CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçime 12 gün kala merakla beklenen Diyarbakır mitinginde toplanan yaklaşık iki bin kişiye konuştu. Konuşma yapacağı platforma boynunda puşi ile çıkan Kılıçdaroğlu, Diyarbakır halkını eşi Sevim Kılıçdaroğlu ile birlikte selamladı. Kılıçdaroğlu, sözlerine Başbakan Erdoğan'ın gecen yıl "Diyarbakır Cezaevi'ni daha büyük ve modern hapishane yapacağım" sözlerini eleştirerek başladı ve "Diyarbakır cezaevini müze yapacağız" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır mitinginde yaptığı konuşma, olumlu ama temkinli karşılandı. DTK Başkanlık Divan Üyesi Dr. Selçuk Mızraklı, CHP'nin "Yerel Yönetimler Şartı" ile ilgili söylediklerinin adem-i merkeziyetçiliği onaylayan bir söylem olduğunu ve "Öz Yönetim Anlayışı"nın onaylanması anlamına geldiğini söylerken, "Yerel Yönetim Şartı, Kürtlerin ortaya koyduğu özerklik talebi ile bir ara formül geliştirme fırsatı yaratabilir. Bu fırsat, Başbakan'ın hiçbir formül önermeyip sadece kardeşlik edebiyatı yapmasından daha önemlidir" dedi.
Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar, Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'da özel bir mesaj vermediğini belirtirken, "Ancak devletin geçmişiyle yüzleşmesi vurgusunu önemli buluyorum" dedi. Özgür Haber Gazetesi Yayın Koordinatörü Naci Sapan ise "Söylediklerinin ne kadar gerçek olduğunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Bugün Diyarbakır'da söyledikleri açıkçası bizi çok şaşırtmadı" dedi. HD Başkanı Raci Bilici, "Şimdiye kadar CHP'den kimse Diyarbakır'daki bürolarımızdan birine gelmedi. Kılıçdaroğlu'nun söylediği faili meçhullerle ilgili rakamlar, tutuklu sayısı her ne kadar eksik de olsa İHD'nin daha önce açıkladığı raporlardan alınmıştır" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır İstasyon Mahallesi'nde yaptığı konuşmasında partisinin Diyarbakır'ı yeterince ziyaret etmediğini söyleyerek özeleştiriyle başladı. Avrupa Birliği Yerinden Yönetim Şartı'ndaki çekincelerin kaldırılmasından bayrak üzerinden siyasete, yüzde 10 seçim barajından faili meçhul cinayetlere birçok önemli konuya değinen Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Konuşmadan notlar
* Diyarbakır'a Sayın Erdoğan geldi ve bir söz verdi. İş isteyen bir Diyarbakırlı genç, ısrarla 'Buraya fabrika yap' diyor. Erdoğan diyor ki; 'Eski Diyarbakır hapishanesini yıkacağız. Size modern bir hapishane yapacağım' Kemal kardeşiniz size hapishane değil fabrika sözü veriyor. Eski hapishanede büyük dramlar yaşandı. O hapishaneyi müze haline getireceğiz. Kente gelen her yurttaş, Diyarbakırlı gençlerin çektiği acıları o hapishaneyi gezerek görecek. Bunu şunun için söylüyorum. Geçmişimiz ve geleceğimizle yüzleşeceğiz, acılarımızı paylaşacağız. Biz özgürlük ve demokrasi istiyorsak, önce geçmişimizle yüzleşerek yapacağız bunu.
* 'OHAL vardı burada. 'OHAL'i kaldırdık.' dediler. OHAL'in burada adı kalktı. Şimdi Türkiye'de OHAL her yerde var. Doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde de var.
