Bazı bakanların katılımıyla hazırlanan ve önümüzdeki günlerde önce ilgili komisyonlara, ardından Meclis Genel Kurulu’na gelecek çocuk istismarı kanun tasarısını Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, bianet'e değerlendirdi.
Kerestecioğlu, tasarının öngördüğü cezaların ötesinde çocuk istismarına karşı koruyucu-önleyici mekanizmalar geliştirilmesi gerektiğini belirterek, bu çerçevede bir çocuk hakları bakanlığı kurulması için teklif verdiklerini söyledi.
Çocukların cinsel istismar dışında başka istismarlara da maruz kaldığının altını çizen Kerestecioğlu, çocukların birey olarak kabul edilmesi, karar mekanizmaların katılımlarının sağlanması ve kendilerini korkusuzca ifade edebilecekleri ortamların yaratılması gerektiğini vurguladı.
“En önemli şey, çocuğun güçlendirilmesi”
- Kanun tasarısında tamamen ceza üstünden yürünüyor. Cezalar arttırılıyor, mahkûmiyet sonrası alınacak, çalıştırmama, “hadım” gibi tedbirler öngörülüyor... Tasarının ceza üstüne kurulması yerinde mi? İstismara uğrayan çocuğun bunu ifade edebilmesi, yani yasal sürecin başlayabilmesi ne kadar sık rastlanan bir durum?
Filiz Kerestecioğlu: 30 yılı aşkın avukatlık hayatımda şunu gördüm: Cezalarla halledilen hiçbir şey yok. Suçu önlemek bununla mümkün olmuyor. Onun dışında asıl olarak koruyucu tedbirlerin, önleyici mekanizmaların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Tasarıda tamamen popülist bir yaklaşımla 18 yıl olan ceza 40 yıl olsun, 40 yıl olan müebbet olsun gibi ya da hadım gibi yaklaşımlar var. İktidar tarafından, kamuoyunda ciddi bir tepki toplayan çocuk istismarı konusu sanki çözülüyormuş gibi, bunun için yeni bir şeyler yapılıyormuş gibi davranılıyor. Ama gerçeklik böyle değil. Ensar Karaman * olayında çocuk istismarı önleme komisyonu kurulduğunda biz sayfalarca önerilerde bulunduk. Orada söylediğimiz şey, her zaman söylediğimiz şey, en önemli şeyin çocuğun güçlendirilmesi olduğu. Çocuk güçlendirilmeli, çocuk en yakın mesafede, hemen kendisine ulaşılabilecek şekilde istismarı iletebilmeli. Ama istismar yaşandıktan sonra iletmek de hiç kolay değil. Asıl olan, yuva gibi, kreş gibi, okul gibi, yurt gibi, park gibi, çocukların bulunduğu her alanda istismarı önleyecek mekanizmaların kurulması. Yani orada çalışanlar hangi eğitimden geçmiş, çalışanların suç geçmişi nedir mesela…
“Çocuk hakları bakanlığı kurulması için teklif verdik”
- Ne tür mekanizmalar öneriyorsunuz?
FK: Yapılması gereken şey cezaların artırılması, popülist uygulamalar değil, aslında ülkede bir çocuk hakları bakanlığının kurulması. Biz böyle bir bakanlık kurulması için bir teklif verdik. Bütün uluslararası sözleşmelerin getirdiği düzenlemelere uyulması… Çocukların birey olarak kabul edilmesi ve her alanda karar mekanizmalarına katılımlarının sağlanması… Eğitim kurumlarında birey olarak kabul edilmeleri… Hem özgürlükler, hem korunma anlamında, istismarın önlenmesi anlamında… Sadece cinsel istismar da değil söz konusu olan, onun dışında birçok istismar var. Çocukların kendilerini korkusuzca ifade edebilecekleri ortamlar da yok. Bu da bir istismar aslına bakarsanız.
