TBMM'de "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi" adıyla kurulan komisyonunun, kalıcı barışı sağlaması ve demokratikleşmenin önün açması yönünde adımlar atması bekleniyor. Bu kapsamda ilk toplantısı usul ve esasa dayanan, ikinci toplantısında ise ‘güvenlik’ meselelerine odaklanan komisyonun; bugün gerçekleşen üçüncü toplantısında toplumu sürece dâhil etmenin yöntemleri gündeme gelecek.
Komisyon kurulum sürecini tamamlarken farklı kesimlerden de katılım çağrıları gelmeye başladı. Adalet talebi ve mağduriyetlerin giderilmesi için çağrı yapan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu çalışanları, komisyonu ülke adına önemli bir şans olarak görüyor.
"KHK meselesi bir demokrasi meselesi"
Sürece dair çağrılarını bianet’e değerlendiren KHK'liler Platformu Sözcüsü Münir Korkmaz, barışın sağlanması için ciddi bir demokratik dönüşüme ihtiyaç olduğunun altını çiziyor.

SÜREÇ NASIL TOPLUMSALLAŞACAK?
Prof. Dr. Levent Köker: 'Demokratik cumhuriyet' için resmi bir politik hat kurmak şart
Meseleye yalnızca bir silah bırakma süreci olarak bakmamak gerektiğini söylen Korkmaz, "Bu ülkenin, farklılıklarıyla bir arada barış içinde yaşayabilen bir topluma dönüşmesine hepimizin ihtiyacı var. KHK meselesi bir demokrasi meselesidir. Yüz binlerce insanın mağdur edildiği bu sorun çözülmeden ülkeye barış ve demokrasi gelmiş sayılmaz" uyarısı yapıyor.
"153 farklı hak ihlali uygulandı"
Barış ve Demokratik Toplum Sürecini desteklediklerini belirten Korkmaz, "Bu mesele, KHK meselesi çözülmeden eksik kalır. Barış ve demokrasi diyorsak, tüm kesimlerin yaşadığı mağduriyetler giderilmeli" diyor ve komisyon üyelerine taleplerinin dinlenmesi yönünde çağrı yapıyor:
"Yaklaşık 250 bin kişinin hiçbir yargı kararı olmadan işinden edildiğini açıklayan Korkmaz, “Bu insanlara 153 farklı hak ihlali uygulandı. 130 kişi intihar etti, 1300 kişi iş kazası, hastalık gibi nedenlerle hayatını kaybetti. Ve toplum bu sürece maalesef büyük ölçüde sessiz kaldı. Hiç olmazsa şimdi toplumsal barış ve demokrasinin konuşulduğu bu günlerde tüm toplumu, siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini ve özellikle sivil toplumu sesimize ses olmaya çağırıyoruz."
İki esas talep
Korkmaz’a göre öncelikli olarak atılması gereken iki acil adım şöyle:
- KHK’ler iptal edilmeli ve devlet memurluğuna dönüş için yasal engeli olmayan yani hakkında beraat, takipsizlik kararı verilmiş ya da hiçbir soruşturması bulunmayan kişilerin yaşadığı mağduriyetler derhal giderilerek görevlerine iade edilmelidir.
- Hakkında hüküm verilmiş olanlar için, adil yargılanma hakkı sağlanmalı ve yeniden yargılanma süreci başlatılmalıdır. Çünkü birçok kişinin mahkûmiyetine sebep olan kriterler, hem AYM hem de AİHM tarafından artık suç sayılmamaktadır. Bu yeniden yargılama süreci, zamana yayılmadan ivedilikle gerçekleştirilmelidir.
"9 yıldır sivil ölüme terk edildik"
Korkmaz, lehte yargı kararlarına rağmen hukuksuzlukların devam etmesine şu sözlerle tepki gösteriyor:
"Mahkeme kararıyla göreve iade kararı verilenler için aylar süren güvenlik soruşturmaları yapılıyor. Göreve iade edilenler çoğu zaman eski görev yerlerine atanmayabiliyor. Bazı mahkemeler ise geçmişe dönük haklar konusunda olumsuz kararlar veriyor. Yani, göreve dönen arkadaşlarımız hâlâ hukuksuz uygulamalara maruz kalıyor.

AYM, hükmü iptal etti: Göreve iade edilen KHK'liler tazminat talep edecek
Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi’nin son tazminat kararını çok önemli buluyoruz. Çünkü bizler, hiçbir suçumuz olmamasına rağmen 9 yıldır sivil ölüme terk edildik. Göreve dönmüş olsak bile, yaşadığımız kayıpların bir karşılığı var. AYM kararı, en azından bu kayıplar için tazminat talebinin önünü açıyor."
(AB)







