Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 465. buluşmalarında 19 yıl önce gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç ve Murat Yıldız anıldı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Berfo Kırbayır’ın birinci ölüm yıl dönümünün anıldığı buluşmada Kırbayır’ın oğlu Mikail Kırbayır konuşma yaptı:
“Bu coğrafyaların anaları çok yamandır Berfo Ana 8 Ekim’den sonra yollara düştü. Önce oğlu Cemil Kırbayır için firar dediler. Oysa biz biliyorduk firar olmadığını ve 8 Ekim de katledildiğini. Berfo Ana evladını bekledi, bir gün Cemil’im gelir diye evinde herhangi bir tadilat yaptırmadı. Hikaye uzun,acı uzun. Acının dayattığı uzundur.”
Keskin: MİT Yasası ile katillere dokunulmazlık geliyor
19 yıl önce gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un avukatı Eren Keskin Karakoç’un öldürülmesinin bir devlet suçu olduğunu söyleyerek “MİT Yasası İle birlikte artık hiç kimse yargılanamayacak. Katillere dokunulmazlık kazandırıyorlar” dedi.
“Bu dosyaların hepsinde organize bir suç vardır. Burada sadece insanları gözaltında katleden katiller değildir suçlu olanlar. Onları soruşturmayan savcılar, dava açılsa bile beraat veya düşüm kararı veren hakimler, adli tıp, hepsi bu sistematiğin bir parçası. Bu suç asıl olarak devletin suçu. Hiçbir hükümet tam devlet olamaz bir ülkede. Başka bir devlet yapısı var. Ama her hükümet bu suçun ortağıdır. Bu gün bu ortaklılarına bir yenisini işlemeye çalışıyorlar. Mit Yasası İle birlikte artık hiç kimse yargılanamayacak. Katillere dokunulmazlık kazandırıyorlar. Ama biz suçluların peşinde olmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç devlet sanık sandalyesine oturtuluncaya kadar davalarının her zaman devam edeceğini söyledi.
Yıldız: Arınç utanmalı
19 yıldır tek çocuğu olan Murat Yıldız’ı arayan Hanife Yıldız, Bülent Arınç’ın yolsuzluk operasyonu sırasında İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'in gözaltına alınmasını ‘acı bir şey’ olarak nitelendirmesine “Arınç utanmalıdır’ diye tepki gösterdi.
"Suç İşleyen İktidar Adalet Sağlayamaz"
465. haftada basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Aylin Tekiner hükümetlerin evrensel hukukun gereği olan taleplerini yerine getirmek yerine iktidarın hukuksuzluğu derinleştirdiğini belirtti.
“Ankara’da işlenen faili meçhul davalarla ilgili MİT savcılığa bir rapor gönderdi. Raporda cinayet emri verenlerin başında Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin’in olduğu yazıldı, liste halinde cinayeti işleyenlerin isimleri verildi.
“Savcılık soruşturmasında dönemin başbakanları Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Mehmet Eymür Tümgeneral Veli Küçük’ün isimleri de yer aldı. Ama bu kişiler haklarında takipsizlik kararıyla davadan çıkarıldı. Mehmet Ağar için yargı tarihinde ilk kez kişiye özel karar alındı. Anayasa Mahkemesi bu kararı alarak Ağar’ı tekrar cezaevine girmekten kurtardı. Yetmedi Ağar’ın mağdur ailelerle yüz yüze gelmesi, ailelerin avukatlarını Ağar’a soru sorması engellendi. 19 Şubat’taki duruşmada ise çok sayıda cinayetle suçlanan Korkut Eken, mağdur ailelerin avukatlarını tehdit etti. Eşi Ağar ve ekibi tarafından öldürülen milletvekili Pervin Buldan’a ise küfür etti. Önder Yorgancılar başkanlığındaki mahkeme heyeti tehdit ve küfürlere seyirci kaldı.
“Hukuku yok sayan bu yargı, kaybedenleri hakkaniyete uygun bir şekilde yargılayabilir mi? Kaybedenleri koruyan bu yargı bizim için adalet sağlayabilir mi? Bu yargı Ağar ve ekibinin işbaşında olduğu zaman kaybedilen Rıdvan Karakoç’un faillerini yargılayıp, Murat Yıldız’ın akıbetini açıklayabilir mi?”
Soruşturma yapılabilmesi için siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu belirten Tekiner ‘Kendisi suç işlemeye devam eden bir iktidar bu iradeyi gösteremez” dedi.
Ne olmuştu?
Karakoç 1994'te kaybedildi
1994’ün Temmuz ayında bir arkadaşı gözaltına alındıktan sonra polis Rıdvan Karakoç’u da aramaya başladı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartılan Rıdvan’ın İstanbul Gaziosmanpaşa’daki evi polis tarafından gözetim altında tutuldu. Eve gelmeyen Rıdvan, ailesi ile her gün telefonla haberleşti. 20 Şubat 1995 tarihinden sonra Rıdvan’ın telefonu kesildi. Karakoç Ailesi’nin evindeki polis gözetimi kalktı, ev baskınları son buldu. Ailenin, avukatların, İHD’nin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı; Rıdvan Karakoç un göz altına alındığı inkar edildi. Üç ay sonra Rıdvan Karakoç’un resmi kurumlarca ele geçirilmiş ölü bedeninin gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığına defnedildiği gerçeği açığa çıktı, devlet suçüstü yakalandı. Rıdvan’ı gözaltına alanlar, sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi. Failler korundu.
Yıldız 1995'te kaybedildi
Murat Yıldız, 1995 yılında İzmir’de bir kafede otururken çıkan tartışma yüzünden polislerle kavga etti, silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştı. Olayın ardından Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler, ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi. 23 Şubat 1995 tarihinde, Hanife Yıldız avukatı ve yeğeni ile birlikte Murat’ı İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’nde Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim etti. Murat’tan bir daha haber alınamadı. Polis, silahı bulmak için Murat’ı İstanbul’a götürürken feribot penceresinden atlayıp yüzerek kaçtığını söyledi. 5 yıl süren yargılamada polisin beyanı esas alındı ve sanık polislere ‘görevi ihmal’den ceza verildi. 19 yaşındaki gencin yok edilmesinin bedeli bugünkü parayla 2 TL bile etmedi. (ZK/EA)