Kıbrıs'ın kuzeyinde bir aydan fazla zamandır resmi kutlamalar yapılıyor. Sebep, 20 Temmuz 1974'te başlayan, daha sonra da 14-16 Ağustos'ta tekrarlanan "barış harekatlarıyla" Kıbrıs'ta bugün varolan sınırlar çizildi. Aradan geçen sürede "çözüm" için çıkan sesler artsa da henüz bir sonuca varmadı.
Adada iki toplumu savunan Kıbrıslıtürk gazeteciler Hüseyin Yalyalı ve Sami Özuslu, "33 yıllık çözümsüzlüğün her iki toplumu da yıprattığını" söyledi.
Yalyalı, 74'ten bu yana Türkiye'den adaya gelen göçün hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlattı:
"Kıbrıslıtürkler azınlık durumuna düştü. Hem idari açıdan, hem de kimlik açısından gerileme var. Yapılan demografik müdahaleler bir kimlik bunalımı yarattı. Kendi kendimizi yönettiğimizi söylüyoruz ama bu hiç olmadı. Hiçbir zaman Kıbrıslıtürkler bağımsız olamadı. Buradaki insanlara kendileri olma fırsatı verilmediği için varolan çözümsüzlük hali devam ediyor."
Özuslu da o dönemde anlamlı gözüken harekatın nasıl çözümsüzlükle sonuçlandığını özetledi:
"1974'teki harekatın sebebi cumhuriyetin bütünlüğünü korumaktı ancak gerçekleşemedi. Federe devletin ilanı çözüm olarak görülmüştü ama 83'te tekrar bir cumhuriyet, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Birleşmiş Milletler bu devleti tanımayacağını söyledi ve bundan sonra tanımayacak gibi gözüküyor."
Aradan geçen uzun zamanın adadaki iki toplumun birbirinden uzaklaşmasına da yol açtığını vurguladı Özuslu:
"33 yılda bir kuşak değişti. Bugün iki toplum birbirinden çok uzak ve mesafeli. Her iki toplumda kendi alanında kendi içine kapanmaya başladı. Liderlerin barıştan uzak tutumları bunda etkili oldu. Annan Planıyla beraber 2002'den bu yana barış konuşulmaya başladıysa da tartışmalar biraz farklı yöne döndü. Aynı süreç Rum kesiminde yaşanmadı ve plan reddedildi. Bu hayal kırıklığı yarattı."
Gazeteci, çözüm içinse bir yaklaşım değişikliğine gerek olduğunu vurguladı: "Tüm bunların ötesinde de halkların kardeşliği vurgusunu ön plana çıkarmak gerekiyor. Böylece silahsız ve barışçıl bir çözüm yolunu vurgulamak gerekiyor."(AŞB/EÜ)