Kararı, "devletin Alevileri inkar politikasının devamı" olarak değerlendiren Federasyonun Marmara Bölge Sorumlusu Ali Kenanoğlu, önce yerel mahkemeye başvuracaklarını, sonuç alamazlarsa iç hukuk yollarını tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracaklarını söyledi.
"AKP, devrim yasalarına karşı Alevileri kullanıyor"
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kararını "Tekke ve Zaviyelerin Men ve İlgası Kanunu" ile gerekçelendirdiğini hatırlatan Kenanoğlu, "Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Cumhuriyetin temel yasalarını değiştirmeye yönelik girişimlerini Aleviler üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyor" dedi.
Kenanoğlu, "AKP Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nu kaldırmak istiyor; ancak bunu Alevilerin talep etmesini bekliyor. Cemevlerinin yasallaşması için bu yasanın kaldırılmasını dayatıyorlar" diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporu'nda Cemevlerinin yasallaşmasına ilişkin düzenlemelere değinildiğini hatırlatan Kenanoğlu, "Cemevleri, Alevilerin ibadethanesidir ve Alevilerin Cemevlerinden başka ibadethanesi yoktur. Bu gerçeği kabullenmemek, inkar politikasının devamıdır" dedi.
Diyanet: Müslümanların ibadethanesi cami ve mescitlerdir
Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam dinine göre ibaret yerlerinin cami ve mescitler olduğunu; ayin için cemevi açmanın yasa dışı sayılacağını savundu.
Sultanbeyli Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Sadegül Çavuş'un cemevinin yasal statüsü hakkındaki bilgi talebi üzerine yapılan açıklamada, "Anayasanın 'İnkılap Kanunlarının Korunması' başlıklı maddesinde zikredilen 'Tekke ve Zaviyelerin Men ve İlgası Kanunu'na göre, 'cemevi' diye bir ibadethane açılamayacağı" belirtildi.
Diyanet İşleri Başkan Vekili Doç. Dr. Mehmet Görmez imzasıyla İstanbul Valiliği'ne gönderilen yazıda, "İslam tarihinde Hanefi Şafii, Caferi gibi mezheplerle, Mevlevi, Kadiri ve Bektaşi gibi tarikatlara mahsus, "cami ve mescit" dışında bir ibadethane mevcut değildir" denildi.
Görmez aynı yazıda, Tekke ve Zaviyelerin Men ve İlgası Kanunu'na göre, dervişlik, dedelik, babalık, çelebilik ve halifelik gibi unvan ve sıfatların da yasaklandığına da dikkat çekti.
Toplumsal bütünlüğe tehdit
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bugüne kadar mezhep, tarikat, Alevi-Sünni ayrımı yapmadan Müslümanlık üstkimliğinde herkesi içine alacak şekilde görevini sürdürdüğünü savunan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
* Laiklik, devletin ve bütün kamu kuruluşlarının eşit statüdeki vatandaşlık esasına göre hizmet sunmasını gerektirir. Kamu hizmeti sunumunda dini alt ayrımlara ve ayrışmalara yol açması muhtemel düzenlemeler, toplumsal birlik ve bütünlüğü tehdit edecektir.
* Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı bu çizgide bir kamu hizmeti anlayışını sürdürdüğü içindir ki, toplumumuz birlik ve bütünlük içinde, mezhep ve meşrep tartışmalarından uzak bir şekilde varlığını devam ettiregelmiştir.
Tek ibadethane: Cami - Mescit
* İslam tarihinde, Hanafi Şafii, Caferi, bibi mezheplerle , mevlevi, kadiri ve Baktaşi gibi tarikatlara mahsus "Cami ve Mescit" dışında bir ibadethane mevcut değildir.
Cemevi ibadethane değil
* Din, tarihi ve bilimsel kabule göre; İslam'dan ayrı bir Alevilik- Bektaşilik dini; cami ve mescitten gayri "Cemevi" adında bir İslam mabedi de bulunmaktadır.
* Müslüman olan Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın Kur'an dan başka bir kutsal kitabı, Hz. Muhammed'den gayri bir peygamberi de yoktur. Bu tarihte de böyledir, günümüzde de böyledir.
"Tefrika tohumları" çabası
* Günümüzde bazı çevrelerin Aleviliği İslam dışı bir din, ayrı bir mezhep, ayrı bir kültür olarak gösterme çabaları, Aleviliğin aslına ters düşen bir takım değerlendirmelerdir.
* Alevi adı da Sünni adı da bize sonradan verilmiş isimlerdir. Halkımızın hemen hemen tamamı Kur'an-ı Kerim'in ilke ve prensiplerine bağlı kişilerdir.
* Binlerce yıl bir arada ve hiçbir problemi olmadan yaşamış bu milletin fertlerinin, yapay sorunlarla karşı karşıya getirilmek istenmesi ve aralarında tefrika tohumlarının yeşertilmeye çalışılması faaliyetleri, üzerinde uzun uzun düşünülmesi ve gerekli analizlerin yapılması milli bir zarurettir. (BB)