Konya Büyükşehir Belediyesi'nin "Tarihi Kent Meydanı Düzenleme Çalışmaları" çerçevesinde birtakım değişikliklerin yapıldığı Kayalıpark'ı bu haliyle her görüşümde, içimde bir şeylerin kanadığını hissediyorum.
Siz her ne kadar, "Daha da güzelleştireceğiz" deseniz de asla inanmam. Vallahi de inanmam, billahi de inanmam. Çünkü; Kayalıpark'ı Kayalıpark yapan, anılarımızdı. O parkta yaşayan, hisseden, duyan kanepelerinden tutunuz, taşına toprağına sinen aşk kokularıdır, Kayalıpark'ı Kayalıpark yapan. İlk ayrılığın, ilk acısını tatmıştık orada. Mengene'ye, Kumköprü'ye giden otobüslere bindirdiğimiz sevdamıza az mendil sallamamıştık, az ağlamamıştık ardından...
İçimde, sanki yüzyılların hatta binyılların ötesinden gelen bir heyecanı, sanki yeniden duyuyormuşum gibi geliyor. Nedendir bilemiyorum ama Kayalıpark'ın bu hüzün dolu görüntüsü, beni hep yıllar öncesine alıp götürüyor...
Kayalıpark'ın öylesine büyük anıları var ki içimizde. İlk aşkların, ilk heyecanların ilk adresi gibiydi; Kayalıpark... Kayalıpark bütün buluşmalarımızın ilk adresiydi. Eğer bir kızı görüp sevmişsek; bu mutlaka Kayalıpark'ta olurdu. Eğer bir kızla buluşacaksak; Kayalıpark hemen sevgi dolu, serin kucağını açardı. Otobüslerden inen binen insanların koşuşturmaları arasında birbirine takılan gözlerin, yüreklerde yarattığı fırtınaların önüne kim geçebilirdi ki? Hangi yasak, hangi yasa yüreklerimize sözünü geçirebilirdi ki? Konya'nın o günkü yapısı içinde bir kızla öyle ulu orta el ele tutuşmamız olanaksızdı . Göz önünde tek yaptığımız, Kayalıpark'ın yaşlı ağaçlarının yorgun serinliklerinde diz dize, göz göze oturmaktı.
O ağaç gözümüzde öylesine büyüktü ki.. sanki o ağaç değildi. Aslında o bir devdi; sevdalara kucağını açan. Yüreklerimizde sevgi rüzgârlarını hep o estirmişti. Vallahi bizim hiç suçumuz yoktu(!). Ne yaptıysa, o ağaçtan esen sevda yelleri yapmıştı. Bir de ağaçlardaki güvercinlerin, kumruların yüreğimizi titreten nağmeleriydi; bizi, daha aşkın ne olduğunu bile bilmeden, yüreklerimizi kasıp kavuran...
Biz daha henüz Meram'ı keşfetmemişken, Alâaddin'e korkudan gidemezken Kayalıpark'ın büyüsünü çoktan tatmıştık. Parkın ortasındaki havuzda bulunan kaya, sanki unutulmaz aşklarımızın anıtı gibiydi. Üzerinden dökülen suların sihirli sesi, o küçücük ama tertemiz yüreklerimizi hep aşka çağırırdı. Turnikelerle orada tanışmıştık. Sanki hayatın yollarını bize anlatır gibiydi. Ya ağaçlara çizdiğimiz; hani o meşhur, üzerinden kan damlayan kalpler? Yarın gidip arayacağım; çizdiğimiz bütün kalpleri. Eğer yoksa, eğer bulamazsam bu şehri yakarım ona göre. Sonra çevrecilere rağmen, yeniden kan damlayan kalpler çizeceğim. Sevgiyi, aşkı hayatımızdan silip atmak isteyenlere inat... Bütün aşklarımı Kayalıpark'ın ağaçlarında görmek istiyorum. Eğer yarın birileri, bu şehirde yaşanmış sevdaları araştırmak isterse önce Kayalıpark'ı dinlemelidir. Önce Kayalıpark'ta âşıkların gözyaşlarıyla büyüyen, gün görmüş, sevda görmüş çimenlerine sormalıdır; âşkı...
Eğer bu şehirde aşkın tarihi yazılacaksa önce Kayalıpark'ın tarihi yazılmalıdır. Ve Kayalıpark'ın sevda tarihinde bendenize düşense; Kayalıpark'ın şiirini söylemektir:
kayalıpark aşkları
seni
kayalıpark'ta buluşan zamanların
otobüs beklemesi gibi beklerdim
bir hasretti biriken
yaşlı ağaçların
yorgun serinliklerinde
kumruların öpücükleriydi dökülen
ve âşıkların gözleri
önce kayalıpark'ı sevmiştim
sonra seni
sana giden otobüsleri
/sevda hangi duraktan kalkar hemşerim/
âşıklar gelirdi ya
otobüs hikâye
çocuksu heyecanların
ilk aşklara karıştığı
masum bakışların
bıçaklarla yarıştığı
yâr yoluna otobüs olsam
son duraklara uğramasam
/üçler'den geçmez hacı baba/
gölgelerimiz karışırdı birbirine
önce utanır sonra gülerdin
ve hep aynı saatte
aslında hiç gelmezdin
gözlerime
kayalıpark gibi dolardın
ıslak ve serin
kızgın durakların çatık kaşlarını
yüreğime boşaltırdın
bir gün sana otobüs ısmarlamıştım
/mengene'den geçer mi evlâdım/
yıllar sonra
uzak vedaların sisli akşamları
gözlerime çökerken dökülen
hüzün yapraklarına seni sordum
dediler ki
eski otobüsler yok
yok eski aşklar
kayalıpark'ı şimdi
bir hasret kucaklar
yorgun sesler
ağaçlara çizdiğim
yürekleri dağlıyordu
anladım ki artık
âşıklar değil
kayalıpark ağlıyordu
/bu otobüs çalışmaz abla tamirhaneye gider/
M. Tahir Sakman
Konya Fikir Sanat Kültür Adamları Birliği
Yerel Tarih Grubu Üyesi