*Kilis'te 14 Nisan'da çöken ağır hasarlı bina [Fotoğraf: Anadolu Ajansı]
Haberin İngilizcesi için tıklayın
6 Şubat depremlerinin doğrudan etkilediği 11 ilden en az hasar alanlardan biri Kilis. 147 bin nüfuslu kentte 178 bina yıkıldı, 74 kişi hayatını kaybetti.
Resmi verilere göre 3 bin 312 konut, 262 ticari alan, 900 ahır ve diğer yapı orta ve ortanın üstü hasar aldı. Çadırda kalan veya kamu tesislerinde misafir edilen kimse yok, kent merkezi ve kırsaldaki konteyner kentlerde ise 1696 kişi kalıyor.
TIKLAYIN - Dosya: 6 Şubat 6 Ay
"Çalışmalar yetersiz"
Halit Ünlükahraman |
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Kilis Şube Başkanı Halit Ünlükahraman da resmi bilgileri doğruluyor. Ancak çoğu insanın konteynerde kalmayıp hasarlı evlerine geçtiğini söylüyor.
Depremin doğrudan yıkıma uğrattığı 11 il arasında nispeten daha az hasar almış olsa da altı ayın sonunda Kilis'in durumunu riskli görüyor Ünlükahraman:
"Kendiliğinden yıkılması beklenen ve artık çok riskli duruma gelen birkaç binanın yıkımı gerçekleştirildi. Bunun haricinde çalışmalar tamamen yetersiz. Hâlâ yıkılması gereken orta hasarlı bina çok var. Şikâyetle, itirazlarla az hasarlıya çevrilip konunun üzeri kapatılıyor. Bu durumların nasıl olduğunu denetleyen yok. Çevre şehircilik il müdürlüğü yetersiz kalıyor. İhale kontrolü mü yapsın, başvurularla mı ilgilensin, sahaya çıkıp bunlara mı baksın; oradaki mühendis arkadaşlarımız yetişemiyor. Bir heyet oluşturulup bütün yönleriyle değerlendirme yapılması gerek. Bir kurumun içinde deprem birimi açılsa çok daha sağlıklı olur."
1854 konutun yapımına başlandı
Onur Kafalı |
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın açıklamasına göre Kilis'te 3 bin 361 konut ve köy evi inşa edilecek. Şu ana kadar 1854 konutun yapımına başlandı, 120 konutun ihalesi yapıldı.
Çoğu ilde konteyner kentler şehrin dışına kurulduğu için afetzedeler zorluk yaşarken Kilis'te öyle değil, şehrin içinde yer alıyor. Buna rağmen neden yurttaşlar tarafından tercih edilmediğini TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı açıklıyor:
"Depremin hemen akabinde 11 Şubat'ta geçici barınma alanlarıyla ilgili kaynakça hazırladık, öneriler sunduk. Yer seçimi çok önemliydi. Yapılan işler var ama eksik olan şeyler de var. Altyapı sorunları var. Adana, Osmaniye, Kilis'i de katarsak yazın sıkıntılı bir bölge. İnsanların klimayla yaşadığı bir bölge. Yer seçimi bir bilimsel gerekçeye dayandırılmadığı için, rakım, hâkim rüzgâr vs. iklim problemi var. Yeterli elektrik altyapısı yok, klima kullanmaya da uygun değil. Sorun olacaktı. Oldu."
TOKİ tarafından yapılan afet konutları ise şehirden uzak. Halit Ünlükahraman, "Uzak olduğu için kimse oraya gitmeyecek. Herkes kendi düzeninde devam ediyor. Konutlar bittiğinde kiraya verip öyle ödemeyi planlıyorlar. Depremzedenin taşınmayacağından eminim" diyor.
"Boşaltılan binaların altında dükkân çalışıyor"
Aynı zamanda adli bilirkişi olarak görev yapan Halit Ünlükahraman, denetimleri sırasında karşılaştığı şaşırtıcı durumlardan örnek veriyor:
"Benim denetlediğim bir yer var, evleri boşalttılar. 6-7 katlı bina, hepsi bomboş. Alttaki dükkânlar çıkmadı. Hâlâ kullanmaya devam ediyorlar. Tehlikeli! Bütün bina üstüne yıkılabilir. Olduğu gibi bırakılmış vaziyette. Daha dün Antep'teydim, aynısını orada da gördüm. Şehrin içinde, Topçuoğlu Camisi'nin oralarda. Bina tamamen boş. Bir çalışma vardı, tadilat mı var diye bakıyoruz. Dükkânın giydirmelerini yapıyor adam. 6-7 kat tamamen boş. Yıkılma riski var, açacak dükkânı."
"Devlet değil, halk talepkâr olmalı"
Onur Kafalı ise Türkiye'de hasar tespit anlayışının tamamen değişip tersine çevrilmesi gerektiği görüşünde:
"Kentsel dönüşümde de öyle. İnsanlar binanın durumunu bilmeli. Devletin dönüşüme bakışı biz bir kanun çıkaralım, evini dönüştürmek zorunda kalsın. Devlet böyle deyince halk talepkâr olmuyor, sizinle pazarlık etmeye başlıyor. Ben diyorum ki insanların evlerinin durumlarının ne kadar vahim olduğunu, zemin problemi varsa, 5 şiddetinde depremde yıkılabileceğini tespit edip sunup rapor ettiğinizde halkın talepkâr olur. Devlet talep ediyor, belediye talep ediyor. Millet de pazarlığa oturuyor. Bu hayati bir mevzu.
Barınma hakkı Anayasa'dan gelen bir şey. Pazarlık edemezsiniz. Riski önüne koyduğunuzda insanların gidip 'Gel benim evimi dönüştür, canım kıymetli, bak raporunda bu yazıyor' demesi lazım. Devlet gidiyor ayağına! Orada da vatandaş bakıyor evinde çatlaklar var, iyi kötü oturuyorum diye kendi kafasından yorumluyor. Yerel yönetimlere çok iş düşüyor burada. Bina analizlerini üstlenmek için de kaynak yaratılabilir. Doğalgaz, su faturalarına 10 lira eklersin, karşılanır. Analiz sonucunu koyarsın önüne, kimse pazarlık etmez."
(EA/VC)