Hopa'nın berberi "Komünist Cavit" amcanın oğlu.
Karadeniz'e yukarıdan yemyeşil gözleriyle bakan o güzel Kise - Sugören köyünden.
Hep laz, hep devrimci olmuş, kalkmış İstanbul'a gelmiş, Karadeniz dalgalarını Beyoğlu sokaklarına indirmiş, herkesin gönlünü kazanmış ve susmuş bir dilin şarkılarını yeniden dillendirmişti.
Ölmeseydi konsere çıkacağı Harbiye Açık Hava Tiyatrosu sahnesine, tabutuyla çıktı.
Nice "büyük" sanatçının dirisiyle dolduramadığı yeri ölüsüyle doldurdu Kazım... Lazca, Hemşince, Gürcüce, Kürtçe, Türkçe, ağıt, türkü; coşku ve hüzün birbirine karışmıştı...
Tabutunun ve yakışıklı resminin peşinden yürüdük sonra.
Caddeler doldu, taştı. Kazım görse sevinirdi.
Yanımda bir laz anne küçük oğluna "Bak ve örnek al oğlum. Doğru insanin cenazesi iste böyle olur, ne mutlu Kazım'a!" dedi.
Amcamın kızı iki küçük kızını da getirmiş, "Kazım'ın peşinden yürüsünler istedim, büyüdüklerinde anımsayacakları şeylerden birisi bu olsun!" dedi.
Kalabalık Açık Havadan Taşkışla'nın önüne, oradan Taksim Meydanına ve İstiklal caddesinden Galatasaray 'a aktı.
Sloganlar sustuğunda, İstiklalin bütün kitapçıları ve kasetçileri Kazım'ı çalıyordu.
Bütün yüzler hüzünlü ve öfkeli bakıyordu.
Kazım'ı uçakla Trabzon'a götürdüler. Çok sevdiği Karadeniz sahilini son kez geçip, memleketine vardı. Kazım Hopa'da artık.
Belediye Meydanında büyük bir tören yaptı hemşehrileri.
Kazım'ın sesine Karadeniz'in sesi karıştı
Hopa'da herkes Kazım'dı o gün.
Bu yıl 7 Temmuz'da başlayacak Hopa Festivali de onun anısına yapılacak.
K'ayiguyiten Kazım - Hoşçakal kardeş...
Kayiten idi cumaçkimi - iyiliklerle git kardeşim...
Si saşa yegikones - seni göğe çıkardılar...(BA/AD)