Romanların katıldığı her toplantı gibi renkli, sürprizli bir atmosfer var içeride. Sulukulelilerin yanı sıra konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, Türk ve yabancı akademisyenler, Fatih Belediyesinden bir yetkili de katılımcılar arasında...
Sulukuleliler fikirleri alınmadan hazırlanan ve kendilerini mahallerinden tümüyle uzaklaştıracak kentsel dönüşüm planından şikâyetçi olduklarını dile getiriyor, hatta bir noktada Sulukule'yle ilgili bir şarkı söyleyerek, bu tür toplantıların kaçınılmaz kaderi olan sıkıcı havayı dağıtıyorlar.
Ama toplantının esas olayı birazdan belediyenin mahalleye ilişkin planlarının anlatıldığı bölümde patlıyor. Belediyeden yetkili kişi, üzerlerinde renkli birtakım çizimlerin olduğu büyük kâğıtları göstererek Sulukule'deki evler yıkıldıktan sonra kurulacak yeni mahalleyi içinde, bol bol "Klasik Osmanlı mimarisi", "bedesten", "avlular", "Osmanlı evleri" geçen ifadelerle anlatıyor.
Mahalleliler arada itiraz edecek gibi oluyor ama sunum devam ediyor ve belediye yetkilisi son olarak, projenin içinde "Roman kültürü öğeleri taşıyan, Roman kültürünü tanıtacak bir kültür merkezi inşasının" da olduğunu -bunun için takdir beklediği aşikâr bir şekilde- söyleyerek sözlerini bitiriyor.
Artık orada yaşamayacak olan Romanlar için bir kültür merkezi fikrini duyan herkes -en çok da Romanlar- kahkahayı basıyor!
Katılımcıların tepkisi üzerine yetkili bey, Romanların ne kadar yetenekli insanlar olduğunu, kimsenin onlar gibi müzik yapamadığını söyleyerek bu fikrin ciddiye alınması gerektiğini anlatmaya çalışıyor ama söylediklerinin, mahallelerinden atılmak üzere olan Romanlar üzerinde pek etkisi olmuyor.
Tüm ülke "dönüşüyor"
Son zamanlarda özellikle Sulukuleli Romanlarla gündeme gelen kentsel dönüşüm konusu sadece İstanbul'daki mahallelerle sınırlı değil.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Zonguldak, Kocaeli, Karadeniz Ereğli, Mersin gibi kentlerde de Romanların yaşadıkları mahallelere yönelik benzer projeler dikkat çekiyor. Belediyeler, giderek şehrin merkezinde kalan Roman mahallerini 2005 yılında yasalaşan Yıpranan Kent Dokularının Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun Tasarısı' na dayanarak kendi bildiğince ve daha çok da piyasa koşullarına göre yenilemeye ve dönüştürmeye kararlı görünüyor.
Genel olarak kentsel dönüşüm planlarına bakıldığında kentin "yıpranan" bölgelerinin tamamen yıkılması, bu yıkılan alanlara da lüks konutlardan oluşan siteler, spor tesisi, kültür merkezi, "Osmanlı evleri" yapılması öngörülüyor ve ekonomik olarak zaten toplumun en zayıf halkası durumunda olan Romanların -asla ödeyemeyecekleri paralarla- ev sahibi olacakları iddia ediliyor.
Çoğu zaman bu planlardan en son Romanların haberi oluyor, başlarına neler geleceğini anlama ve onlara itiraz etme fırsatı bulamadan bir sabah uyanıp yıkım ekiplerini karşılarında buluyorlar.
Eskiden mesireydi buralar!
Romanların yaşadığı mahallelere yönelik kentsel dönüşüm planlarının hız kazanmasının temel sebebi, merkezde konut, iş merkezi vs. inşa edilecek alanların giderek azalması ve Roman mahallelerinin iştah kabartacak değerli arsalar üzerinde kurulmuş olması...
Romanlar, mahallelerine yönelik bu planları haklı olarak Roman toplumuna yönelik olarak algılıyor ve tepkilerini dile getiriyorlar ancak burada hedef alınanlar üzerinde yaşayanlar değil, o çok "değerli" arsalar. Planlar hazırlanırken, hâlihazırda orada yaşayanların kim olduğundan, hayatlarını nasıl sürdürdüğünden ve bu planlardan nasıl etkileneceğinden ziyade; bu planla inşa edilecek binalarla o çevrenin nasıl bir çekim merkezi haline geleceği hesaplanıyor.
