Kırım Kanamalı Ateşi (KKA) ilk olarak 1944'te Kırım’da görüldü. 1956'da Kongo’da
görülen hastalığın, 1969'da KKA'yla aynı olduğunun farkına varılınca hastalık bugün bilinen ismiyle (Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi-KKKA) anılmaya başlandı.
Türkiye'de 2002'den bu yana görülen vakalarla gündeme gelen hastalığa keneler tarafından taşınan Nairovirüs sebep oluyor. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksek. Türkiye'de 13 kişi hastalık nedeniyle öldü.
Keneler nasıl tanınır?
Keneler otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşayan küçük oval şekilli; 6-8 bacaklı, uçamayan, sıçrayamayan hayvanlardır. Hayvan ve insanların kanlarını emerek beslenirler ve bu sayede hastalıkları insanlara bulaştırabilirler.
Türkiye kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça uygun. Risk altında olan ana gruplar şöyle: Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, kasaplar, mezbaha çalışanları, sağlık çalışanları.
Kamp, piknik yapanlar ve korunmasız olarak yeşil alanlarda bulunanlar da risk altında. Henüz ergin olmamış Hylomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza eder; ergin kene olduğunda da hayvanlardan ve insanlardan kan emerken onlara bulaştırır.
Yeryüzünde yaklaşık 850 çeşit kene bulunuyor, 30 çeşidi KKKA virüsü taşıyabiliyor. Doğada kene yumurtalarını tüketebilecek bazı avcı böcek ve kuşlar var. Ancak, hiçbiri kene popülasyonunu kontrol edecek kadar etkili değil. Son yıllarda tüm dünyada kene sayısı artıyor, buna küresel ısınmanın neden olduğu ekolojik değişimlerin sebep olduğu düşünülüyor.
Kuluçka süresi, hastalık belirtileri
Kene tarafından ısırılınca alınan virüsün kuluçka süresi genellikle 1-3 gün; bu süre en fazla dokuz gün. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazlaysa 13 gün olabilir.
Hastalığın belirtileri şunlar: Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik. Ayrıca kanama pıhtılaşma mekanizmalarının bozulması sonucunda yüz ve göğüste kırmızı döküntüler, gözlerde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda morluklar, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür.
Kan emdikçe zamanla gövdesi kanla dolan kenenin tutunduğu bölge kızarır ve kaşınır.
Hastalık karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezliği nedeniyle ölüme yol açıyor. Kanda virüse karşı oluşan antikorların taranması tanı için en sık kullanılan yöntem. Bu göstergeler hastalığın başlangıcından sonra altıncı günden itibaren belirlenebilir.
Korunmak için
Kenelerden uzak kalarak hastalığın bulaşması önlenebilir. Kenelerin yoğun olabileceği çalı, çırpı ve gür ot bulunan alanlardan uzak durulmalı, bu gibi alanlara çıplak ayak yada kısa giysilerle gidilmemeli.
Bu alanlara gidenlerin lastik çizme giymeleri, pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları,
Risk grubunda yer alan kişilerin hayvan ve hasta insanların kan ve vücut sıvılarından korunmak için mutlaka eldiven, önlük, gözlük, maske giymeleri gerekiyor.
Kene ısırınca
Vücuda yapışmış keneler, kene ezilmeden, ağızdan veya başından tutularak bir cımbız veya pens yardımıyla çıkartılır. Isırılan yer alkolle temizlenmeli.
Mümkünse kenenin tanı için alkolde saklanması uygun olur. Hastalığın kesin bir tedavisi yok. Hastaya destek tedavisi yapılmalı.(EÜ/EZÖ)
* Bu bilgileri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) derledik. Yazılanlar bilgilendirme amaçlı olup, doktor tavsiyesinin yerini tutmaz. Kene ısırığından ya da hastalığın size bulaştığından şüphelendiğinizde bir sağlık kuruluşuna başvurun.