“Şu anda çocukların başvurabileceği bir telefon bile yok”
- Geçenlerde Çanakkale’de bir okulda, erkek ortaokul öğrencisi uzun saçlı olduğu için öğretmen yanına çağırdı, diğer öğrencilerin önünde saçlarını topladı, toka taktı…
FK: Mesela bu kişilik haklarının ihlali. Bu taciz. Hukuken baktığınızda manevi tazminat konusudur. Hele bir eğitimci yapıyorsa, düşünün artık. O çok kutsal telakki edilen ailede de bu durum var. Başka kurumlarda da… O Aladağ’daki yangında ** kaybettiğimiz çocukların gittiği gibi, mecbur kalarak, kendi yerellerinde bir örgütlenme, kalabilecekleri bir yer olmadığı için çocukların teslim edilmek zorunda kaldığı yurtlarda da bu durumlar hâkim. O yüzden bizim önerilerimizden biri de, mahallelerde örgütlenmelerin sağlanması. Mesela mahallede bir çocuk evi olduğunda, çocukların başvurabileceği bir mekanizmanın olduğu bilinse, çocuklara çok daha kolay ulaşılabilir. Orada ailelere, mahalledekilere güncellenen eğitimler verilse, bu yerel örgütlenmelerle çok daha fazla şey önlenebilir. Şu anda çocukların başvurabileceği bir telefon bile yok. Ya da bununla ilgili bilinçlendirici kamu spotları yapılsa çok daha etkili olabilir. Ama bunun yerine gidilen yol popülizm.
“Niye ‘ömür boyu çocuklarla çalışamaz’ demiyorsunuz?”
- Kanun tasarısında bir de medyaya “hadım” olarak yansıyan bir uygulama öngörülüyor…
FK: Biz daha önce Türk Ceza Kanunu’ndaki cinsel suçlar üzerine çok çalıştık. Çok fazla önerimiz yasalaştı. Biz o çalışmalarda, sadece cinsel organ vasıtasıyla değil, aynı zamanda bir cisimle de cinsel saldırının mümkün olabileceğini özellikle, ısrarla kayda geçirdik. Şimdi, hadımı uyguladığınız kişiyi tamamen tedavi mi etmiş oluyorsunuz? Yani böyle bir şey yapmayacağının garantisi ne? Ya da diyorlar ki tasarıda, mahkûmiyeti olanlar beş yıl çocukların bulunduğu kurumda çalıştırılmayacak. Niye beş yıl? Niye ‘ömür boyu çocuklarla çalışamaz’ demiyorsunuz? Neresinden tutsanız elinizde kalan bir uygulama var.
“Taslağın hazırlanmasında HDP’yle bir görüşme olmadı”
- Tasarının hazırlandığı komisyonun sadece bakanlardan oluşması, sadece bir partinin temsilcilerinden oluşması, Meclis’teki diğer partilerin temsilcilerinin olmaması normal bir süreç mi?
FK: Daha önce de çocuk istismarı komisyonu olmuştu, Ensar Karaman olayında. Bir kanun tasarısı getiriyorsanız, bütün parti temsilcileriyle görüşmeniz, istişarelerde bulunmanız lâzım. Tasarının bu hafta içinde KEFEK [Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu] ve Sağlık Komisyonu’na geleceği söyleniyor, tali komisyonlar olarak. Esas görüşüleceği komisyon Adalet Komisyonu’dur. Şimdi muhtemelen diyecekler ki, ‘o komisyonlarda zaten görüşülecek’. Ama siz neden beş - altı bakanı bir araya getirip işi pişiriyorsunuz? Sonra o komisyonlarda işin nasıl yürüdüğünü biliyoruz. Sanki bir tartışma varmış gibi, bir istişare yapılıyormuş gibi davranıyorlar. Hem diyorlar ki ‘çocuklar siyasetin üstünde bir konu; bunda elbirliğiyle davranmalıyız’, ondan sonra kalkıp bizimle görüşmüyorsunuz. Başka grup başkanvekilleriyle görüşüldüğü iddia ediliyor ama HDP’yle asla böyle bir görüşme olmadı. Bizden bir görüş alınmadı. Üstelik de ben daha önceki o komisyonda yer alıp defalarca kürsüde görüşlerimi ifade ettim. AKP’li Meclis Başkanı’nın da defalarca teşekkür ettiği birisiyim. Samimiyetsizliğin bir başka örneği yaptıkları. (ŞA)
--------------------------------------
* Mart 2016’da Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği'yle (KAİMDER) bağlantılı evlerde kalan öğrencilerin, öğretmenlerden birinin sistematik taciz ve tecavüzüne maruz kaldığı ortaya çıkmıştı.
** Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016'da özel bir öğrenci yurdunda çıkan yangında 10’u öğrenci, biri yurt yetkilisinin 6 yaşındaki kızı ve biri eğitmen olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetmişti.