Fotoğraf: Selim Bostancı - Bartın / AA
Bartın’daki Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi (TİM) maden ocağında 43 madencinin hayatını kaybettiği iş cinayetiyle ilgili davanın üçüncü duruşma periyodunun ikinci oturumu bugün görüldü.
Maden ocağında 14 Ekim 2022'de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı patlamaya ilişkin 8'i tutuklu 23 sanık yargılanıyor.
“Havalandırmada sorun var diyorlardı”
Evrensel’den Hilal Tok’un haberine göre, duruşmada, madenci ailelerinin ve madende yaralanan işçilerin ifadeleri alındı.
Duruşmanın dünkü oturumunda aileler, hayatını kaybeden madencilerin, son günlerinde sürekli baş ağrısı ve mide bulantısı yaşadıklarını, üretim baskısı nedeniyle işçilerin yorgunluklarının arttığını gözlemlediklerini anlatmıştı. Bugün de gözlemlerini paylaşmaya devam ettiler.
Patlamada vücudunun büyük çoğunluğu yanan 13 yıllık nakliyat bölümü işçisi Remzi Taşkömür, “Ana pervane değişecek diyorlardı. Havalandırmada sorun var diyorlardı. Sendika ayın 1’inde izne çıkacağımızı söylemişti. Bizim bölümde baskı yoktu, ama arkadaşlarım kendi bölümünde üretim baskısı olduğunu söylüyordu. Ben eve gidince hemen yatıyordum, son zamanlarda baş ağrım, yorgunluğum artmıştı. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi.
“Benim yerimde oğlun olsa ne yapardın”
“Müessese müdürümüze bir şey sormak istiyorum” diyen Taşkömür, sanık masasına dönerek Müessese müdürü Cihat Özdemir’e “Benim yerimde kendi oğlun olsaydı ne yapardın, halime baksana...” diye sordu.
Taşkömür, kaza anında elinden aldığı hasar nedeniyle parmaklarının kesileceğini ekledi.
“Canlarımız gittikten sonra mı?”
Katliamdan sonra hastaneye kaldırılan ve üç gün hastanede kalan, madendeki su barajları nedeniyle hayatta kaldığını söyleyen Kemal Berberoğlu, havalandırma sisteminin sendika seçimleri nedeniyle ertelendiğini söyledi.
Berberoğlu, katliamdan sonra madende ve sahada her yere kamera takıldığını belirtti. Aileler, “Canlarımız gittikten sonra mı?” diye tepki gösterdi.
“Yorgunluk, uyku, baş ağrısı yaşıyordu”
Eşi Şaban Yıldırım'ın ölümünden sonra ikiz bebeklerini dünyaya getiren Sena Yıldırım, şunları söyledi:
“Şaban son dönemde işten eve yorgun gelen bir maden işçisiydi, benden devamlı hap isteyen, ilaç kutusunda ilaç arayan, ilaç bitince ilaç yazdıran biri haline gelmişti. Yorgunluk, uyku, baş ağrısı yaşıyordu son bir ay. Kıyafetlerindeki koku bile farklıydı. İşçi grupları vardı WhatsApp'ta ve Şaban son dönem iş baskısından, adam kayırmadan dolayı gruptan çıkmıştı. Personel eksikliği ve havalandırma sorunu son dönemde çokça konuşuldu. Denetleme etkin olsaydı, yeterli teknik personel olsaydı, oksijen maskesi tatbikatı gerçekten uygulamalı her işçiye yapılsaydı 43 şehit verir miydik?”
“Maske eğitimini patlamadan sonra verdiler”
Katliamda yaralanan işçilerden Tanju Kormaz, “Bir hafta önceki süreçte bir şeyler olduğu belliydi, çok yoğun sıcaklık vardı. Havalandırma sistemine dair -320’ deki havalandırmanın yetersiz olduğunu duydum. Pervane sistemi bakıma alınacaktı fakat sendika seçimlerinden dolayı yapılmadı. Personel eksiliği vardı. Kazadan sonra acil iş güvenliği kursu açıldı orda maske eğitimi aldım” dedi.
Olayda yaralanan işçilerden Burak Sumertaş, ise maskeyi tesadüfen açabildiğini ve böyle hayatta kaldığını söyledi: “Patlama oldu. 20-30 metre ilerideki arkadaşlarımızın sesleri bir anda gitti. Beni bıraktıklarını zannettim, bir iki adım atamadım. Maskeyi açmaya çalıştım, kullanmayı bilmediğimden açamadım. Tesadüfen borusunu ağzıma götürerek kullanabildim. Maske eğitimini patlamadan önce maskeyi açmadan verdiler bir kez, kazadan sonra ise verilen maske eğitiminde bu sefer maskeyi açtırdılar, eğitimi de üç güne çıkardılar.”
Sümertaş, patlamadan önce tahlisiye ekibinin olmadığını, patlamadan sonra madende tahlisiye ekibinin kurulduğunu söyledi.
Yaralanan işçi Yaşar Türedi ve Sezgin Çelen de havalandırmanın yetersiz olduğunu, sıcaklığın arttığını söyledi.
Tutuklanma taleplerine ret
Mahkeme ara kararında, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların tutuklanma taleplerinin reddine karar verdi.
Ayrıca, tanık listelerinin sunulması için süre verilmesine, keşif için heyet oluşturulmasına, TTK Genel Müdürlük sorumlularının soruşturmalarının akıbetinin sorulmasına dair karar kuruldu.
Gelecek duruşma tarihi, 16-17 Ekim ve gerekli görülürse 18 Ekim olmak üzere belirlendi. (AS)