Çıkış noktası Beyoğlu ve çevresindeki boş dairelerin ve mağazaların camlarındaki “kiralık”, “satılık” ilanlar olan “Kiralık, Satılık” sergisi 9 Eylül’de Beyoğlu, eski Hamursuz Fırını’nda açıldı. Sergi mevcut kentsel dönüşümü, fotoğraflarla, resimlerle, şehre ait seslerle, hikayeyle ve maddesel olanın değişimiyle inceliyor.
Serginin anlatısını Antonio Cosentino’nun İstanbul’u ikiye bölen hayali bir duvarın belirişinden sonra olanları anlattığı kısa öyküsü kurarken; şehrin günlük yaşayışının ve geleneklerinin işitsellik açısından ele alındığı “İstanbul’un Sesleri” arşivinden öyküye göre seçilen kayıtlar okuma bölümüne eşlik ediyor.
Gülşah Mursaloğlu çalışmalarıyla kentin dönüşümünün materyal boyutunu incelerken; Ani Çelik Arevyan uzun yıllar boyunca farklı şehirlerde çektiği fotoğraflardan seçtiklerini yan yana getirerek tanınma ve yer değiştirme anlarını çağrıştırıyor.
Küratörlüğünü İbrahim Cansızoğlu ve Protocinema’nın birlikte üstlendiği serginin çalışmaları Hamursuz Fırını’nın giriş katında yer alırken, üst katta yine Protocinema küratörlüğünde Adrian Paci’nin buluntu görselleri bir araya getiren filmi “Interregrum”un gösterimi yapılıyor.
2016’da Barış İçin Sanat Ödülü’nü alan Paci filmde güç ilişkileri, teatrallik, yas tutma, kayıp ve yokluk kavramlarını irdeliyor.
Cansızoğlu: 20 senedir bu yoğunlukta ilan görmemiştim
“Kiralık, Satılık” sergisinin küratörlerinden Cansızoğlu serginin çıkış noktasını ve ulaştıkları sonucu şöyle anlatıyor:
"Artık o kadar fazla ilan var ki… Bir bina boyutunda bile görüyoruz kimi zaman. Ben 20 senedir buradayım ve bu kadar yoğunlukta görmemiştim.
“Sergiyi düşünürken kafamdaki soru, evet bu bir işaret ama nasıl ve neye işaret ediyor noktasından yola çıktım. Bunu yalnızca işaret ettiği o emlak değişiminin biraz daha ötesinde ve farklı noktalarda yakalamaya çalışan bir sergi oluşturduk. Şehirdeki dönüşüm diye bakabiliriz buna."
Serginin yapıldığı mekanın tam ortasında eskiden ekmeğin hazırlandığı büyük bir makine var. Cansızoğlu makinenin sergiye önemli bir boyut kazandırdığı görüşünde:
"Şu an kullanılabilir halde değil fakat sergi mekanında göz ardı edilemeyecek varlığı, sergiye önemli bir boyut katıyor. Antonio'nun hikayesinde şehri bölen bir duvar, burada da sergi mekanını bölen böyle bir makine var."
Antonio Cosentino’nun hikayesi
Cosentino’nun üç sayfalık kısa öyküsünde İstanbul’un ortasında birden beliren hayali bir duvarın ardından eski ve yeni kente giden bir süreç anlatılıyor. Sergide bu eski ve yeni kent harita çizimiyle de yer bulmuş.
Sergide Cosentino’nun İstanbul ile Berlin’den topladığı gazoz kapakları gibi objeleri okuma köşesi oluştururken; başka kısımda çizimleri yer alıyor. Çizimler ve objelerin ortak özelliği öykünün içeriğinden fırlamış olmaları.
İstanbul’un Sesleri
Pınar Çevikayak’ın Koç Üniversitesi’ndeki doktora araştırması çerçevesinde hazırladığı bu projede 1968’den 2017’ye kadar toplanan şehir sesleri yer alıyor.
Şehre özgü akustik değerlerin korunması ve şehrin akustik dokusunu sergi yoluyla sunarak bu değerlere olan farkındalığın arttırılması amaçlanıyor. Sergi için seçilen kayıtlar öyküyle de paralel.
Mursaloğlu’dan: “Yılanlı Sütunun Etrafında Yüzyıllardır Süregelen Dolanmalar”
Mursaloğlu ceviz kabuklarının içine yerleştirdiği aynı kimyasal bileşene sahip fakat farklı atmosferik basınçlarda birbirlerine dönüşen maddelerle tarihsel bağlamı içinde kentin materyal dönüşümünü inceliyor.
Bizans döneminden beri sıklıkla inşaat malzemesi olarak kullanılan kireçtaşı Mursaloğlu’nun çalışmalarında diğer gündelik malzemelerle birleşerek zamanın getirdiği başkalaşımı görünür kılan estetik araçlarla ele alınıyor.
Arevyan’dan: “Olduğu Gibi”
Arevyan “Olduğu Gibi” isimli yeni serisinden seçkilerle “Kiralık, Satılık” sergisinde.
İşlerini yaratma sürecini fotoğraf çekmekten çok fotoğraf yapmak olarak tanımlayan sanatçı bu seriden seçtiği görüntüleri sergide yan yana getirmiş. Farklı tarihlerde ve şehirlerde çekilen bu fotoğraflar henüz cevaplanmayan ve anlaşılması zor sorular soruyor. (TP/EKN)