Son olarak dün (27 Haziran) Malatya'da kene tarafından ısırıldığı bildirilen iki kişi Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi altına alındı. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ise sekiz kişi aynı hastalığın ön teşhisiyle tedavi görüyor.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, dün yaptığı açıklamada ortada düşünüldüğü veya aksettirildiği gibi büyük bir salgının olmadığını savunarak, vaka sayısının önceki yıllarda da yüzlerle ifade edilebilecek civarlarda olduğunu ifade etti.
Bunlardan yüzde 5'inin hayatlarını kaybettiğini ifade eden Akdağ, dünya literatüründe de hayatını kaybeden vaka sayısının bu kadar olduğunu vurguladı.
Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ayhan Filizali, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı koruyucu sağlık hizmetlerinin iflasıdır" dedi.
"Türkiye'yi son 4 yıldır meşgul eden ve bugüne kadar 36 yurttaşımızın ölümüne neden Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, özellikle 24 Ocak 1980 ekonomik istikrar(sızlık) kararlarının alınması ve 1983'ten sonra bunların tam anlamıyla uygulamaya geçirilmesiyle başlayan, koruyucu sağlık tedbirlerini ihmal eden anlayışın bir sonucudur."
2006'da 63 vaka
Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde yıl başından bu güne kadar 63 Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi vakası görüldüğünü açıkladı.
Vakaların görüldüğü iller ve vaka sayısı şöyle:
Amasya (5), Ankara (2), Artvin (1), Aydın (2), Balıkesir (1), Bolu (1), Çorum (9), Erzurum (8), Gümüşhane (1), Karabük (1), Kastamonu (1), Kırıkkale (1), Mardin (2), Sivas (8), Tokat (6), Yozgat (14).
Yozgat Valisi Gökhan Sözer, son üç ay içinde hastalık nedeniyle dört kişinin öldüğünü söyledi. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedeniyle Çorum'da da bir yıl içinde üçü kadın beş kişi yaşamını yitirmişti.
Henüz tedavisi bulunmayan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına en çok yakalanma riski olanlar tarımsal alanlarda çalışanlar, kamp yapanlar ve ormancılıkla uğraşanlar.
Bakan Akdağ'ın çözümü: "Vücudun açıkta kalan yerlerini örtün"
Akdağ, "Alınabilecek en önemli tedbir, vatandaşlarımızın kenelerle karşılaşabileceği ortamlarda vücutlarının kol, bacak, ayakları gibi açıkta kalabilecek bölümlerini örtmeleri, çıplak ayakla yere basmamalarıdır" dedi.
Özellikle tarımla uğraşanların pantolonlarının paçalarını çoraplarının içine sokmaları gerektiğini söyleyen Akdağ, ''Kene herhangi bir biçimde kene vücuda yapışmışsa vatandaşlar bunu kendi başına çıkarmaya çalışmamalı, bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Çünkü bilinçsizce yapılan zorlamalarla virüsün vücuda yayılmasını kolaylaştırmış oluyorlar'' diye konuştu.
Filizali: Yanlış yanlışla düzeltilemez
"Yanlış yanlışla düzeltilemez" diyen Filizali şöyle devam etti:
"Keneleri boş yere yok etmeye çalışmayın. Çünkü bu mümkün değil. Sadece tonlarca zirai mücadele ilacını çevreye püskürtmek hem sebze ve meyvelerde hem de hayvansal ürünlerde zirai ilaç kalıntısına neden olur (Amaç firmaları zengin etmekse o başka). Kalıntı olması kuvvetle olası bu türden ürünleri yiyen insanlarda bu sefer de uzun vadede tedavisi mümkün olmayan hastalıklar baş gösterir."
Filizali yapılması gerekenleriyse şöyle sıraladı:
* Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yeniden organize edilerek veteriner işleri genel müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatıyla birlikte kurulacak ki öncelikle hayvanlar genel bir sağlık taramasından geçirilmeli.
* Bir çok bölgemizde kırsal alanda mezra tipi bir yaşamın olduğunu dikkate alarak bu mezralarda yaşayanlara Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin (Beşeri ve Veteriner Hekim, hemşireler ve diğer yardımcı sağlık mensupları ile birlikte) kesintisiz sağlanmalı, bunun için Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Veteriner Halk Sağlığı Dairesi kurulmalı.
* Yaban hayatının olduğu yerler yerleşime açılmamalı, doğal ortam korunmalı.
* Tarla açmak için ormanlar tahrip edilmemeli.
* İlköğretim okullarında insan hayvan ilişkisini ve zoonozlardan korunma yollarını anlatan dersler konularak eğitime küçük yaşta başlanmalı.(KÖ/AD)