Ancak, aileden Abdulbaki Budak'ın bulduğu kalıntılarla ilgili resmi keşif halen yapılabilmiş değil. İHD'nin 9 Mayıs'taki başvurusuna karşın, Lice Cumhuriyet Savcısı'na Jandarma tarafından güvenlik verilmediği için, keşif tarihi belirsiz bir güne ertelenmiş durumda.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş, İHD heyetinin delillerin kaybolmaması için, aynı gün köye gittiğini ve delillerin görüntü kaydını aldığını, bunun da savcının bilgisi dahilinde olduğunu açıkladı.
Demirtaş: Hükümet sorumluluğunu yerine getirsin
Demirtaş, "11 yıl önce kaybolan bu iki insanın bulunması için hiçbir çaba sarf etmeyen devlet, şimdi bu insanların kemikleri için dahi güvenlik gerekçesi ile hiçbir şey yapmamaktadır" derken, hükümetin acilen sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini söyledi:
* "Bir an önce bu kişilere ait kemiklerin alınabilmesi için Cumhuriyet Savcısı'na güvenlik tahsis edilmeli."
* "Budak ailesine yaşatılan bu ıstıraptan dolayı özür dilenmeli."
Demirtaş, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na da acil başvuruda bulunacakların açıkladı.
Dede ve torun, 11 yıldır kayıp
Demirtaş'ın açıklamasına gre, dede-torun Budak'larla ilgili bilgiler kronolojik olarak şöyle:
Yalımlı köyü, 1994 yılında güvenlik gerekçesiyle, zorla boşaltıldı.
Köy boşaltıldıktan kısa bir süre sonra (28 Mayıs 1994), o zaman 61 yaşında olan Bahri Budak ile 14 yaşındaki torunu Metin Budak köyde bulunan bahçelerinin bakımını yapmak için tekrar köye gitti. Daha sonra kendilerinden haber alınamadı.
Aileleri Başbakanlık'a, OHAL Valiliği'ne, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne, TBBM'ye, Lice Cumhuriyet Başsavcılığına, İç İşleri Bakanlığı'na, Diyarbakır Valiliği'ne ve Lice Kaymakamlığı'na dilekçe ile başvurur. Ancak olumlu yanıt alamaz.
Aile, iç hukuk yollarından ümidi kesince, 13 Aralık 2001'de, dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mehkemesi'ne (AİHM) taşır.
2003 yılından itibaren Yalımlı Köylüleri yazın bahçelerini ekip biçmek üzere sezonluk olarak köye gidip gelmeye başlarlar. 2005 yılında da köyde hayvancılık yapmaya başlarlar. 1 Mayıs 2005 tarihinde köyün etrafında koyunlarını otlatan Abdulbaki Budak, eski bir dere yatağında toprağın hemen altında bazı kemik parçalarına, eşya ve giysilere rastlar. Ailesi, kalıntıların Budak'lara ait olduğunu doğrular.
İHD Diyarbakır, 9 Mayıs 2005'te, delillerin toplanması amacıyla keşif yapılması için Lice Cumhuriyet Savcılığı'na başvurur.
Bolu Komando Tugayı iddiaları
Budak'ların kaybolmasıyla ilgili tanıklıklar bu yılın başında ortaya çıkmaya başlamış, Bahri Budak'ın oğlu Kadir Budak'ın anlattıkları, babasının ve oğlu Metin Budak'ın kaybedilmesinde, Bolu Komando Tugayı'nın ilişkisi olabileceğine dair iddialar taşıyordu.
Budak, tanıklığının basına yansıyan bölümünde, 1994'te tugayın komutanı olan Emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'le arasında geçen konuşmayı şöyle aktarmıştı:
"Askeri elbisesinin üzerinde rütbesi yoktu. Üstü başı kirliydi ve başında şapka vardı. Kendisini koruyan silahlı askerlerle birlikte yanıma geldi. Bana 'Nedir?' diye sordu. Ben de izin kağıtlarını göstererek, 'Oğlumun ve babamın cesetlerini arıyorum' dedim. 'Oğlun veya baban silahlıysa öldürmüşüm. Silahlı değillerse görmemişim. Çabuk buradan gidin, yoksa hepinizi tarayacağım' dedi. Bunun üzerine biz de korkup Lice'ye döndük." (TK)