Artvin'in Hopa İlçesi'nde, binlerce kişinin katıldığı son yolculukta kimler yoktu ki.
İstanbul'dan yola çıkan sanatçı arkadaşları Volkan Konak, Gökhan Birben, Almanya'dan Selma Koçiva, Grup Yorum ve ilk grubu Zugaşı Berepe (denizin çocukları) ilk akla gelenler.
Acılı aileyle saf tutanlar arasında sanatçı arkadaşları ve Doğu Karadeniz'in ileri gelenleri, Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, Trabzonspor Başkanı Atay Aktuğ ve Hopa Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu da vardı.
Hopa Devlet Hastanesi'nden alınan Koyuncu'nun cenazesi, önce ilçe merkezinde Sugörün Mahallesi'nden evine, oradan da tören alanına götürüldü. Bir saatlik yürüyüşe binlerce kişi eşlik ederken, sanatçı Birol Topaloğlu'nun tulum çalıyordu.
Trabzonpor forması, yöresel çalgı olan tulum, gitarı ve fotoğrafının konulduğu tabutun başında baba Cavit Koyuncu, nişanlı Gönül Bozoğlu ve anne Hüsniye Koyuncu yer aldı.
İstanbul'da olduğu gibi yine ilk konuşan , kendisi de Karadeniz müziğine renk ve ivme kazandıran sanatçı Volkan Konak'tı. Sanatçı arkadaşını Hopa'daki yolculuğunda, "Bundan sonra hep burada olacağım. Babası benim babamdır. Çünkü benim babam yok. Burada olacağım, çünkü kardeşim burada. Koyuncu'yu ve ailesini hiçbir zaman yalnız bırakmayın" diyordu.
Kazım Koyuncu'nun ilk lazca rock grubu Zugaşı Berepe (denizin çocukları) üyesi Mehmet Ali Beşli'yse, önce Lazca konuşarak "Kardeşinizi size getirdik, size teslim ediyoruz" dedi ve konuşmasını Türkçe sürdürdü. Beşli, Koyuncu'nun hastalığından Çernobil'i sorumlu tutarak şunları söyledi:
"Bu Kazım Koyuncu'ya hayatın bir komplosudur. Komploya kurban gitmiştir. Bu komployu hazırlayanlar kimlerdir? Hepiniz hatırlayın. Zamanında o çayları toplayıp içtiniz. Fabrikalara verdiniz. Hepimiz Çernobil'in zararını gördük. Dönemin bakanı karşımıza çıkıp çay içti. Kanserin sorumlusu devlettir. Devlet kanserin önünü almalıdır."
Bu arada, kalabalıktan Beşli'ye destek geldi ve 'yuh' sesleri yükseldi. Cumhuriyet Alanı'ndaki törenden sonra Koyuncu'nun cenazesi Hopa Merkez Camisine götürüldü. Cumhuriyet Alanı'nda bir de taziye defteri açıldı.
'Hopa'nın üzerine ağırlık çöktü!"
Koyuncu'nun yakın arkadaşı Selçuk Topaloğlu Kazım Koyuncu'nun Hopa'da toprağa verilişini bu sözlerle aktarmaya başlıyor.
Hopa Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, daha önce düzenlenmesi konusunda Kazım Koyuncu ile de görüşülen ve 7 Temmuz'da gerçekleşecek Hopa festivali Kazım Koyuncu anısına yapılacak.
Hey gidi Karadeniz Uşağu
Müzisyenim, ondan sonra bir Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde bir devrimciyim".
Kazım Koyuncu, kendisini böyle tanımlıyordu. Kürtçe tartışmaları sürerken, o sessiz ve derinden lazca rock yaptığı kasetiyle ve konserleriyle, devrimci söylemini yaşama geçirivermişti bile.
Karadenizliliğiyle devrimciliğini Lazca müziğinde resmeden Koyuncu, hasta yatağında bile mücadeleden vazgeçmiyordu. "Kansere yakalanmam bir tesadüf değil" diyen Koyuncu'nun bu son mücadele alanıydı:
"Çernobil'in Etkileri ve Hasta Hakları" konulu panele katılıyordu. Kansere yol açan etkenler karşısında önlem almayan, sorumluluklarını paylaşmayan herkesi sorumlu tutuyor ve
"Kanseri, kanser olmayanlar anlayamaz. Kanser de oldum artık. Duyarlı bir sanatçı olarak onları da hissediyorum. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık özgürlüğünüzü sınırlıyor" diyordu.
Bu sözleri söylemesinin üzerinden bir buçuk ay geçti. Dünya Irak Mahkemesi'nin sonuç bildirgesinin açıklanacağı gün, ölüm haberi geldi.
Pazar günü görkemli bir törenle İstiklal Caddesi'nden Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'na kadar genç yaşlı kalabalık bir müziksever kalabalığı uğurladı Koyuncu'yu.
Trabzonspor 'un bordo-mavi bayrağına sarılı naşının ardından, sanki konsermişçesine, yüzlerce kişiyi sürükledi.
Koyuncu, kansere yakalandığını öğreneli neredeyse 6 ay olmuştu. İlk olarak, bir grup Karadenizli sanatçı ve avukatıyla, sorumlular hakkında "Çernobil'deki duyarsızlığa karşı" dava açmışlardı.
Mahkemeyi izlemek kısmet olmamış, 33 yaşındaki genç bedeninde hızlı bir seyir izlemişti tümör.
Son olarak, Yeni Melek 'te bir konser vermişti. Kemoterapiden dökülmüş saçlarıyla sahneye çıkan Koyuncu 'ya, arkadaşları, orkestra üyeleri saçlarını kazıtarak destek vermişlerdi.
Sonra yeni bir moral gecesi için harekete geçilmiş "Hey Gidi Karadeniz" gecesi düzenlenmişti. Hastalık izin vermedi, sahneye çıkamadı Koyuncu.
Ama arkadaşları onu, yine de sahneye çıkarttılar. "Vira Vira" diyemediği Açıkhava'nın sahnesine bu kez arkadaşlarının omuzlarında çıktı sanatçı.
Volkan Konak da, Kazım Koyuncu gibi Karadeniz müziğine yeni renk ve nefes getiren sanatçılardandı. Fuat Saka 'yla birlikte.
Açıkhava da konuşan Konak, "Ben artık şarkı söylemek değil, ağlamak istiyorum" diyordu.
Şevval Sam'sa, daha önce sanatçıyla, seslendirdiği, "Koyverdun Gittun Benu" adlı şarkıdan bir bölüm okuyordu.
Binlerce insanın eşlik ettiği şarkıyla birlikte gözyaşları artık tutulamıyordu.
Herkes 33 yaşında genç bir insanın, söylemiyle müzik insanları arasında farklı bir yeri olan Kazım Koyuncu için ağlıyordu artık.
Şair Sunay Akın ise yaptığı konuşmada, doğumun insanları eşitlediğini, ölümün ise seçkin insanları ortaya çıkardığını söylüyordu.
Konuşmaların ardından Koyuncu'nun ilk grubu Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) sahneye çıktı. Acılı baba Cavit Koyuncu da sahneye çıkarak, "Hepiniz benim çocuklarımsınız" diyordu.
Yapılan konuşmalarda ayrıca, Çernobil'e vurgu yapılarak, sorumluların artık önlem alması gerektiği, Karadeniz'de Kanser Araştırma Hastanesi kurulması gerektiği belirtildi.
Kazım Koyuncu'nun vasiyetiydi bu: Karadeniz'e bir Kanser Araştırma Hastanesi.(AD/EÜ)