İçişleri Bakanlığı kararıyla 19 Ağustos 2019'ta görevinden alınan ve yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı hakkında “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Başka bir dosya kapsamında tutuklu bulunan Mızraklı, duruşmaya Kayseri Bünyan Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Kimlik tespiti ardından Selçuk Mızraklı savunma yaptı. Savunmasında 10 Ekim Ankara Gar Katliamı ve 6-8 Ekim Kobani olaylarına değinerek başlayan Mızraklı, şunları söyledi:
"10 Ekim 2015 tarihinde bir patlama oldu ve Türkiye tarihinin en acı olaylarından bir tanesi yaşandı. 103 insan yaşamını yitirdi. 5 yıl geçti üzerinden ve yargılama da sizlerin deyimi ile bir arpa boyu yol alınmış değil. Hakikat ortaya çıkmadığı sürece, sorumlular ortaya çıkarılmadığı sürece de taziyeler tamamlanmamış olur.
"Bu acıyı anlamamak, yaşamamak mümkün değil. Sizin bulunduğunuz bina da birkaç gün önce milletvekili, belediye başkanı arkadaşlarımın dahil olduğu parti yöneticilerimiz 6 yıl sonra Kobanê soruşturması çerçevesinde uzun bir gözaltı ve arkasında da akıllara durgunluk verecek suçlamalarla tutuklandı.
"Kobani süreci niye yaşandı?"
"Kobanê niye oldu sorusuyla toplum ciddi bir anlamda yüzleşmeden, Kobanê süreci niye yaşandı? Demeden hakikat ortaya çıkmaz. O dönem biriken gazın vanası tamamen devletin elinde iken, o vanalar boşaltılmayıp, gazı alma gayretini göstermeyenler, 6-8 Ekim’den 20 gün sonra Peşmerge kafilesinin geçişini izin verdi, hepiniz hatırlarsınız. Bugün hepimiz bir tek Yasin Börü’nün ismini hatırlarız, rahmetle anarız ama onun dışındaki canını yitirmiş insanların ismi bile hafızalardan silinmiştir.
"Hatta olayların yaşandığı yerlerde yaşamını yitirenler için yapılan soruşturmaların bile üzeri kapanmıştır, yeterince yapılmadığına tanık olacaksınız. Amerika 7 Ekim akşamı DAİŞ’i bombalarken, kargo uçaklarla yardım götürürken benim ülkem benimle yurttaşlık bağı olan devlet, kendi Kürt yurttaşlarının bu kadar birikmiş talebi varken, o sürece müdahale ederek, güveni pekiştireceği bir iklimde göz göre göre; ‘birbirlerini yesinler’ hakim anlayışı nedeniyle çok büyük yaralara yol açtı.
"Meseleye nasıl baktığımız, nasıl ele aldığımızdır. Bunu vicdan, erdem, merhamet ölçüleriyle mi ele alacağız yoksa bazen siyasetin ya da ideolojinin körleştiren gözleriyle mi meseleye bakacağız.
"Her şeyi bilerek göreve başladım"
Diyarbakır'da uzun yıllardır doktorluk yaptığını belirten Mızraklı, "Pandemi sürecinde bir hekim olarak destek olabilecek bir durumda olabilirdim. Kayyım atanmasaydı, halk sağlığı esasıyla nasıl bir belediyecilik yaptığımıza Diyarbakır halkı görecekti. Şimdi bütün bunların hepsi olmamış ve SEGBİS ile bağlanmışım. Ben tutukluyum, 52 yaşındayım. Tüm bunların olabileceğini bilerek bu göreve talip oldum. Eğer hakikat yolcusuysanız, doğru yaptığınıza inanıyorsanız her formda bunu savunmak durumunuz vardır" dedi.
"Heyet üç kez Mızraklı'nın sözünü kesti"
Savunması sırasında sözleri mahkeme heyeti tarafından sık sık sözü kesilen Mızraklı, savunmasına şöyle devam etti: "Sayın Başkan, eğer burada adil yargılanmaya ilişkin birtakım şeyleri hatırlatmak istiyorum. Dezavantajlı durumda olan benim. Bunun da bir süre kısıtlılığı ile kısıtlanması da ayrı bir sorun.
"Burada anlattığım meseleleri anlatamazsam eğer milletvekilliği yaparken açılan soruşturmaların arka planı ortaya çıkmaz. Bir takım şeylerin kapılarını aralamam gerekir. Rahim Penahi ismiyle bir fezleke olmasına ben şaşırıyorum. Penahi, Türkiye’de yakalansa siz yargıçlar onun teslim edilmesini istemezsiniz, çünkü orada idam cezası var. Şimdi böyle bir gerçeklik oluyor”
Mahkeme heyeti üyesi bir hakim 3’üncü kez Mızraklı’nın sözünü keserek, dava dosyasında yer alan eylemlere dair savunma yapmasını talep ederek, biran önce savunmasını sonlandırmasını dosyayı savcılık için mütalaaya göndereceğini belirtti.
Mahkeme başkanı: Politik yargılama yok
Heyet üyesinin müdahalesine Mızraklı’nın avukatları Şevin Kaya ve Arzu Kurt söz aldı. Avukat Kaya, müvekkilinin hem eski milletvekili hem de belediye başkanı olduğunu söz konusu eylemlerin de siyasi faaliyetlere ilişkin politik bir dava olduğunu söyledi.
Avukata da müdahale eden mahkeme başkanı, “Politik bir yargılama değil. Örgüt propagandası politik bir yargılama değil. Siyasi faaliyet yargılaması diyebilirsiniz” dedi.
Müvekkilinin savunmasına engel olduğunu kaydeden Kaya, “Biz politik bir yargılama olarak nitelendiriyoruz. Türkiye’nin 40 yıllık siyasi geçmişe dair savunma yapıyor. Müvekkilim isterse akşama kadar savunma yapar. Savunma hakkını engelleyemezsiniz” diye belirtti.
Mahkeme başkanı, “Biz burada siyasetçi yargılamıyoruz” diye karşı çıktı.
Duruşma ertelendi
Son kez söz alan Mızraklı, “Hukukun önünde herkesin eşit olması gerekir. Ben vicdanda, adaletten beraber bahsettim. Benim siyasetçi olduğum dönemde dahil olduğum etkinlikler, siyasal özgünlükte verasette tutup, başka bir noktada ele almanın anlamı yok. Hayatım boyunca tek taraflı olmadım” diyerek, ifadesini tamamladı.
Mızraklı’nın savunması ardından avukatları esasa ilişkin kapsamlı savunma yapmak için süre talebinde bulundu. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyanın savcılığa mütalaa için gönderilmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 13 Ocak 2021 tarihine erteledi.
İddianamede ne var?
Mızraklı hakkında hazırlanan iddianamede, "HDP Diyarbakır İl Örgütünde bir etkinliğe katılması, İran'da idam edilen Kürt aktivist Ramin Hossein Penahi için yaptığı twitter paylaşımı, bir taziyeye katılması, HDP'ye dönük 9 Ekim operasyonuna ilişkin yapılan açıklaya katılması, HDP'nin 'Ortadoğu Krizi ve Demokratik Ulus Çözümü' konferansına katılması ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'in başlatmış olduğu açlık grevine 3 günlük açlık greviyle destek vermesi" suçlama konusu yapıldı. (RT)