KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanları Bese Hozat ve Cemil Bayık ile Yürütme Konseyi Eski Başkanı Murat Karayılan, hükümetin ikinci aşamaya geçilmiş olmasına rağmen adım atmadığını söyledi.
ANF’ye konuşan Hozat, Bayık ve Karayılan KCK’nin yeni sistemini anlattı, çözüm sürecini değerlendirdi.
“Herkes bilmeli ki önümüzdeki bir hafta çok çok önemlidir. Türk devletinin şuanki gibi tavrı devam ederse süreç tıkanır. Şu anda tıkanmamış ama tıkanma aşamasındadır” diyen Karayılan, AKP’yi gerekçe üretmeden adım atmaya çağırdı.
Röportajdan satırbaşları şöyle:
* Karayılan: Eski sistemimize göre yaklaşık dokuz yıldır KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nı yapıyordum. Bizde reel sosyalizmdeki gibi bir koltuk sahibi oldun mu o koltuğu hiçbir zaman bırakmayacaksın diye bir şey yoktur. Yeni bir model geliştiriyoruz. Bundan yaklaşık dört sene önce değişikliklerin olması gerekiyordu ve kendim de talep ettim. Ama o zaman Önder Apo değişiklik için müsait olmadığını söyledi ve o değişiklik şimdi sizlerin de gördüğü gibi gerçekleşti. Bu çok normal bir değişikliktir.
* Bayık: Öcalan, KCK sistemindeki eksiklikleri gidermeyi esas alıyor. Pratikte geliştikçe eksiklikleri görüyor, gideriyor ve daha iyi bir sistem geliştiriyor. Sistemde yapılan değişiklikler bu gerçeklikle bağlantılıdır. KCK sistemi dört ayak üzerinde örgütlendiriliyor. Birincisi Kongra Gel’in kendisidir yani meclislerdir. İkincisi ise alan meclisleri ve komünleridir. Üçüncüsü ise akademilerdir. Dördüncüsü ise kooperatiflerdir. Yani toplumun ekonomisidir.
* Bayık: Biz KCK sisteminde bazı adımlar attık ama Öcalan’ın istediği gibi adımlar atılamadı. Kadromuz eski paradigmadan kendisini çıkaramadı. Halkın iradesini açığa çıkarması gerektiği yerde kendisi öne çıkıyor. Tabii ki dışarıdan da engeller oluyor. Devletin yönelimlerinden hiçbir şey eksilmedi. Ama esasında engeller ve eksiklikler dışarıdaki güçlerden gelişmiyor. Esas eksiklik kadroda yaşanılıyor.
* Karayılan: Yaptığımız değişiklikler kuşkusuz işleri daha da kolaylaştıracaktır. Şimdi genel başkanlık ve onun konseyi var. Bunu devlet sistemiyle kıyaslarsak eğer, cumhurbaşkanlığına tekabül ettiğini söyleyebiliriz. Onun alt yapısında da yürütme konseyi var. Genel Başkanlık Konseyi üçü kadın üçü erkek altı kişiden oluşmakta. Bu konsey temel kararları alabilir ama genel kararlar alınacaksa yürütme konseyini de toplamalı. Daha stratejik kararlarsa Kongra Gel kurulunu toplamalı.
* Karayılan: Kongra Gel, Öcalan’ın Newroz çağrısıyla başlattığı süreci, ardından hareket yönetimimizin aldığı eylemsizlik kararını ve gerilla güçlerimizin Medya Savunma Alanları’na geri çekilmesi kararını Kongre Gel onayladı. Aynı zamanda bu sürecin devam etmesi için de karar aldı ve Genel Başkanlık Konseyi’ne anlık gelişmeleri yorumlayıp ona göre karar alma yetkisini verdi. Mesela adım atılmazsa süreci durdurma kararını ya da sürdürme kararını alabilir.
* Karayılan: Öcalan süreci başlattı ama hala tecrit altında. Avukatları onunla görüşemiyorlar kimse yanına gidemiyor. Daha da önemlisi şu anda ciddi sağlık sorunları var. Bağımsız ve uzman bir doktor ekibi İmralı’ya gitmeli ve sağlık kontrolünden geçirmelidir.
* Karayılan: Başbakan dedi ki ‘artık silahlar sussun fikirler konuşsun!’ Tamam şu an savaş durdu, ama bütün Kürt siyasetçileri hapiste. Bu ne anlama geliyor. Türk hükümeti şu an büyük bir çelişki yaşamaktadır. Gerekçeler üretmemeli ve adım atmalı.
* Karayılan: Maalesef Türk devleti fırsatçılık yapıyor. Bütün bunlar bizde kaygı yaratıyor. Önderliğimiz hükümet ve devlet yönetimine de mektuplar yazdı, sonuçlarını bilemiyoruz. Süreci kritik bir aşamaya koyuyorlar. Türkiye, uluslararası ve Kürt halkı işin gerçeğinin bu şekilde olduğunu bilmeliler. Eğer AKP hükümeti önümüzdeki günlerde adım atmazsa süreç tıkanır. Biz değil süreci onlar tıkatır. Böyle olmaz ikinci aşama başlamıştır ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Herkes şunu bilmeli ki biz Türk devletine muhtaç değiliz, eğer adım atsın diyorsak bu anlaşmak ve barışmak içindir. Bu da tek taraflı olmaz.
* Bayık: Herkes devletten ve hükümetten adım bekliyor. Süreci bitiren bizler değil devlet ve hükümet tarafıdır. Gerçeklik budur. Bundan dolayı onların adım atması lazım. Bu sadece Kürt sorununun çözümüyle sınırlı kalmayacak Türkiye’yi demokratikleştirecek ve Ortadoğu’da bir değişimi başlatacaktır. (ÇT)