Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) eski Hakkari Milletvekili, Deniz Baykal yönetimiyle ters düştükten sonra partiden ayrılan Esat Canan, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkan adaylığıyla CHP'de yeni bir dönem başlıyor. Eğer demokratikleşmeye yönelik politikaları izlerse parti büyür. Ama eski statükocu çizgide devam ederse, bir şey değişmez diye konuşuyor.
bianet'in görüştüğü Canan, şu an Barış ve Demokrasi (BDP) Partisi üyesi. Kılıçdaroğlu'nun adaylığı, CHP ve Kürt sorunuyla ilgili bazı saptamaları şöyle.
Kurultay'da göreceğiz: Kılıçdaroğlu yenileşmenin, değişimin sembolü olarak görülüyor ama ortaya koyacağı vizyonu 22-23 Mayıs'ta göreceğiz. Statükocu çizginin etkisi altında kalırsa, CHP, kamuoyunda pek itibar görmeyecektir.
Kadrosu belirleyici olacak: Şu an görünen, bu kadro, CHP'yi uzun süredir statüko yanlısı tutan Önder Sav çizgisi. Baykal'ın toplum tarafından benimsenmeyen politikasında etkisi olan insanlar. Şimdi aynı kadro Kılıçdaroğlu'yla hareket ediyor.
Partinin demokratikleşmesi gerek: İlk iş olarak partinin kendisinin demokratikleşmesi gerek. Eğer bu olursa, parti büyüyebilir. Kürt sorununa yaklaşımda çözüme daha yakın politikalar oluşturulabilir. Baykal'ın parti içi uygulamaları nedeniyle birçok sosyal demokrat dışarıda kaldı. Kılıçdaroğlu bu adlara tekrar kucak açabilir.
Dürüst politikacı: Politikaya aynı dönemde girdik. Değişime açık, halktan yana, halkın isteklerine cevap verebilecek bir politikacıdır. Kendisini sürekli politikada kalmak gibi bir düşüncesi olmayan, hizmet düşünen bir kişi olarak görüyorum. Eğer rejimi bir korku haline getirme politikasından uzaklaşırsa, sorunların çözümüne yönelik politika ortaya koyarsa, Kürt sorununa yönelik demokratikleşme adımlarını atabilirse, politika yapamadığı Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere CHP gelişme kaydeder.
Kürt sorunu: Bu konuda Kılıçdaroğlu'nun biraz ürkek davranacağından kaygılıyım. Ama demokratik çözümden yana olunacağına inanıyorum. Çözüm daha fazla demokrasiden geçiyor. Baykal döneminde CHP demokrasiyi geriye götüren konumdaydı. Kılıçdaroğlu'nun önünde önemli fırsatlar var: Kürt sorununun ekonomik, siyasal, sosyal boyutuna ağırlık vererek, devletin uyguladığı şiddetten vazgeçmesi için bir parti politikası oluşturursa, çözüme katkı sağlamış olur. Bu AKP'yi de daha samimi çalışmaya zorlayabilir.
BDP'yle ilişkiler: Baykal yönetimi BDP'yi inkara yönelmişti. BDP'nin çözüm için çok önemli önerileri var. Kılıçdaroğlu olumlu bakış açısı gösterirse yakınlaşma olabilir.
Baykal yönetimi demokratikleşmeye engeldi: CHP'nin Türkiye'nin gelişmesine engel politikası oluşturmaya çalıştığını gördüğüm için partiden ayrıldım. Baykal yönetimi CHP'yi statükocu, şovenist bir çizgiye çekmişti. Adeta askerlerden medet uman bir çizgiydi bu. Kürt sorunuyla ilgi tavrını onaylamak da mümkün değildi. CHP'nin Doğu ve Güneydoğu'da bitmesinin nedeni de buydu. Önümüze gelen her yasayla ilgili "üniter devlet elen gidiyor" korkusu yayarak demokratikleşmeye engel olmaya çalışıyordu. (TK)