Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında, 1 Eylül 2016 tarihli 672 numaralı KHK ile üniversitelerdeki 2 bin 346 kişi işten çıkarıldı. İşten çıkarılan akademisyenlerden 41'i Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzalamıştı.
Mülkiyeliler Birliği KHK’larla üniversite ve devlet kurumlarından tasfiyesinin başlangıcı tarihi olan 1 Eylül’ün yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yayınladı.
Tasfiyelerin Dünya Barış Günü’nde başladığının altı çizilen açıklamada Mülkiyeliler Birliği, aradan geçen 3 senede işten atılanların bütün sivil haklarından yoksun bırakılmaya çalışıldığını ifade ederek, KHK’lıların derhal göreve iadelerini istedi.
"Üç yıldır üniversitelerde değiller"
Mülkiyeliler Birliği’nden yapılan açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi:
“Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atmaları gerekçesiyle isimleri KHK ekli listelerine konarak meslekten çıkarılan akademisyenler üç yıldır üniversitelerde değiller. Üniversiteler de artık bildiğimiz anlamda üniversite niteliğine sahip kurumlar değiller. Eğitim ve araştırmada hiçbir siyasi ya da iktisadi otoriteye bağımlı olmamakla tanımlanabilecek bilimsel özgürlük ve akademik özerklik niteliklerini taşımıyorlar.
AYM kararını hatırlatıldı
“Anayasa Mahkemesi üç yıl sonra, 26 Temmuz 2019’da Barış İçin Akademisyenler bildirisi metninin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu, cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini, akademisyenlerin kamusal meseleleri kamu yararına tartışmalarının akademik özgürlüğün gereği olduğunu hükme bağlayan kararını verdi. Bundan üç buçuk yıl önce, siyasi otorite bilim insanlarını yüksek perdeden tehdit ettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi Akademik Kurulu da benzer bir karar açıklamıştı.
“Aradan geçen üç yılda bütün sivil haklarından yoksun bırakılmaya çalışılan, çalışma hakları, seyahat özgürlükleri, sosyal güvenlik hakları masumiyet karinesi çiğnenerek elinden alınan yüzlerce akademisyen hayattan koparılmaya çalışıldı.
"Üniversiteler Cumhurbaşkanı denetimine sokuldu"
“Üniversiteler hükümete tabi kurumlar haline getirildi, rektörler doğrudan Cumhurbaşkanı'nın denetimine sokuldu, öğrenci ve akademisyenler baskı altına alındı. Üniversiteden atılan akademisyenler mahkemelerde verdikleri savunmalarda kürsüleri yeniden kurdular, sokak akademilerinde, dayanışma akademilerinde mücadelelerini verdiler. Dayanışma ve inatla hem hayatta hem de akademik hayatta kaldılar. Onca baskı, haksızlık ve yaşatılan acıya karşı.
"Anayasa Mahkemesi aslında akademisyenleri cezalandırmaya çalışanlar dahil herkesin bildiği gerçeği, onca zulmün ardından karara bağlamış oldu.
"İhlali ortadan kaldıracak işlemler derhal başlatılmalıdır"
“Bu kararın anlamı ifade özgürlüğü kapsamındaki bildiriye imza attıkları için kovuşturulan akademisyenler hakkında derhal beraat kararlarının verilmesi ve görevlerinden ihraç edilen akademisyenlerin üniversitelerine dönmeleri gereğinin derhal yerine getirilmesidir.
“İhlali bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıracak işlemler yargı ve idare organları tarafından derhal başlatılmalıdır." (HA)