.
"Kürtleri parlamento dışına atarak bu çatışmanın etnik çatışmaya dönüşmesi için gayret gösterebilirsiniz. Ancak biz her şeye rağmen görevimizi sürdürmeye devam edeceğiz." (NV)