Başta İstanbul olmak üzere, Diyarbakır, Antep, Ankara, Mardin, Siirt ve Batman'da gerçekleştirilen KCK operasyonlarına karşı tepkiler artıyor.
Aralarında, Barış ve Demokrasi Partisi yöneticileri, belediye başkanları, üyeleri ile yazar ve akademisyenlerin de bulunduğu 130'un üstünde kişinin gözaltına alınmasına insan hakları örgütleri ve siyasi partilerden tepki geldi.
Türkdoğan: Türkiye'de ifade ve örgütlenme özgürlüğü yok
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise hükümetin yargı baskısının devam ettiği görüşünde. Özel yetkili savcılıklar ve özel yetkili mahkemeler aracılığı ile 2009'da başlatılan sürecin ikinci dalgasının seçimler sonrasında başladığını söyleyen Türkdoğan, Türkiye'de ifade ve örgütlenme özgürlüğü olmadığı görüşünde.
Eğer ifade özgürlüğü olsaydı, insanların düşünceleri ve fikirleri nedeniyle tutuklanamayacağını söyleyen Türkdoğan, örgütlenme özgürlüğü olması durumunda da legal bir siyasi parti çatısı altında faaliyet gösteren silahsız insanların bu baskılarla karşı karşıya bırakılamayacağını söyledi.
Boğa: Hangi siyasetle müzakere edeceksiniz?
İHD İstanbul Şube Başkanı Abdülbaki Boğa, KCK operasyonları nedeniyle hükümeti eleştirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın en son "Terörle mücadele, siyasetle müzakere" dediğini hatırlatan Boğa, "terörle mücadelenin" elinde silah olanla mücadele anlamına geldiğini söyledi ve ekledi:
"Bugün BDP çatısı altında siyaset yapan binlerce insan tutuklu. Bu gidişle konuşacak kimseyi bırakmayacaklar. O zaman hangi siyasetle müzakere edecekler? Hükümetin bu tutumunu sona erdirmesi ve müzakere yollarını açması gerekiyor."
"Yaşananlar pervasızlık"
KCK operasyonlarının Türkiye'de demokratik hayatın ne hale geldiğinin ve ne denli tahrip edildiğinin bir göstergesi olduğunu söyleyen Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, yaşananları "pervasızlık" olarak değerlendirdi.
Bugüne kadar KCK diye anılan operasyonlarda binlerce insanın gözaltına alındığını söyleyen Bakkalcı, sözlerine şöyle devam etti:
* Şu an için 5000'e yakın tutuklu var. Siz normalde bu ülkenin herhangi 5000 evine girin pek çok silah bulunur.
* Bu insanların evine giriliyor bildiğiniz gibi bir tane şiddeti çağrıştıracak silah yok. Bu, bu insanların ne kadar şiddet dışı yöntemlerle demokratik haklarını kullandıklarının bir göstergesi.
* Oyun oynanmasın. Bugün İstanbul'da ve Diyarbakır'da benim de tanıdığım, arkadaşım olan pek çok insan gözaltına alındı. Bu ülkenin insanı olarak bu süreçte hepimizin müdahil olma sorumluluğu var.
Taş: 'Ovadakiler' cezaevlerine atılıyor
Bugün yedi ilde 130'un üstünde kişinin KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınması sonrası bir basın açıklaması yayınlayan Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Alper Taş, BDP'nin meclise döndüğü, yeni anayasa tartışmaları ile Kürt sorununun siyaseten çözüm imkanlarının gelişebileceği umudunun yeşerdiği bir zamanda operasyonların neye hizmet ettiğini sordu.
"AKP, 'Demokratik Açılım' sürecini 'dağdakileri ovaya indirme' projesi
olarak tanımlıyordu. Gelinen nokta 'ovada olanların' cezaevine atılması,
dağdan başka bir siyaset alanının bırakılmamasıdır" diyen Taş, binlerce Kürt siyasetçinin, seçilmiş belediye başkanının "KCK Davası" adıyla "terörist" ilan edilerek cezaevlerine gönderildiğini söyledi ve ekledi:
"Yapılması gereken, herkesi kolayca "terörist ve örgüt üyesi" ilan eden TMK'nın kaldırılmasıdır. Kürt sorununun demokratik çözümünün yolu tutuklamalardan değil, ifade ve düşünce özgürlüğünün önünün açılmasından geçmektedir."
Ergut: Tutuklamalar hiçbir sonuç getirmedi
KCK denilerek BDP'lilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların Kürt Sorunu'nu barışçı ve demokratik yollardan çözmeyi hedefleyen bir iktidarın yapacağı işolmadığını söyleyen Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Genel Başkanı Ferdan Ergut, önceki yıllarda açılan KCK davalarının yarattığı sonuçları hatırlattı.
"Ne şiddet ortamı son bulmuş, ne demokrasi ihya olmuş, ne de Kürt Sorunu'nun çözümünde bir milim yol kat edilmiştir. Yeni gözaltı ve tutuklamaların da akıbeti aynı olacaktır" diyen Ergut, gözaltına alınanların hemen hepsinin seçilmiş alanlarda siyaset yapan BDP'liler olduğunu söyledi ve ekledi:
* Bir yandan insanları siyasal zemine davet edip, diğer yandan "PKK'nin şehir yapılanması içindesiniz" diyerek gözaltına almak ve tutuklamak iki yüzlü bir tavırdır.
* Gelinen noktada, dağlarda silahla kimlik kavgası vermenin nasıl sonu yoksa, PKK'nin şehir yapılanması diyerek, yeni KCK davaları açıp Kürt siyasetçileri cezaevlerinde rehin tutmanın, bu ülkeye gerilimden öte getirebileceği hiçbir şey yoktur.
ESP ve DSİP de tepkili
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Devrimci Sosyalist İşçi Partisi'nden (DSİP) de KCK operasyonlarıyla ilgili yazılı açıklama geldi.
DSİP tarafından yapılan açıklamada, BDP milletvekillerinin meclise dönmesine rağmen parti yöneticileri üzerindeki baskının sona ermediğine dikkat çekildi ve BDP yönetici ve üyeleri serbest bırakılmadığı sürece barış ve müzakere sürecinin başlatılamayacağı ifade edildi.
ESP adına yapılan açıklamada ise, son gözaltıların daha önce basına yansıyan "1400 kişilik liste" iddialarını doğruladığı ifade edildi ve operasyonlar "Kürt halkının siyasi iradesini kırma ve güçsüzleştirme" amaçlı olarak nitelendirildi. (IK/EKN)