* Fotoğraf: Pixabay
Son yıllarda tarihinin en büyük çekirge istilasıyla boğuşan Doğu Afrika ülkesi Kenya'da, yağmur mevsimindeki yetersiz yağış nedeniyle gıda krizi büyüyor.
Ülkedeki kuraklıkla ilgili açıklamalarda bulunan Kenya İçişleri Bakanı Fred Matiang, ülkede gıda krizinin büyüdüğünü söyledi.
Matiang, ülkede 3,1 milyon kişinin kuraklık nedeniyle gıda yardımına ihtiyaç duyduğunu, önlem alınmaması durumunda bu sayının 3,5 milyona yükselebileceğini belirtti.
Somali için de uyarı gelmişti
Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Somali Ofisi de bir başka Doğu Afrika ülkesi Somali için benzer uyarıları yapmıştı.
Kuraklığın 700 bin kişiyi yerinden ettiği belirtilen UNICEF, bu yüzden kızamık ve kolera vakalarının arttığını belirtmişti.
Etiyopya, Kenya, Somali ve Somaliland özerk bölgesinde 10,7 milyon insan şiddetli açlıkla karşı karşıya. Mart ve nisan başında yağışlar çok düşük olduğundan, durumun daha da kötüleşeceğinden endişe ediliyor. Yağışlı mevsimin sonu olan nisan-haziran aylarında da güçlü bir yağış beklenmiyor.
Kuraklık bu bölge için yeni değil, ancak giderek etkisini artırıyor. Kıtada iklim değişikliğinin etkilerini ağırlaştırdığını gösteren bilimsel çalışmalar da artıyor.
Doğu Afrika’daki pek çok kişi için, mevcut kuraklık, yaşayan hafızanın en kötüsü, bu; yüksek sıcaklıklarla birleşen düşük yağış oranı yaşanan üçüncü yıl. İnsanlar ve hayvanlar daha sıcak ve kuru koşullarla ve kıt olsa da öngörülemeyen ve hasar yaratan yağmurlarla başa çıkmaya çalışıyor.
OXFAM raporu
Oxfam‘ın hazırladığı rapora göre, kuraklık ve susuzluk yüzünden hayvanlarının çoğu veya tamamını kaybeden göçebe çobanlar, krizden en çok etkilenenlerin başında geliyor. Bu grup daha sert topraklarda yaşıyorlar ve hükümetlerden çok az destek alıyor. Daha sık görülen kuraklık dalgaları, bu kişilerin birbiri ardına gelen şoklar arasında toparlanmasını zorlaştırıyor ve onları bir sonraki krize karşı daha savunmasız hale getiriyor.
Oxfam çalışanları, felaketin harap ettiği doğu Somaliland’da, tüm toplulukların hareket halinde, umutsuzca su ve otlak aradığına ve tahmin edilen ancak henüz gerçekleşmeyen yağmurları kovaladığına tanık oldu.
Birçoğu, bu kuraklığın çeyrek milyon insanın ölümüne ve büyük hayvan sürülerinin tamamen yok olmasına neden olan 2011’dekinden daha kötü olduğunu söylüyor. Bu durum hayatta kalanları kendilerini besleyecek veya geçimini sağlayacak araçlardan yoksun bıraktı.
Afrika’da kuraklık
Kıta, 2011'de güçlü ve uzun bir kuraklık yaşamış, bölgede 250 bin insan hayatını kaybetmiş, Kenya ve Etiyopya gibi ülkelerde kitlesel göçler yaşanmıştı. Hayvan ölümlerinin sayısına ilişkin ise bir rakam belirtilmemişti.
Uzmanlara göre, iklim değişikliğine bağlı yağış rejiminin düzensizliği ve yağış azlığı nedeniyle 2020 itibariyle başlayan kuraklığın ise 2011'de yaşanandan çok daha ağır geçmesi bekleniyordu.
Aralık 2021 itibariyle, bölgede art arda geçen yağışsız mevsimlerin ardından yaşanan ciddi kuraklık yüzünden su kaynakları tükenme noktasına gelmiş, mera kaybı nedeniyle mahsuller büyük ölçüde azalmış ve bölgede toplu hayvan ölümleri yaşanmaya başlamıştı. Somali hükümeti, 23 Kasım'da etkisini artıran kuraklık nedeniyle ülke genelinde "acil durum" ilan etmiş, uzun süredir kuraklığa bağlı açlık ve susuzluk yaşanan ülkede ikisi çocuk 3 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklamıştı.
Bunlara ek olarak, temel gıda fiyatlarındaki artışlar, enflasyon ve tarım işçiliğine yönelik düşük talep, insanların gıda satın alma kabiliyetini azalttı.
Kuzey Kenya, Somali’nin çoğu ve güney Etiyopya’daki kuraklık koşullarının en azından 2022’nin ortalarına kadar devam edeceği belirtilirken, Birlemiş Milletler (BM) verilerine göre, 2020’nin sonlarından bu yana mevsimsel yağışların üçüncü kez yeterli miktarda alınamadığı ülkede milyonlarca kişi acil yardıma ihtiyaç duyuyor.
Kuraklık nedeniyle çok sayıda hayvan da hayatını kaybediyor. Kuraklık, Afrika’nın birçok bölgesindeki göçebe çobanları, sığırları için su ve taze otlak bulmak amacıyla korunan vahşi yaşam alanlarına gizlice girmeye de zorluyor.
Vahşi yaşam koruyucularına göre, kuraklık nedeniyle milli parklara su ve otlak için yasadışı şekilde sokulan sığır sürüleri vahşi yaşam üzerinde yeni bir baskı oluşturarak Serengeti’deki antiloplar gibi hayvanların hayatlarını tehlikeye atıyor.
Afrika’nın iklim krizindeki payı
1 milyarlık nüfusuyla dünya nüfusunun yüzde 15'ini barındıran Afrika, iklim krizini tetikleyen küresel emisyonların sadece yüzde 3'ünden sorumlu. Ancak krizden en fazla etkilenen ülkeler bu kıtada bulunuyor.
Afrika ülkelerinin de içinde bulunduğu yoksul ülkelerin tarihsel karbon salımındaki payı çok düşük. Güncel salımlarda da dünyanın en zengin yüzde 1'i, en yoksul yüzde 50'sinin toplamından daha fazla karbon salımına yol açıyor.
BM Ekim 2021'de, Afrika genelinde 100 milyondan fazla “aşırı yoksul” insanın, 20 yıl içinde kıtanın birkaç buzulunu da eritebilecek şekilde hızlanan iklim değişikliği tehdidi altında olduğu konusunda uyarmıştı.
Öte yandan, en yoksul ülkeler geçinmek ve gıda için doğaya daha fazla bağımlı olduğundan, iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkabilmek için yeterli maddi kaynağa sahip olmadıklarından aşırı hava olaylarının etkilerine daha açıklar.
Son 50 yılda aşırı hava olaylarından kaynaklı ölümlerin üçte ikisi en yoksul 47 ülkede gerçekleşti. Bu olaylara kuraklık, yangınlar ve seller de dahil.
İngiltere merkezli Cambridge Sürdürülebilirlik Komisyonu'nun BM verilerine dayandırdığı Nisan 2021 tarihli raporuna göre, iklim değişikliğiyle mücadele için dünyanın en zenginlerinin yaşam tarzlarını köklü biçimde değiştirmeleri artık bir zorunluluk.
(TP)