Daha ilk adımda zor bir soru bizleri karşıladı: Türkiye'de sol kim?
Biz, her ne ortak payda da olursa olsun "Kızıl Elma" koalisyonunda yer almayanlar ile "radikal sol"da siyaset yapanları kapsam dahiline aldık.
EMEP: Havet
Emeğin Partisi (EMEP), Kıbrıs konusunda 21 Nisan 2004'te yaptığı açıklamada; "Bugünkü 'hayır'-'evet' alternatiflerinden ikisi de dikenli yollara açılmaktadır. Ancak her şeyin ötesinde, 'hayır' bölünmenin devamının tescili, 'evet' ise birleşmeye atılmış bir adım olacaktır. Partimiz, başta Türkiye olmak üzere, tüm dış baskılar karşısında, Kıbrıslıların birliğinin ve iradesinin üstünlüğünün savunucusudur. Kıbrıslıların iradesi ve kendi kaderlerini kendilerin belirlemesine saygı gösterilmelidir" ifadelerini kullanıyor. Aynı açıklamada hem 'çözümsüzlük'e hem de emperyalist 'barış'a karşı çıkıyor.
Biz EMEP'in yanıtını "havet" olarak algıladık. Ancak kafamıza bir soru takıldı: EMEP Kıbrıs'ta örgütlenmiş bir parti olsaydı önüne gelen referandum belgesinde hangi seçeneği işaretleyecekti, "evet"i mi, "hayır"ı mı? Öyle ya, "havet" diye bir seçenek yoktu.
TKP: Kıbrıs'ta sosyalizme dönük birikim
Türkiye Komünist Partisi (TKP), Komünist isimli yayın organında Kıbrıs sorununu "Kıbrıs'ın Rum ve Türk halkı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) emperyalizmi tarafından açıkça tehdit edilmekte ve Annan planına 'evet' demeye zorlanmaktadır. Rumlara gösterilen sopa, Türklere gelince gerçek dışı rüşvet tekliflerine dönüşmektedir. Oysa, amaç bellidir; ada emperyalist işgal projelerinin sakin bir üssü olarak kullanılacaktır" cümleleri ile özetlemektedir.
TKP "Birleşik Kıbrıs"ın emperyalizm karşısında varlığını ancak sosyalizm zemininde sürdürebileceğini ifade ederek, "Kıbrıs'ın her iki halkında sosyalizme dönük birikim hafife alınamayacak düzeydedir. Ancak bu birikimin emperyalizmle köprüleri cesaretle atması gerekmektedir. Kıbrıs'ın tarihsel bağlara sahip olduğu iki komşu ülke, Türkiye ve Yunanistan'ın işçi sınıfları ve komünist hareketleri işte bu cesarete omuz vermek göreviyle karşı karşıyadırlar" sözcükleri ile yapması gereken görevi tanımlıyor.
TKP'nin ifade ettiği sosyalizme dönük birikimin Kıbrıs'taki düzeyini bilmiyoruz, ancak Türkiye kısmı ortada. Öte yandan halen çözmemiz gereken sorun Kıbrıs'ın mevcut hali. Eğer 2004'te Kıbrıs'ı sosyalist devrime taşıyabilecek gücümüz varsa neyi tartışıyoruz? Ama biz komünist bir parti olarak, herhangi bir soruna gerçekten çözüm önermek istemiyor, sadece o sorun üzerinden yüksek perdeden konuşarak dosta düşmana ne kadar devrimci olduğumuzu kanıtlamak istiyorsak o başka?
SDP: Ne Planın ne "ulusalcı güçlerin" yanında
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkan Yardımcısı Veysi Sarısözen ise Annan Planı'nı ne barış adına olumlamakta ne de "ulusalcı" güçleri haklı bulmaktadır. Kıbrıs sorunu konusunda "partisinin bağımsız, federatif bir Kıbrıs'tan yana olduğunu" hatırlatmakta ve önerilen plan ile "Kıbrıs adası(nın) bu kez de AB tarafından ilhak edildi(ğini)" açıklamaktadır.
Benzer bir soru da SDP için geçerli kanımca: Parti olarak Kıbrıs'ta örgütlenmiş olsaydınız referandum belgesinde hangi seçeneği işaretlerdiniz? Yoksa sizin partinizin de amacı aslında kendinizin ne kadar devrimci olduğunu kanıtlamak mıdır?
ÖDP: Ne önerdiği belli değil
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Masis Kürkçügil ise, Annan Planı'nı ABD'nin hazırladığını savunuyor, ancak "varılan noktada gönül rahatlığıyla değil, somut durumdan hareketle politika belirleme"nin gereğinin altını çiziyor.
Kürkçügil'e göre, "Kuzey'deki sol güçlerin tamamı, ayakta kalmak için başka bir çözüm göremediklerinden Annan Planı'na evet diyorlar. ÖDP de onların bu iradesine saygı duyuyor". İyi ama ÖDP "saygı duymak"tan başka ne diyor Kıbrıs konusunda? Diyelim ki, Kıbrıs'taki sol partiler ayakta kalmak için askeri bir darbeyi isteselerdi ÖDP yine saygı duyacak mıydı? Belli değil. Dahası ÖDP Kıbrıs'ta örgütlenmiş olsaydı "saygı duymak" dışında ne önerecekti Kıbrıs halkına?
Mevcut açıklamalar ile ne önerdiği belli olmayan ÖDP, Kıbrıs'ta seçim öncesinde yaşanan şiddet eylemleri sonrasında bir atağa daha kalkışıyor Genel Başkan Hayri Kozanoğlu'nun sözleri ile:
"Yıllardır Türkiye'deki her türden yasadışı ve karanlık işlerin ve Susurlukçu/ülkücü çetelerin arka bahçesi olarak kullanılan Kıbrıs'ta çözümün kimlerin ve ne türden ilişkilerin oyununu bozacağını göstermektedir" diyen Kozanoğlu, ÖDP'nin "Kıbrıslıtürklerin çözümden yana, referandumda evet diyen tutumlarıyla dayanışma" içerisinde olduğunu ifade ediyor.
ÖDP sizce bu cümlelerle Annan Planı'na 'EVET' mi demeye çalışıyor?
İşin ilginç tarafı birey olarak Sayın Kozanoğlu çözüme "evet" diyen aydınların metnine imza atmakta sakınca görmezken, ÖDP Genel Başkanı olarak bu tutumunu sergileyememektedir. Kanımızca ÖDP, Kıbrıs konusunda sözlerine geleneksel sol söylemden farklı sözcüklerle başlamakta, ancak sözün orta yerinde davaya ihanet etmenin korkusuna yenilerek sonunu açık bırakmaktadır. Zaten bu tarz ÖDP'nin artık kanıksadığımız refleksi haline gelmemiş midir?
Sol düşüncenin yapması gereken...
Türkiye'de örgütlü olan radikal sol örgütlerin halk nezdinde itibar görmemesinin bir nedeni de en başat gündem maddelerinde dahi Kıbrıs konusunda gösterdikleri basiretsizliği göstermeleri değil midir?
Kimisi bir düş aleminde yaşamakta, kimisi yanı başında duran "öteki" yoldaşını geçmeyi kendisi için başarı addetmekte, kimisinin ise, ne dediğini kendisi bile anlamamaktadır. Oysaki sol düşüncenin yapması gereken, var olan seçenekler arasında özgürlüğe, eşitliğe, barışa ve kardeşliğe köprü kuran tercihin yanında olmak değil midir?
Sosyalizm aslında varılacak bir son hedef değil de özgürlük, eşitlik ve barış için yürünecek yolun bizatihi kendisi ise, sol düşünce bu yolda adım atmaktan neden imtina etmekte ve sosyalizmi asla varılamayacak ütopik bir hedef noktasına indirgemektedir?
Ama ne iyi ki bu ülkede Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu var, ne iyi ki aydınlar var hem sol da olup hem de çözümü onaylayan, ne iyi ki Yeşiller var tüm zorluklarına rağmen Kıbrıs'ın barış içerisinde bir arada yaşaması için plana "evet" demenin gerekli olduğunun altını çizen. Onlar da olmasalar benim gayri kimim var... (OE/BB)