* 'Faili meçhuller bitti' diyorlar. Recep Bey'in iktidarında 2003 ve 2010 yılı arasında faili meçhullerin sayısı 110 kişi. Bunarlın failleri halen aydınlatılamamış. 'Dur ihtarına uymadı' diye kolluk güçlerince vurulan ve öldürülen kişi sayısı 315. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olup tedavi için izin verilmeyen, bu yüzden hayatını kaybeden kişi sayısı 212. Tutuklu sayısı 2005 yılında 28 bin kişi, 2009'da 52 bin 512 kişiye çıktı. Daha bunlar mahkum olmamış. Yakalıyorsunuz, 'Haydi içeri' diyorsunuz. İçerde aylarca niçin tutuklandığını dahi bilmiyorsunuz.. Düşünce açıklama suçundan tutuklananlar, 2010'un ilk altı ayında 596 kişi, öngörülen hapis cezası ise bin 219 yıl.
* 21'inci yüzyılın Türkiyesinde düşüncesini açıkladı diye bin 219 yıl hapis cezası istenir mi, bunu isteyen hükümet demokrat olabilir mi? Özgürlükçü olabilir mi? Barışı ve kardeşliği getirebilir mi? Taş atan çocuklara geliyorum. 'Taş attı' diye yüzlerce çocuk tutuklandı. 2009'da 177 çocuk 'taş attı' diye yargılandı. 772 yıl hapse mahkum edildi. Eski DGM'lerin adını değiştirdiler, yeni adı Özel Yetkili Mahkemeler. Bu mahkemeler olduğu sürece Türkiye'ye demokrasi gelmez, yargı bağımsız olmaz. Demokrasi ve özgürlük gelecekse her alanda gelmeli. İnsanlarımız düşünce, inanç, kimliklerinden ötürü hor görülmemeli. Her insan eşit yurttaşlık temelinde beraber olmalı.
* "Darbelere karşı olduğumuzu belirttik. Darbelerin 35. maddeye dayandırıldığını düşünüyorsan, 'Maddeyi değiştirelim' dedik. 'Siz popülizm yapıyorsunuz, kanun teklifi veremezsiniz' dediler. Kanun teklifini hazırladık, AKP gelmedi Gelemez, çünkü demokrat değil.
* Bize 'Diyarbakır'a gidemezsiniz, Sivas'ın ötesine geçemezsiniz' diyorlardı. İşte geldik. Ancak bir konuda haklılar. Yeteri kadar gelmedik. Ankara'da oturup 'Bize oy verin' dedik. Yeni CHP, yeni anlayış ile ayağınıza geliyoruz. Daha çok geleceğim.
* 'Sizin mitinginizde niye bayrak yok?' diyor. Bayrak üzerinden siyaset yapmak bölücülüktür. En büyük bölücü de Recep Tayyip Erdoğan'dır.
* 1.5 milyon nüfuslu Diyarbakır'ın sivil havaalanı yok. Size verilen sözlerin hepsi havada kaldı. Oylarınızı alıp, yüzünüze bakmadılar.
Diyarbakır, memnun ama kuşkulu
Kılıçdaroğlu'nun konuşmaları Diyarbakır'da nasıl yankı buldu?
Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır mitingi konuşması ile ilgili genel kanı, yeni bir şey söylemediği yönünde olsa da CHP'nin Kürt sorunu konusunda eski ve negatif dilden uzaklaşmış olmasından memnunlar; bunun ne kadar devam edeceği ve samimi olduğundan da kuşkulu...
Mitingle ilgili değerlendirmeler şöyle...
Özgür Haber Gazetesi Yayın Koordinatörü Naci Sapan: Sayın Kılıçdaroğlu'nun son dönemlerde söylediği sözler tabii önemli. Özellikle Yerel Özerklik Şartı'nın Türkiye kamuoyunda algılanması biraz zaman alacak. Diyarbakır Cezaevi ile ilgili söyledikleri önemliydi. Bu bir beklenti yaratıyor fakat söylediklerinin ne kadar gerçek olduğunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Bugün Diyarbakır'da söyledikleri açıkçası bizi çok şaşırtmadı.
