Fotoğraf: Kadın Cinayetleri Platformu'nun takip ettiği Şule Çet davası Foto:csgorselarsiv.org/Esra Tokat
Haberin İngilizcesi için tıklayın
- “Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak gibi seçilmiş kadınların bu şekilde gözaltına alınması hukuksuzluktur.” İfadesi ile “terör örgütüne destek veren yayınlar” yapıyorlar.
- Derneğin kurucuları toplumsal olaylara katılıyor.
- Dernek amacından sapmış ve ahlak dışı işler yapıyor.
İddialar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Senai Suçlar Soruşturma Bürosu’nun Kadın Cinayetleri Platformu Derneği’ne (KDCP) dair hazırladığı davanameden.
Derneğin yöneticilerinin yargılanacağı dava 1 Haziran’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde.
KCDP avukatlarından Esin Yeşilırmak, davanın açılmasının ardından en çok birlikte mücadele ettikleri ailelerin üzüldüğünü ve “Bundan sonra bizim çocuklarımızın davalarını takip edemeycek misiniz?” diye sorduğunu anlatıyor. Savcılık iddialarının detaylarını bianet’e anlatan Yeşilırmak, “hukuka uygun olmayan delillerle derneğimizin kapatılmasına izin vermeyeceğiz” diyor.
Savcılığın, erkek şiddetine karşı mücadeleyi “ahlak dışı” bulduğunu belirten Yeşilırmak, tüm kamuoyunu da 1 Haziran’daki davaya çağırıyor.
“Yargı tacizi erkeklerin talebiyle başladı”
Yeşilırmak, iddiaları tek tek anlattı ve hukuk dışı yönlerine dikkat çekti:
* Türkiye’nin her ilçesinde örgütlü bir deneğiz biz. Her ilçenin ve ilin sosyal medya hesapları var. Üyelerimiz yönetiyor bu hesapları. Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak gözaltına alındığında, “Bu hukuksuz, bununla da mücadele edeceğiz” gibi bir paylaşım yapılmış. İddialardan biri bu. “Bu kadınları savunarak toplumu parçalıyorlar” iddiasında bulunulmuş.
Buna dair o dönemde de BİMER’e çok şikâyet gitmişti. Dernek adına açılmış bir soruşturma yoktu. Bireysel olarak dernek yöneticilerimiz hakkında açılan soruşturmalar vardı. Biz, bu kadınların hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasına elbette karşıyız. Fakat bu paylaşımları dernek yöneticileri yapmadı, her il-ilçe yöneticisi kendi sayfasından yapıyor bu paylaşımları.
*Üstelik bu paylaşımlar nedeniyle açılan soruşturmaların hepsi de takipsizlikle sonuçlandı. Yeniden suç üretmeye çalışıyorlar. Kabul etmiyoruz.
*İddialardan biri de şu: Ankara’daki Özgürlükçü Hukukçular Derneği’ne üye bir kadın avukat sizin derneğinize de üye o dernek KHK ile kapatıldı bu nedenle soruşturma başlatıyoruz” Kapatılmış bir derneğe üye olmak suç mu? BU kişinin ceza aldığı bir dosyası da yok. Birden fazla derneğe üye olamaz mı bir kişi?
“Öldürülen kadınların ailelerinin yanında olmak mı ahlak dışı?”
*Bir diğer iddia ahlaka aykırı çalışmalar yaptığımız iddiası. Mesela ne yaptık? Bunun delili nedir? Buna dair tek bir somut-soyut delil yok dosyada. “Kadın cinayetlerini durduracağız” demek ahlaka aykırı mı? Yaptığımız tek şey tam 12 yıldır sokaklarda bunu dillendirmek, erkek şiddetine karşı mücadele etmek. Kızı, kardeşi erkeklerce öldürülmüş ailelerin yanında durmak. Bu mu ahlaka aykırılık?
“Suç yok, suç yaratmaya çalışmışlar”
*Diğer bir iddia, yöneticilerin adli sicil kayıtlarıyla ilgili. Hepsi çıkartılmış kayıtların hiçbirinde sabıka kaydı yok. Yetmemiş, derinlemesine araştırma yapılmış “Toplumsal olaylara katılıyorlar mı?” diye bakılmış. Evet dernek adına kadın hakları ile ilgili eylemlere elbette katılıyor dernek yöneticilerimiz. Bu dernek tüzüğümüzde var amaçlarımızdan biri. Bir dosya oluşturmaya, suç oluşturmaya çalışmışlar.
*Yine bir erkek var. Nafaka ücretini ödeyememiş tutuklanmış. Onun bir şikâyeti var. Onun gibi bir çok erkeğin şikayetleri. Hepsi de tek elden yazılmış. Derneğimiz erkeklerin saldırısı nedeniyle soruşturma konusu oldu diyebiliriz. Nafaka ödemek istemeyen erkeklerin rahatsızlığı da diyebiliriz. Demek ki dernek doğru yolda ilerliyor.
“Kadın hareketi saldırı altında”
*Son olarak şunu söyleyebilirim. Bu bizim için yeni bir süreç değil. Eylem yapmamıza izin vermedikleri günlerde başladı bu süreç. Sonra İstanbul Sözleşmesi’ni sahiplendiğimiz eylemler, Las Tesis dansı, son eylemlerde polisin müdahaleleri hepsi bir anda karşımıza kapatma davası olarak çıktı.
* Rosa Kadın Derneği'ne yapılan gözaltılar, Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne yönelik baskılar, LGBTİ+ hakları alanında çalışanlara baskılar hepsi bir bütün olarak bize bugünün ne getireceğini gösteriyordu.
*Dava bizi şaşırtmadı ama bu kadar içi boş hukuk dışı iddialarla karşımıza gelmelerine şaşırdık.
*Aile Bakanlığı’nın yasa tasarılarına yön veren, görüş aldığı bir derneğiz biz. Liselerde Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak projeler yapıyoruz.
*Biz, KDCP olarak Cumartesi günü (16 Nisan) Kadıköy'de eylemdeyiz. Duruşmaya da herkesi davet ediyoruz. Duruşmayı Avrupa Konseyi de takip edecek.
(EMK)