Tahtalar, çiviler bir yanda, bir yanda ise "tak tak" sesleri. Gecekondu mahallesinde kaçak bir bina yükseliyor. "Adil Kebap Dürüm"ün inşaatı bu; izleyicilerin gözü önünde tüm gürültüsü ve telaşıyla sürüyor.
Türkiye'de ilk kez yapılan Tasarım Bienal'i mahallelere indi. Bienal'in iki ana sergisinden "Musibet" İstanbul'da hızla artan kentsel dönüşüm olgusunu bugüne kadar "muhatap" alınmayan mahallelinin dilinden anlatıyor.
Tarlabaşı, Sulukule, Fener-Balat-Ayvansaray, Taksim Meydanı, Ayazma ve diğerleri.
Musibet'in küratörü Emre Arolat, serginin kentsel dönüşüme karşı bir proje sunma amacı taşımadığını, sadece sürece odaklanarak soru işaretleri yaratmak istediğini söyledi.
Arolat, kendini İstanbullu olarak görenlerin yaşadıkları yerin tasarımının hayatlarına ve gelecekteki torunlarına nasıl bir etkisi olacağını irdelemeye çalıştıklarını belirtti.
Bienallerin çok kısıtlı bir çevre içine hapsolduğuna dikkat çeken Arolat, "Bu bienale sürekli bienali takip edenlerin değil, televizyonda ya da gazeteden okuyup 'aa bizi anlatan bir sergi varmış' diyenlerin gelmesini istiyorum" dedi.
Mahalleye girip tepelere çıkmak
Merdivenleri çıkınca sizi ilk karşılayan herkesin gözü önünde ancak "kaçak" olarak süren Adil Kebap Dürüm'ün inşaatı.
Türkiye'nin birçok yerinden ekonomik nedenlerle göç etmek zorunda kalanların kurdukları gecekondulara gönderme yapan inşaat "Her şey gözünüzün önünde oldu ama 'isteyerek, işinize gelerek göz yumdunuz'. Şimdi değişen ne?" diyor.
Evet, İstanbul hızla değişiyor o kadar ki videolarda Fener Balat'ın yıkımdan mahallenin itirazıyla kurtarıldığı anlatılırken iki gün önce mahalleye belediye'nin "acil kamulaştırma" haberi geliyor.
Toplam 32 işten oluşan sergide kimi zaman mahalleli aracısız şekilde derdini anlatıyor, kimi zaman ise sokaklardan uzaklaşıp İstanbul'a tepeden bakma fırsatı yakalıyorsunuz.
Yıkılan evinin enkazları arasında el arabasının içine geçmişini toplamaya çalışan bir erkek üzerinizde doğrudan bir etki yaratırken kimi işler "soğuk" ama daha çarpıcı etkiler yaratabiliyor. Başka bir odada masaya dizilmiş gazeteler ve faks makinesi ise "dönüşüm"ün bir başka ayağını medyayı deşifre ediyor; yani "mahalle"den olmayanlara dönüşümü anlatan medyayı.
İstanbul'da kimin hayali gerçek olacak?
Her iş kendi içinde farklı soru işaretlerine temas ediyor. İçlerinde en çarpıcı olanlardan biri "İstanbul O Matik".
Karşınızda üç boyutlu bir video ve yerlerde ayağınızı basacağınız butonlar. Nasıl bir İstanbul tahayyül ediyorsunuz; seçim size kalmış. Belediye Başkanı'nın, TOKİ'nin, Mimarların, STK'ların, Turistlerin İstanbul'u?
Butona bastığınız an İstanbul bir anda TOKİ binalarına dönüşüyor ya da bir anda semalarında uçan balonun süzüldüğü, denizde kayıklarla gezildiği eski İstanbul olabiliyor. Butonlara aynı anda basarsanız herkesin hayali birbirine karışıyor.
Ve geriye İstanbul kimin ve kimin hayalleri gerçek olacak sorusu kalıyor.
Gerçekten Bienal'in istenen hedef kitlesine ulaşıp ulaşmayacağını zaman gösterecek ancak en azından bu serginin "öteki" mahallelerden beslenip kentsel dönüşüme geniş bir eleştiri sunduğunu söylemek mümkün.
Ana teması "Kusurluluk" olan Tasarım Bienali 13 Ekim-12 Aralık tarihleri arasında gezilebilir. Musibet sergisi İstanbul Modern'de, küratörlüğünü Joseph Grima'nın yaptığı "Adhokrasi" sergisi ise Galata Rum İlkokulu'nda. (NV)
Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.