Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Üst üste yığılmış inşaat atıkları, büyük toz birikintileri, molozlar, yarısı yıkılmış harap binalar.
Bu bölge, İstanbul’un göbeğindeki Üsküdar’a bağlı Kirazlıtepe Mahallesi.
Yaklaşık 3 bin 500 kişinin yaşadığı mahallenin en bilinen özelliklerinden biri dillere destan İstanbul Boğazı manzarası. Mahalle biraz da bu nedenle kentsel dönüşüm kıskacında.
Kirazlıtepe ilk olarak 2015’te “Kentsel Dönüşüm” alanı ilan edilmişti. 2016’da ise Çamlıca Camii’nin projelendirilmesi aşamasında özel proje alanı olarak ilan edilip hak sahiplerine yüzde 60 pay verileceği söylendi.
Şubat 2017’de TOKİ’nin devreye girmesiyle birlikte hak sahiplerinden tek taraflı muvafakat alınmaya ve Ağustos 2017’de yıkımlar başladı.
Evler yıkıldı ancak yerine yeni evler verilmedi. Yaklaşık 180 dönümlük arazi üzerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile Üsküdar Belediyesi’nin yürütücülüğünde devam eden Kentsel Dönüşüm projesi halkın karşı çıkmasına rağmen üç yıldır devam ediyor.
Yaklaşık 750 hak sahibinden oluşan bölgede Kirazlıtepe Derneği’nin verdiği bilgilere göre baskıların ardından şu an 150-200 hak sahibi kalmış durumda.
"Baskıyla gitmemizi istiyorlar"
Hak sahiplerinden Şükran A. şöyle diyor:
“Biz burada insanlığımızı kaybettik. Kedilerimiz, çocuklarımız bu molozların içinde yaşıyoruz. Sağlıklı bir yaşam alanımız yok. Psikolojimiz bozuldu.
"Mahalleden gidenler de baskılarla gitti. Zarar vermeden yapacağız dedikleri kentsel dönüşüm sonucu mahallede huzur kalmadı. Sokaklar çamurlu kaldırım yok. Bizim buraya belediyecilik hizmeti vermeyerek gitmemizi istiyorlar.
"Bizim bu alanda gördüğümüz manzara bize huzur vermiyor. Kime başvurduysak başvurumuz ciddiye alınmıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvurduk. Onlar aracı olacaklardı ve Üsküdar Belediyesi üzerinden sorun çözülecekti. Ama İBB’yi de aradan çıkardılar. Onlarla olan anlaşmayı iptal ettikleri için onlar da bir şey yapamıyor. Gideceğimiz bir kapımız vardı büyükşehir belediyesi onu da engellediler”
“Bir kişi kalsak da direneceğiz”
Mahalle sakini Ayşe Güneş ise şöyle diyor:
“Burası bizim yuvamız tek geleceğimiz. Biz burayı vermek istemiyoruz. Bizim evimiz güvenli burada. Biz buradan gitmek istemiyoruz. Bir kişi olsak da mücadele edeceğiz. Biz buradan başka nereye gidebiliriz?”
“Hakkımızı versinler”
Mahallede gezerken karşımıza çıkan bir aile ise yeni yapılan inşaatları göstererek “Bakın biz bu toz bulutun içinde yaşıyoruz. Buna kim dur diyecek? Bizim güzelim mahallemizi ne hale getirdiler? Bizim tek istediğimiz var hakkımız olanı versinler.”
"Evden çıkın sizi otele yerleştirelim"
Kirazlıtepe Mahallesi'nde Maçkalı Sokak'taki evinin de yıkılmak istendiğini söyleyen Engin Kurtöy, tepkili.
Eve gelen yıkım ekipleri ve Kurtköy Ailesi'nin görüntüleri kameraya böyle yansıdı.
"Gidecek bir yerimiz yok. Geçen hafta geldiler zorbalıkla evden çıkmamızı istediler. 'Tahliye kararı var' dediler. 'Sizi otele yerleştireceğiz' dediler. Biz çıkmadık. Gidecek yerimiz yok. Zaten otelde ne kadar yaşayabiliriz? Dernekten arkadaşlar geldi. Mahkemeye verdik. Yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mahkeme kararına rağmen bu sabah geldiler. Çevik Kuvvet ekibiyle geldiler. Mahkeme kararını gösterince gittiler. Çarşamba tekrar geleceklerini söylediler. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Evimizden çıkmak istemiyoruz."
