Desen: Selçuk Demirel
Muhalefetin "Sansür Yasası" iktidarın ise "Dezenformasyon Yasası olarak niteledikleri "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin TBMM Genel Kurulu'nda tartışılması Salı günü "Çerçeve 15'inci madde" üzerine değişiklik önergeleriyle sürdü.
CHP'den İbrahim Kaboğlu:
CİB'e yönetmelik yetkisi anayasa dışıdır
CHP adına verilmiş olan "15'inci maddenin kanun teklifinden çıkarılması" önergesi üzerine söz alan İstanbul milletvekili İbrahim Kabaoğlu "basın kartının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından iptali"ne olanak veren düzenlemenin "basın özgürlüğü güvencelerine aykırı düzenlemelerin bütünü içinde [...] 9 ana özgürlük ilkesine aykırı" olduğunu savundu.
▶ 1) Basın ve sosyal medya özgürlüklerini sınırlamak için yasa önerisine konulan nedenler Anayasa madde 28'de yoktur.
▶ 2) Teklif, düşünce özgürlüğü kavramlarını suç saymaktadır.
▶ 3).Kamu tüzel kişiliği bulunmayan CİB'e üstelik yasayla düzenlemesi gereken alanlar da yönetmelik yetkisi tanınması Anayasa dışıdır.
▶ 4) CİB ve CİB komisyonu, BTK ve Basın İlan Kurumu gibi siyasal ve idari hiyerarşik yapı içinde yer alan ve özerk olmayan birimlere tanınan basın özgürlüğünün kullanılmasını engelleyici yetkiler, erkler ayrılığının biçimsel kaldığı bir anayasal kurguda bile olanaksız olup medya üzerinde vesayet yaratıcıdır.
▶ 5) Erişim engellerine ilişkin 5651 sayılı Yasa üzerine AYM pilot kararı gereği düzenlemeler yapmak yerine, öngörülebilir olmayan ifadelerle getirilen yeni erişim engeli Anayasa'ya açıkça aykırıdır.
▶ 6) Çifte etki analizi yapılmamıştır. Sosyal medya hükümleri içeren 7253 sayılı Yasa'nın ve bu önerinin etki analizi yokluğu yasama belleği ve yasal etkinlik zaafıdır.
▶ 7) Çifte resmî bilgi kirliliği meşrulaştırılamaz. Zaten tescillenmiş sosyal medya trolleriyle demokratik çoğulculuğu ve serbest tartışmayı yok etmeyi meslek edinenleri maaşa bağlayan parti yönetimi, yeni sansür düzenlemesiyle bilgi kirliliğini resmîleştirerek yasal bir yasaklamayı da yürürlüğe koymuş olacak.
▶ 8) Savaş hükmü olağan hukuk düzenine uygulanamaz [...] Açık ve yakın tehlike ölçütleri tümüyle dışlanılarak "gerçeğe aykırı haber yayma" adı altında savaşta dahi dar kapsamda ve ölçülü biçimde uygulanabilecek bir sınırlamanın olağan dönemde sınırları belirsiz olarak ve daha sert şekilde uygulanması hukuk düzeni ve toplumsal barış için tehlikelidir.
▶ 9) Ulusal egemenlik gölgelenemez. Özgürlük alanını kısıtlayan ve yurttaşı cezayla tehdit eden "dezenformasyonla mücadele" adı altında hakkın özüne dokunan ve düşünce suçu ihdas eden bu öneri demokratik siyaset alanını daraltan, seçim yasası değişikliğinden sonra demokratik toplumu baskılama amacına yöneliktir. Nitekim Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyinin diğer organları seçim öncesi böyle bir düzenlemenin, madde 29 açısından, potansiyel sonuçlarından, demokrasi açısından duydukları endişeyi haklı olarak dile getirmişlerdir.
Kaboğlu eleştirisini "[...] Özetle, hukuk devleti ve demokratik toplum düzenine aykırı olan yasa önerisi, Cumhur İttifakı'nın kendi bekasını koruma telaşıyla totalitarizme doğru yürüyüşünü yansıtmaktadır." diyerek tamamladı.
CHP önergesi AKP-MHP çoğunluk oylarıyla reddedildi.
HDP'den M. Rüştü Tiryaki: "Şimdilik Fahrettin Altun..."
15. Madde'ye yönelik HDP grubunun değişiklik önergesini Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki savundu.
Tiryaki görüşülmekte olan teklifin 15'inci maddesinin Basın kartlarının kime verilip verilmeyeceğine "propaganda başkanlığı yani şimdilik Fahrettin Altun"un karar vermesinin anti-demokratik olduğunu vurguladı.
Tiryaki eleştirilerini şöyle sürdürdü:
▶ "Bakın, bu yasa baştan sona antidemokratiktir,
▶ "Yerel basını ekonomik olarak çökertecek hükümleri antidemokratiktir,
▶ "Dezenformasyon" adı altında basına sansür antidemokratiktir,
▶ "Şebekelerüstü hizmet sağlayıcılara ilişkin hükümler yani WhatsApp, Telegram, Signal gibi uygulamaların kontrol altına alınması antidemokratiktir,
▶ "Sosyal medyaya ilişkin hükümler antidemokratiktir ve elbette şu anda konuştuğumuz basın kartlarına ilişkin hükümlerin tamamı antidemokratiktir.
Tiryaki iktidarın basın yasasının özgürlüklerden hareketle düzenlenmesini ortadan kaldıran yaklaşımın yargı kararlarına aykırılığını vurguladı.
Kanunun amacının "basın özgürlüğünün kullanımını
düzenlemek" olmasına son veriyorsunuz
"Bakın, şu anda görüşmekte olduğumuz Basın Kanunu bu iktidar zamanında, 2004 yılında yürürlüğe kondu. Doğru veya yanlış, kanunun amacının şu olduğu söyleniyor, deniliyor ki: "Bu Kanunun amacı, basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemektir." en azından kanunda öyle yazıyor, bu cümleyi bile değiştiriyorsunuz. Ne için? Bu kanun basın özgürlüğünü değil basın kartlarını düzenlesin diye.
"Basın kartlarına ilişkin hükümleri yönetmeliklerle düzenlediniz fakat Danıştay bu hükümlerin neredeyse tamamını iptal etti. Neden? Çünkü 'Basın Kanunu'na aykırı.' dedi. Neden? "Çünkü basın özgürlüğüne aykırı." dedi. Olağan olarak yargı kararlarına saygılı bir iktidarın ne yapması gerekir? Bu yargı kararlarına uygun biçimde düzenleme yapması gerekir fakat siz ne yapıyorsunuz? Size çoğunlukla bağlı olan bu yargı kararlarını bile boşa çıkaracak düzenlemeler yapıyorsunuz, yani yönetmelik hükümleri yerine yargı kararlarını boşa çıkaracak kanuni düzenlemeler yapıyorsunuz.
Tiryaki sözlerini, "Kimin gazeteci olup olmadığına hiçbir ülkede, hiçbir yerde iktidarlar değil, sadece bağımsız meslek örgütleri karar verebilir. Bu yasayı yürürlüğe koyabilirsiniz ama emin olun iktidar değiştiğinde bu yasalar yürürlükten kaldırılacaktır" diyerek tamamladı.
Aynı nitelikte bir CHP önergesinin daha oylanıp reddedilmesi ardından 15. Madde iktidar oylarıyla kabul edildi.
16. Madde üzerindeki görüşmeler sürerken, Genel Kurul'da toplantı yeter sayısının kalmadığının tespit edilmesi üzerine görüşmelere Çarşamba günü devam edilmek üzere TBMM kapandı.
(AEK)