Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemlerinin 870’incisini sosyal medya üzerinden gerçekleştirdi.
Haftanın açıklamasında 700’üncü haftada polis saldırısı sonrası gözaltına alınıp haklarında dava açılan Cumartesi İnsanları'nın, 24 Kasım’da görülen 3’üncü duruşmasında yaşananlara vurgu yapıldı.
"İşkenceye maruz kaldık"
Açıklama yapan gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı avukat Jiyan Tosun, davada yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Bilindiği gibi gözaltında kaybetme suçuna ve bu insanlığa karşı suçun üzerindeki cezasızlık zırhına dikkat çektiğimiz barışçıl buluşmalarımız 700. haftasında birden bire hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın yasaklandı.
Belgelenmiş kötü muamele ve işkenceye maruz kaldık. Kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray bize ve tüm topluma yasaklandı. Ardından kayıp yakınlarının başvuruları karşısında hareketsiz kalan yargı makamları harekete geçti, barışçıl toplanma hakkımızı kullandığımız için hakkımızda dava açıldı.
"Cezalandırılacağımız duygusu yaşatıldı"
Davanın 3. duruşması 24 Kasım 2021 tarihinde İstanbul 21.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma boyunca mahkeme, yargılananlara güven verecek bağımsız ve tarafsız bir tutum sergilemedi. Gözaltında kaybedilen insanlarımızı ararken karşılaştığımız hukuksuzluk, ne yazık ki biz yargılanırken de devam etti.
Duruşma, salgın koşullarına uymayan bir salonda, adeta salondakilerin sağlıkları tehlikeye atılarak yürütüldü. Tüm haklı taleplerimiz gerekçelendirilmeden reddedildi. Bize peşinen cezalandırılacağımız duygusu yaşatıldı.
Yargılama faaliyetini yürütürken, hukukun üstünlüğüne saygılı olduklarını göstermek, yargının dürüstlüğüne ve bağımsızlığına güveni yükseltecek biçimde davranmak zorunda olan mahkeme heyeti adeta kendilerini bağlayan mevcut yasalara dahi meydan okudu.
Oysa yargı bağımsızlığı hâkimlere bağımsız düşünme ve hareket etme sorumluluğu yükler. Hâkimler keyfi olarak değil, hukuka bağlı olarak hüküm vermekle yükümlüdürler. Ayrıca hakimler tarafsızlık ilkesi gereği, kişisel görüş ve değer ölçülerinden sıyrılarak karar vermek yükümlülüğü altındadır.
"Beraat kararı ile sonuçlanmalı"
Ancak duruşma sırasında yaşadıklarımız, yargılandığımız bu davada adil bir yargılama yapılmayacağı ve hukuka uygun olarak bir hüküm kurulmayacağı şüphemizi destekledi. Mahkemeye sunduğumuz uzman görüşlerinde de anlatıldığı gibi bu dava hukuki dayanaktan yoksundur.
Mahkeme, Anayasa’nın uluslararası hukukun güvencesinde olan haklarımıza ve temel özgürlüklerimize saygı göstermelidir. Bu yargı tacizi son bulmalı; her duruşmada tekrarladığımız gibi dava 'derhal beraat kararı' ile sonuçlanmalıdır.
Hak ve özgürlüklerimizin güvencesi olması gereken yargının hak ve özgürlüklerimizi tehdit aracına dönüştürülmesini kabul etmiyoruz. Biliyoruz ki hak ve özgürlüklerin güvence altında olmadığı bir yerde, insan onuruna yakışır bir hayatın yaşanması mümkün değildir.
Kimse bedel ödeterek bizim cesaretimizi kırabileceğini düşünmesin. Bizim kaybetmeyi göze alamayacağımız tek şey insanlık onurumuzdur.Susmayacağız, insanlık onurumuzun gereği olarak hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz." (RT)