Mehmet Altan ve Nabi Yağcı'nın Kemalizm sol olmadığını tartışan makaleleri yankı uyandırdı.
Ama Sol'un, Mete Tunçay'ın da, Toplumsal Tarih dergisinin Eylül 2004 sayısında "Kemalizm Sol Değil" kitabının tanıtımı için yazdığı gibi "bir de sosyalizm-komünizm-anarşizmi kapsayan ve oransal olmayan, belirli anlamı vardır. Kemalizm'in bu anlamda Sol bir nitelik taşıdığı, hatta sosyal demokrasiyle herhangi bir ilişkisi olduğu söylenemez. Ne yazık ki, bu apaçık gerçeği CHP-DSP-Türksolu-ADD gibi uzlaştırmacı çevrelere kabul ettirmek mümkün olmuyor. (1)
Ancak Altan ve Yağcı bir milliyetçilikten kaçarken bir başkasına sarılıyorlar: AB milliyetçiliği.
Sol, Kemalizm ile hesaplaşmalıdır çünkü Kemalizm Türk egemen sınıfının ideolojisidir. Ancak Avrupa egemen sınıfının ideolojisini benimseyerek Kemalizm ile hesaplaşılamaz. Bunu deneyenler de solda kalamaz.
Nabi Yağcı AB'nin emperyalizm olarak değerlendirilebileceği fikrini aşağılıyor. Britanya halen AB üyesi ve Tony Blair George Bush'un Irak'taki emperyalist işgalinin en yakın ortağı. Britanya Bush'un Avrupa'daki tek müttefiki de değil (İspanya, İtalya ve Polonya Irak'a çok sayıda asker gönderdi). Şu anda Irak'tan geri çekilmiş olanlar hükümetlerin derin anti-emperyalist inançlarından değil, bu ülkelerdeki dev savaş karşıtı hareketlerin onları buna zorlamış olmasından kaynaklanıyor.
Avrupa aynı zamanda Afganistan'daki işgalin de ortağı. AB ve diğer büyük güçler şu anda Kosova konusunda ne yapacaklarına karar vermeye çalışıyorlar (Kosova'da ortaya çıkan çetrefilli durum son derece kanlı ve Avrupalı bir müdahalenin sonucudur). Egemenler, bölgede yaşayan Arnavut ve Sırpların ne istediğini bile sorma zahmetine katlanmadan Kosova'nın geleceğini tayin ediyorlar. İşte AB demokrasisi.
Tabii ki her solcu Türkiye'de AB'ye uyum çerçevesinde gerçekleştirilen yasal değişikliklerden, silahlı kuvvetlerin anayasal rolünün çok az da olsa sınırlamasından ve ağır ceza yasalarının yine çok az da olsa daha ılımlı bir hale getirilmesinden memnunluk duymalıdır. Yeni TCK, Orhan Pamuk ve Hrant Dink'e karşı açılan davalar, çıkarılmak istenen yeni bir anti-terör yasası ile yaşanan mevzi kaybı ise olumlu yasal değişikliklerin ancak mücadele ile gerçek kazanımlara dönüşeceği gerçeğini bir kez daha gösteriyor.
Yağcı ve Altan bize umutsuzluk tavsiye ediyorlar. Türkiye'ye ancak AB'nin demokrasi getirebileceğini söylüyorlar. Türkiye'ye demokrasi getirecek olan, 12 Eylül 1980 darbesine hiçbir üye hükümetin itiraz etmediği AB mi?
AB işçilerinin demokratik ve sosyal hakları AB'nin veya Avrupa işverenlerinin değil Avrupa işçilerinin mücadelesinin ürünüdür. AB tarafından temsil edilen Avrupa işverenleri de işçilerin demokratik ve sosyal haklarını ellerinden almak için mücadele ediyorlar. Almanya ve Fransa'daki savunma grevleri ile iflas etmiş sosyal demokrasinin solunda işçi sınıfı içinde kökleri olan yeni bir radikal solun her iki ülkede de ortaya çıkışı bu mücadelenin sonuçlarıdır.
AB genişleme projesinin nedenlerinden birisi ve Türkiye'nin üyeliğine yönelik tutum değişikliğinin temelinde eski Doğu Avrupa ve Türkiye'nin düşük ücretli ekonomilerini Avrupa işçi sınıfının haklarına saldırmak için bir kılıç olarak kullanılmak istenmesi yatıyor. "Eski" Avrupa egemen sınıfının amacı Türkiye'deki işçi ve ezilenlerin haklarını Avrupa standardına yükseltmek değil, "kendi" işçilerinin haklarını Türkiye'deki düşük standartlara indirmektir.
AB genişlemesinin bir diğer nedeni emperyalizmdir. AB genişlemesinin ve Türkiye'nin üyeliğinin en büyük destekçisi George Bush'tur. ABD ve AB egemenlerinin hesapları karmaşıktır çünkü ikisi aynı zamanda rekabet içindedirler ancak bu hesapların hiçbiri Türkiye ve Ortadoğu halklarının çıkarları, umut ve özlemlerini dikkate almaz.
Solda olmanın en temel ve kritik anlamı aşağıdan mücadele fikrini desteklemektir. Sol açısından demokrasinin anlamı her beş yılda bir parça kağıdı oy sandığına atmak değil holding ve medya patronlarının elinde yoğunlaşan erk ve zenginliğe karşı mücadelelerle gün be gün toplumu yeniden biçimlendirme çabasının içinde bulunmaktır.
AB'ye alternatif vardır. Savaş ve kapitalizm karşıtı hareketler gerçek demokrasi için mücadele eden aşağıdan hareketlerdir. Altan ve Yağcı bunu görmüyorlar çünkü kurtuluşları için sözde demokrasi ve özgürlük sever AB patronlarına bakıyorlar.
Evet Kemalizm Sol Değil ama Altan ve Yağcı tarafından sunulan neo-liberalizm de sol değil.
_______________________
1 Mete Tunçay Toplumsal Tarih Eylül 2004 Sayısı, "20'nci Yüzyıl Türkiye Tarihi ve Sol Kavramı", C Uzun "Kemalizm Sol Değil" kitabın tanıtımı.