Fotoğraf: Raşit Aydoğan / AA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anadolu Ajansı'nın haberine göre CHP liderinin konuşmalarından satırbaşları şöyle:
Elazığ izlenimleri
“(Elazığ ziyareti ve deprem ziyareti) Dert dinliyorsunuz ama ölümden dönmüş, enkazdan çıkmış kişinin, hastanede bana anlattığı dert neydi biliyor musunuz? ‘Çocuğum işsiz; üniversiteyi bitirdi, nasıl iş bulacağız?’ Kendisini unutmuş, evladını düşünüyor. Siz bir siyasi partinin genel başkanı olarak üzülmez misiniz bu tabloya? Daha sonra taziyelere gittik. Gerçek anlamda bir insanlık dramı var.
"Öyle gidip, 'Merhaba, başınız sağ olsun' demek değil. Basit bir olay değil. İki aylık çocuğunu, 7 yaşında çocuğunu, kayınvalidesini, kayınpederini ve eşini kaybeden bir gençle görüştük. 'Ben evdeydim, çocuklarım oradaydı.' dedi. 'Niye?' diye sorduğumda; 'Bizim ev soğuk ama kayınpederin evi sıcaktı, onun için çocukları oraya gönderdik.' Bu ikinci bir deprem. Bu, vicdani bir deprem; sıradan bir olay değil.
"Bölgedeyken ciddi eleştiriler aldım. Eleştirinin kaynağı ne? Ben bu kürsüde vatandaşların sorduğu bir soruya, siyasi iktidarın cevap vermesi gerektiğini söyledim. Deprem vergileri toplandı. Bu vergiler nereye harcandı? Vatandaş bunu soruyor, cevabını verin dedim. En ağır eleştirileri aldım.
"Özellikle AFAD'a teşekkür etmek isterim. Her gittiğimiz yerde Kızılay’ın değil, AFAD’ın çadırları vardı. Özenle çalışan, canla başla çalışan bir kurumu görüyorsunuz.
"Kızılay araştırılsın"
(Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na para aktarılması) 152 yıllık bir kurum bu hale mi düşmeli miydi? Yazıktır günahtır, emeğe, tarihe yazıktır, günahtır.Sen bırakmışsın Türkiye'de yurdu, Amerika'da yurt yapacaksın. Amerika'daki temsilcimiz bu konuyu araştırıyor; gerçekten bu TÜRKEN Vakfına TÜRGEV aracılığıyla böyle bir para geldi mi? Böyle bir para şimdilik görünmüyor ama izleyeceğiz.
"Kızılay denilen bir kuruluş, nasıl paravan olur? Vergi kaçırmaya paravan Kızılay. Vergi kaçırıyorlar. Araştırma önergesi vereceğiz Üstelik bağışı yaptığınız yer de çocuk tacizinden sabıkalı bir yer.
(Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın bir vergi hukukçusu gibi "bu bir vergiden kaçınmadır açıklaması) Bu açıkça fakir fukaranın hakkının soyulması demektir. 8 milyon dolar eğer Hazine'ye gitseydi... Bu 60 bin öğrencinin yurdu yoktu değil mi? Milli Eğitim, 285 bin 118 öğrenciye ayda 275 lira burs verecek, para bulamadılar zamanında veremediler. 285 bin öğrencinin ahdi var. 8 milyon dolar vergi ödenseydi, belki bu öğrenciler zamanında bursunu alırdı.
"Geldiğimiz nokta dramatik"
(İdlib’deki gelişmeler) Suriye coğrafyası, İdlib bizim açımızdan da çok önemli. İdlib dışında bir sorun kalmadı. Bir tarafta ABD, bir tarafta Rusya.
“İki egemen güç, Suriye'yi istediği gibi kullanıyor. Kimin silah fabrikatörleri para kazanıyor? Suriye'nin mi Türkiye'nin mi? ABD ve Rusya'nın. Uçak, top, mermi mi istiyorsun, hepsini veriyor.
“Masum çocukların kafalarını kesen, kadınları katleden bu terör örgütüne silahları kim veriyor? Çin, ABD, Rusya, Suriye, herkes rahatsız. Bizim de rahatsız olmamız lazım.
“20 ile 50 bin arasındaki bu terörist unsurun Türkiye topraklarına girmesi halinde başımıza gelecek felaketi düşünmeliyiz.
“Geldiğimiz nokta dramatik. Soçi, Astana süreci bitti, hala bir sürü laf dolaşıyor ortada. Kabak bizim askerimizin başına patlıyor. Bunları söylediğimde rahatsız oluyorlar."
İdlib için 5 öneri
- “İdlib'de konuşlanmış bulunan ve gözlem misyonu görevini sürdüren Mehmetçiğimizin can güvenliği her şeyden önemlidir. Dolayısıyla İdlib bölgesi başta olmak üzere Suriye'de görev yapan tüm Mehmetçiklerimizin can güvenliğini sağlamak adına gereken tüm askeri ve diplomatik adımlar kararlılıkla atılmalıdır.
- “Türkiye, Soçi mutabakatı ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklı oluşan yeni koşullar nedeniyle en kısa zamanda Rusya ile birlikte İdlib'deki mevcut durumu yeniden değerlendirmelidir. Gerekli görülmesi halinde Soçi mutabakatının unsurları, değişen koşullara uyarlanmalıdır. Sahadaki mevcut duruma göre, gerekirse yeni bir ateşkes hattı belirlenmeli, Türk askeri de bu yeni ateşkes hattına göre pozisyonunu almalıdır.
- “Siyasi iktidar, öncelikle Suriye'de rejim değişikliğine odaklanan siyasetini terk etmelidir. Ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden gruplarla her türden iş birliği sonlandırılmalıdır. Suriye'de akan kanın durması ve siyasi geçiş sürecinin sağlanması için çaba göstermelidir. Bunun için bölgesel ve uluslararası planda diplomatik çabalar artırılmalı, en kısa zamanda anayasal sürecin yeniden canlandırılması için gerekli koşullar yaratılmalıdır.
- “İdlib'deki durum Türkiye'ye doğru yeni bir sığınmacı dalgasını hareketlendirmiştir. Bu konuda Türkiye'nin yalnız bırakılmaması gerekir. Bu sığınmacıların Suriye sınırları içinde oluşturulacak güvenli bir bölgeye tahliyesi ve bu bölgede iskanları için Rusya ve rejimle birlikte BM'nin ve AB'nin de sorumluluk üsteleneceği bir süreç ivedilikle başlatılmalıdır.
- “İdlib, ülkemiz için ulusal bir güvenlik sorunudur. Aynı zamanda İdlib'in Suriye toprağı olduğu gerçeği de unutmamalı. Bu bağlamda küresel bir tehdit olan terörist unsurlar ile muhalif grupların silah bırakmasına yönelik çabalar arttırılmalı; silah bırakmaya yanaşmayan terör ve muhalif gruplara karşı her türden kararlılık gösterilmelidir." (DB)