Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Arsan, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Dengir Mir Mehmet Fırat'ı yolsuzluk yapmakla suçladığı canlı yayın tartışmasını "medyanın yenilgisi" olarak değerlendirdi.
Görevleri gereği yolsuzluk ve dolandırıcılık gibi çok ağır iddiaları daima araştırmak durumunda olan medyanın, başka çıkar bağlılıklarından ve zayıflıklarından bu görevlerini CHP'ye havale ettiklerini savunan Arsan, "Halkı bilgilendirmenin mücadelesini politikacılar verecek değil" dedi.
"Medya, kendi ortaya çıkaracağını CHP'ye açıklatıyor"
Gazetecilerin tüm bu dosyalara pekala hakim olduklarını ancak bunları ispatlayarak delillere dönüştürmediklerini söyleyen Arsan, bianet'e, "Bakıyorsunuz, televizyon karşısına çıkan politikacılar bu belgelere ulaşıyor. Gazeteci o rolünü üstlenmek istemeyince bunu politikacılar üzerlerine alıyorlar. Medya siyasetçiye 'açıkla' diyor. Böyle saçma şey olur mu?" diye konuştu.
Medyanın sektör dışı çıkarları için CHP aracılığıyla bir takım mesajlar vermeye çalıştığını söyleyen Arsan, "Medya, halkla siyaset arasında gerçekten aracılık rolü yapacaksa, kamu vicdani ve kamu yararı adına görev yapacaksa, bağımsız bir rol üstelenmek zorunda. Siyasi aktörlerle bu kadar iç içe ilişkiler kurmaktansa, partizan olmaktansa, daha gazetecilik faaliyetine dönük işler yapmalı" şeklinde konuştu.
"Sadece gazetecilik faaliyeti yapmıyorlar. Problemimiz bu. Başka işleri de olduğu için ancak siyasetin de gösteri dünyasına girebiliyorlar, araç oluyorlar. Bu gösteri odasında, kamu ile siyaset arası değil, medya ile birtakım siyasi yönetici elitleri arasında güç hesaplaşmasına dönük bir 'aşırı dramatizasyon' karşımıza çıkıyor. Medya, bu tür yolsuzlukları, halk adına iyiymiş gibi sunulan girişimleri dizi formatında ve çatışma içeren film formatında halka sunmayı tercih ediyor."
Ne kadar tarafsız görünse de, siyasetçilerin televizyon karşısında tartışmalarının medyayı yargıç konumuna soktuğunu söyleyen Arsan, "Yayınlar, siyasetin kamuya aktarılması ve bunun karşısında kamuoyu tepkisini yansıtmayı amaçlamıyor. Bu gazetecilik geleneği, çıkar ilişkileri ve kapitalist sistemin devam etmesine göre belirleniyor. İtalya, İspanya veya Yunanistan'da olduğu gibi burada da televizyonlar bir tür show room olarak kullanılıyor" dedi.
Tartışmanın moderatörlüğüne Uğur Dündar gibi "haberin gösteri tarafına daha yakın bir karakterin" araç olarak seçilmesinin yayının aşırı dramatizasyonun bir parçası olduğunu gösterdiğini kaydeden Arsan, önemli olanın bu tür yayınların izlenip izlenmediği olduğunu ifade etti. (EÖ/EÜ)