DTK Başkanlık Divan Üyesi Dr. Selçuk Mızraklı: CHP aslında hem Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi hem de omurgasıdır. Bu anlamda bugün CHP'nin geldiği noktayı bir anlamda eksen değişikliği ya da kısmi bir revizyon olarak da değerlendirebiliriz. Tabii bunu zaman gösterecek. CHP ve Kılıçdaroğlu Kürtlerde karşılık bulmak istiyorsa bir eksen değişikliğine gitmek zorundadır. Bence bugün burada Kılıçdaroğlu'nun verdiği mesajlar kadar Kürtlerin Kılıçdaroğlu'na verdiği mesajların da kendisi tarafından doğru algılanıp algılamadığı önemlidir. Kürtler, statülerinin belirlenmesini istiyor ve buradan yükselen bir barış çığlığı var. Kimlik, eşitlik ve adalet arayışı var. Tam da bu noktada CHP'nin Yerel Yönetimler Şartı ile ilgili söyledikleri adem- i merkeziyetçiliği onaylayan bir söylemdir. Bu şu anlama da gelebilir: CHP, Öz Yönetim anlayışını da onaylamıştır. Yerel Yönetim Şartı, Kürtlerin ortaya koyduğu özerklik talebi ile bir ara formül geliştirme fırsatı yaratabilir. Bu fırsat, Başbakan'ın hiçbir formül önermeyip sadece kardeşlik edebiyatı yapmasından daha önemlidir. Geçmiş, Kürtlerin bugün güven bunalımları yaşamasına neden oluyor, ama kim bize bir adım gelirse biz ona iki gideriz.
İHD Başkanı Raci Bilici: Bugün Diyarbakır'da Kılıçdaroğlu'nun söylediği şeyler CHP tarafından ilk defa söylenen cümlelerdir. Bu noktada yeni bir şeydir. Olumlu buldum.Bölgedeki STK'lar olarak biliyoruz ki, şimdiye kadar CHP'den kimse Diyarbakır'daki bürolarımızdan birine gelmedi. Kılıçdaroğlu'nun söylediği faili meçhullerle ilgili rakamlar, tutuklu sayısı her ne kadar eksik de olsa İHD'nin daha önce açıkladığı raporlardan alınmıştır. İnsan hakları ve özgürlüklerle ilgili her açıklamayı önemli buluyoruz. Fakat, bizim için önemli olan söylenenlerle pratiğin birbirini tamamlamasıdır. Aynı zamanda cezaevinin müze yapılması Kürtlerin beklentilerini karşılayan bir açıklamadır. Şu an sadece izliyoruz, çünkü gerçekten statükocu tavrından vazgeçip geçmediğini bilmiyoruz. Fırat'ın bu tarafında Ergenekon da var.CHP Ergenekon sanıklarından milletvekili adayı da çıkardı Sezgin Tanrıkulu gibi yıllarca Kürt sorununda mücadele etmiş birini de. Açıkçası, bölge halkının gündeminde ne bugün miting yapan CHP, ne de yarın gelecek olan başbakan var. Sadece izliyoruz.
Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son dönemde seçim sürecinde söylediklerinin dışında Diyarbakır'da özel bir mesaj vermedi. Ancak devletin geçmişiyle yüzleşmesi vurgusunu önemli buluyorum. Aynı zamanda Diyarbakır Cezaevi'ni müze yapacağım sözü genel kabule uyan bir yaklaşıma da cevap veriyor. Alt çözümlemesinde şu anlama da gelebilir: Kürtleri cezaevlerine tıkarak kriminalize ederek sorunu çözemeyeceğiz. Bunu da özellikle KCK tutuklularının serbest bırakılması ve tutukluluk hallerinin devamından sonra ifade etmesi de yine bu noktada örtülü bir vurgudur anlamı taşıyabilir. Kılıçdaroğu'nun bahsettiği Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da bazı çekincilerin kaldırılmasından bahsediyor; yani özerkliği siyasi anlamda karşılamıyor. Fakat BDP'nin özerklik talebini dile getirdiği ve bu kadar eleştiri aldığı bu dönemde CHP'nin de böyle bir yaklaşım sergilemesi önemlidir. (HA/ŞA)