Kirazlıtepe Hakkında Eski adı Çakaltepe olan Kirazlı Mahallesi 1960'lı yılların sonundan başlayarak 70'li ve 80'li yıllarda aldığı göçlerle şu anki mevcut nüfusun çekirdeğini oluşturdu. Mahalle sakinleri zamanın kısıtlı imkanlarına rağmen mahallenin alt yapısını kendi kazma küreklerini kullanarak, imece usulüyle beraberce yaptı. Elektrik direklerinin dahi paralarını ceplerinden ödeyen mahalleli; sevgi, saygı ve komşuluk üzerine kurulu bir kültürü yaşıyordu. Çamlıca eteklerinde İstanbul Boğaz manzarasına baştan sona hakim, Altın Boynuz Haliç ve adalar manzaralı, huzurlu, sakin ve şirin bir mahalleydi. Eski adı Çakaltepe olan mahallede yaşayan insanların gayreti ile gün geçtikçe güzelleşip Kirazlıtepe ismini aldı. *Bu bölüm sivilsayfalar.org'dan derlendi. |
Kentsel Dönüşüm Nedir? 6306 sayılı Afet Riskli Yapıların Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre, kentteki afet riski taşıyan alanların belirlenip, sağlıklı ve de yaşanılabilir hale getirilmesidir. Kanun, Türkiye'nin her tarafındaki kent ve köylerdeki ekonomik ömrünü tamamlamış, yıkılma riski taşıyan binaların devletin sağladığı yapım kredisi, kira yardımı, belediye harç - vergi avantajlarını da kullanarak yeniden yapılmasını öngörmektedir. Kentsel dönüşüm riskli binaların yıkılıp yeniden yapılması yanında, yerleşim yerlerinin kongre ve kültür merkezleri, park ve eğlence alanları gibi modern ihtiyaçlarının karşılanmasını da içermektedir. Rezerv ve Uygulama Alanı nedir? Nasıl belirlenir? Bakanlar Kurulu kararı ile kararlaştırılan riskli alan ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca belirlenen rezerv yapı alanını ifade eder. Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ya da yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere tespit edilen alanlara uygulama alanı denir. Yerinde dönüşüm nedir? "Yerinde Dönüşüm", kentsel dönüşüm projesi kapsamında bulunan müstakil binalar için kullanılan bir terimdir. Depreme dayanıklı olmayan bir binanın yıkılarak, bulunduğu arsanın mevcut imarında değişiklik yapılmadan, bunun yerine depreme dayanıklı bir bina inşa edilmesine yerinde dönüşüm denir. Bina güçlendirme nedir? Bina güçlendirme bir yapının olası bir depreme karşı dayanıklı hale getirilmesidir. Binanın yıkılıp yeniden yapımının alternatifidir. Binanın riskli olup olmadığı nasıl anlaşılır? Bir binanın riskli olup olmadığı Bakanlıktan ruhsat almış olan risk tesbit kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Bu konuda hazırlanan bir yönetmelik 6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanmıştır. Bu yönetmeliğe göre, binanın ekonomik ömrü dolmuşsa, ya da bina depremde yıkılma veya ağrı hasar alma riski taşıyorsa, bu bina riskli olarak kabul edilir. Risk tespitini binada pay sahibi olanlardan herhangi biri yapabilir. Ayrıca, Bakanlar Kurulu Kararı ile rezerv veya uygulama alanı olarak ilan edilen yerlerdeki binalar da riskli sayılmaktadır. Bu alanlarda binanın riskli olup olmadığı konusunda mal sahipleri başvurmazsa, bu tespit Bakanlık veya Belediye tarafından yapılacaktır. Yaşam savunucuları neden karşı çıkıyor? Demokratik katılım sağlanmadan tepeden inme kararlarla kentsel dönüşüm uygulandığı için yaşam savunucuları projelere karşı çıkıyor. inşaat Mühgendisleri Odası'nın verdiği bilgilere göre Türkiye'deki kentsel dönüşüm konusu sadece rant üzerinden ilerliyor. İMO şöyle diyor: "Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır. Kirazlıtepe'den bir görüntü Ne yazık ki rant eksenli bir yapı kentsel dönüşüm kavramı ile eşdeğer bir hale geldi. Ayrıca finansman sorunu çözülmüş, tarihe ve çevreye karşı saygılı olan, sürdürülebilir bir yaklaşım içinde; eğitim ve sağlık hizmetlerinin dikkate alındığı, nüfus ve yapılaşma yoğunluğunun rahatsız edici olmadığı, yoksulları kollayan, satın alınabilir veya kiralanabilir konutların olduğu ve yeterli ölçüde açık alana sahip bir kentsel alana ihtiyaç var. Kentsel planlama, kimliği korunmuş bir kent ve yenilenmiş bir çevrenin içinde yaşayanların,dayanışma duyguları güçlenmiş, sosyal ilişkileri daha da gelişmiş bir kentte yaşamaları bir özlem olmaktan öteye bir hak olarak görülmelidir." |
(EMK)