Ancak Troya İda Platformu kurucularından Mehmet Narin "Koruma altındaki alanlar listesinde olan Kaz Dağları maden arama çalışmalarıyla yok olma tehlikesiyle karşı karşı karşıya" dedi.
Narin'e göre madencilik faaliyetleri, Kaz Dağları ormanlarının, sadece yöreye özgü endemik bitkilerin, çevresinde yaşayan insanların siyanür solumasına, su kaynaklarının zehirlenmesine, sonuçta da hayvancılık ve tarımın yok edilmesine neden olacak.
Yasal mücadeleyi sürdüren platform, maden işletmelerinin ruhsatlarının kaldırılmasını ve Maden Yasası'nın değiştirilmesini istiyor.
Alpler'den sonra en çok oksijeni Kaz Dağları üretiyor
Narin, Kaz Dağları'nın Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) koruma altında olan alanları arasında ilan edildiğini hatırlattı.
Narin, "Kaz Dağları milli park. Yarattığı fauna ile bölgede özel ekolojik öneme sahip. Kültürel miras. Bir çok endemik türe ev sahipliği yapıyor" dedi.
Kaz Dağları'nın maden arama çalışmalarıyla yok olma tehdidi altında olduğunu söyleyen Narin sadece ekolojik ve kültürel bir kaybın değil, zeytincilik gibi yerel ekonomi kaynaklarının da yok olma riskiyle karşı karşıya kaldığını aktardı.
Narin "Şu anda Kaz Dağları'nı en çok etkileyen termik santraller, bunların neden olduğu, asit yağmurları, dağın en duyarlı ormanlık alanlarında, 400 ayrı noktada Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu olmaksızın sürdürülen altın arama faaliyetleri. Bu faaliyetler çok kısa bir süre sonra işletmeye dönüşecek" dedi.
"Alplerden sonra dünyanın en çok oksijen üreten dağları Kaz Dağları" diyen Narin Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmayı kaynak göstererek Kaz Dağları'nın yılda 230 ton oksijen ürettiği, 420 milyon ton karbondioksit tükettiği bilgisini verdi.
"Medya altın madeni propagandası yapıyor"
Narin geçen hafta basında MTA'nın Kaz Dağları'nda altın bulduğuna yer veren haberleriyse "İki büyük altın şirketi Kaz Dağları'nın güneyinde ve kuzeyinde ruhsata sahipken yayınlanan bu haberler, sadece altın şirketlerinin lehine kamuoyu oluşturmak ve propaganda yapmak amacını taşıyor" diyerek eleştirdi.
Narin Bergama ve Eşme'de yaşananları hatırlattı: "Aslında Bergama ve Eşme'de yaşanan süreç göz önüne alınmalı, Kaz Dağları'nın milli park olduğu düşünülüp çok daha farklı bir uygulama söz konusu olmalıydı."
"Koruma altındaki bölgede maden aranamaz"
Narin Madencilik Yasası' nı da eleştirdi.
"Anayasa Mahkemesi'ndeki Madencilik Yasası'na göre her yerde maden aranabiliyor. Artık Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunu bile ortadan kaldırdılar. 2004 Haziran'ında çıkan 5177 sayılı Maden Kanunu'nun koruma alanlarına getirdiği müdahale hakkıyla Kaz Dağları çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya."
Troya İda Platformu'na göre başta altın olmak üzere bölgede yapılacak her türlü madenciliğin vereceği zarar, ekonomik getirisinden daha çok. Çünkü bölge doğal ve kültürel zenginliklerinin yanında, turizm açısından da önemli bir değere sahip.
Yenice'den ders alınmalı
Bu konuda Yenice İlçesi Kaklım Bölgesinde yaşananları örnek gösteren Platform'un verdiği bilgiye göre, Kaklım Karaydın köyü sınırları içerisinde bir şirket kurşun madeni üretiyor.
Bu kuruluş kurşunu ayrıştırmak için Yenice Gönen Barajı'nın su havzasında dev bir atık barajı oluşturarak halk sağlığını birebir etkiliyor.
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, 6 Mayıs 2005 tarihli, 4553 sayılı raporunda, atık barajının Yenice-Gönen içme ve kullanma suyu barajının koruma alanı içerisinde kaldığı ve bu nedenle Su Kirliliği Yönetmeliği'ne aykırı olduğunu saptadı.
Ancak kuruluş atık baraj faaliyetini sürdürüyor.
Platform "Günde 800 ton su kullanarak yapılacak ayrıştırma işlemleri sırasında kullanılan toksik kimyasal ilaçlar, bölgedeki yer altı sularını etkileyecek; altında kalan havzadaki 3 ana dereyi de zehirleyecek" diyor.
Troya İda Platformu tüm kamuoyunu Kaz Dağları için mücadeleye çağırıyor.(EZÖ/TK)