En son geçtiğimiz hafta sonu, çok satan gazetelerden birinin emlak ekinde, kentsel dönüşüm planı tamamlandıktan sonra Kâğıthane'nin nasıl "nezih", "modern" bir yer haline geleceği anlatılırken, o bölgenin bir parçası olan Romanların adı anılmadan, Kâğıthane'nin bir zamanlar İstanbulluların en gözde mesiresi olduğundan bahsediliyordu. Muhtemelen plan sonrası gelip o bölgeye yerleşecek olanların, çok da uzak olmayan bir zaman önce orada Romanların yaşadığından, kâğıt toplayarak geçindiklerinden haberleri bile olmayacak.
"Kentsel değil sosyal dönüşüm"
Kentsel dönüşüm planlarının çoğu, bütün mahallelinin başka bir yerde (muhtemelen şehre hayli uzak bir noktada) inşa edilecek toplu konutlara taşınmasını öngörüyor. Romanların yaşam biçimleri söz konusu olduğunda bu ezber planın kolay kolay uygulanamayacağı hesaba katılmıyor.
Romanlar genel olarak bir-iki katlı, her evde birkaç ailenin bulunduğu, toplanan kâğıtların, hurdaların bahçeye, olmadı kapının önüne yığıldığı, bakkalından 50 kuruşluk zeytin alınabilen, herkesin birbirini tanıdığı mahallelerde yaşıyor. Romanların, adını bile duymadıkları bir yerde inşa edilen, ruhsuz apartman bloklarında yaşamaları hiç de kolay görünmüyor.
Bu yaklaşıma alternatif olacak, tek tük farklı ses çıkmıyor değil ama ne kadar uygulanabildiği tartışmalı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Kadifekale için hazırladığı kentsel dönüşüm planında Kadifekale'de yaşayanların Uzundere'de inşa edilecek toplu konutlara taşınması öngörülüyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu,plandan bahsederken kentsel dönüşümle ilgili olarak "...yıllar yılı tek katlı, bahçeli evlerde oturan insanları 10-13 katlı apartmanlara yerleştirirken, kentsel dönüşümün aslında bir 'sosyal dönüşüm' projesi olduğunu çok iyi biliyoruz" diyerek insanın içini rahatlatan şeyler söylüyor.
Yeni konutlarda Kadifekale'de yaşayanların geçim kaynağı olan midyecilikle ilgili olarak midye üretimi için özel steril havuzlar, sterilizasyon ünitesi ve midye satış reyonları yapılacağını vaat ediyor. Projenin gerçekten bu kaygılar taşınarak tamamlanıp tamamlanmayacağı zamanla görülecek.
Yerinden etmeden iyileştirmeli
Kentsel dönüşüm projelerinin olumsuzluklarından bahsederken faydasız bir romantizme kapılarak "bırakalım Romanlar mahallelerinde yaşayıp gitsinler" demek de pek doğru bir yaklaşım değil.
Romanlar mahallelerinde yaşamaya devam etmek istiyor ama elbette ki daha iyi koşullarda... Çoğu, kent merkezine yakın olmasına rağmen Roman mahalleleri çok ciddi altyapı sorunlarıyla boğuşuyor.
Sulukuleliler yıllardan beri mahallerine doğalgaz hizmeti verilmediğini, defalarca başvurdukları halde sadece mahallenin camisine doğal gaz bağlatabildiklerini söylüyor. Mersin'deki Turgut Reis Mahallesi'nde Romanlar çoğu iki odalı, yarısından fazlasının tuvaleti, banyosu dışarıda olan gecekondularda zor koşullarda yaşıyor, diğer kentlerdeki Roman mahallelerinde de durum farklı değil.
Bir dönüşümün kaçınılmaz olduğu ortada ancak çözüm, mahalleleri "Romansızlaştırmak"tan değil Romanların yaşam koşullarını bulundukları yerde iyileştirecek projelerden geçiyor.
Bu projelerin ortaya çıkması için de, sadece o mahallenin nasıl bir çekim merkezi haline geleceğini hesaplayan ekipler değil, içinde başta o mahallelerde yaşayan Romanların, mimarların, sosyologların, ilgili sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin de yer aldığı danışma kurulları oluşturmak gerekiyor.
Romanları önce yerlerinden edip sonra da orada Roman kültürünü tanıtmayı amaçlayan bir merkez kurmak gibi "parlak" fikirler, memlekette bir avuç Kızılderili bırakıp, sonra adlarına müzeler kurmaktan pek farklı görünmüyor...(SÖ/EÜ)
* Sevgi Özçelik, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye'de Romanların Haklarının Geliştirilmesine Katkı projesi