İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Samsun’daki Kavak S Tipi Kapalı Hapishanesindeki hak ihlallerine dair raporunu açıkladı.
İHD Genel Merkezi ve şubelerine, mahpusların yaşamış oldukları işkence, kötü muamele ve diğer hak ihlallerine dair mahpus yakınlarınca başvurular yapılmıştı. Bu başvurular doğrultusunda 8 Mart’ta hapishaneye giden İHD’liler, 20 mahpusla görüştü ve öğrendikleri ihlalleri raporlaştırdı.
Hak ihlalleri
Raporda, mahpusların maruz kaldığı ihlaller şöyle sıralandı:
• Mahpuslar, oturarak da sayım yapılabileceğine dair mahkeme kararlarına rağmen ayakta sayım dayatıldığını, sabah sayımında zorla ayağa kaldırmaya, sayımı havalandırmada yapma zorlamasına maruz kaldıklarını, tek sıra halinde yürütme dayatıldığını,
• Hastaneye ağız içi arama yaparak ve ayakkabı bağcığı olmadan götürmeye çalışıldığını, 1 yıldır hemen hemen durumun böyle olduğunu,
• Mahpuslara hapishane kimliği kullanma dayatıldığını, bu kimliği almadıkları için 3 ay etkinlik yasağı cezası verildiğini,
• 4 Mart’ta sabah sayım için gelen infaz koruma memurlarının “sayım var, arama var” diyerek koğuşlara girdiklerini, dolaplarını dağıtarak, kitaplarını, eşyalarını yerlere attıklarını, 11 mahpusu darp ettiklerini, mahpusları tekli odaya koyduklarını, burada yine darp etmeye devam ettiklerini; 7-8 saat boyunca 11 mahpusa yemek dahi verilmediğini,
• 23 Şubat’ta, Denizli D Tipi Kapalı Hapishanesinden sevk edilen 4 mahpusa çıplak arama dayatması yapıldığını, R. İ. ve H. M.'nun işkenceye maruz kaldığını; H. M.'nun elmacık kemiğinin kırıldığını, ayakta zor durduğunu, durumunun ciddi olduğunu; gece hastaneye götürülüp rapor aldıklarını, jandarmanın muayene esnasında kelepçeleri çıkartmadığını, doktorun gerekli muayeneyi yapmadan raporunu hazırladığını,
• Urfa T Tipi Kapalı Hapishanesinden 23 Şubat’ta getirilen Rojavalı M. A. İ. ile M. M.’in girişte çıplak arama dayatmasını kabul etmemelerine rağmen, üstlerinin zorla çıkartıldığını bu uygulamanın kamerasız odalarda yapıldığını,
• Silivri’den getirilen A. S. Ç. ile U. G.’ün hapishaneye giriş yaptıkları 24 Şubat 2024 gecesi “çıplak arama” dayatmasıyla birlikte işkenceye maruz kaldıklarını, izleyen günlerde de koğuş içerisindeki kameraları kapattıkları ve ayakta sayım vermeyi reddettikleri gerekçesiyle yine koğuş içerisinde işkenceye uğradıklarını; kameraların olmadığı arama odasında gardiyanlar tarafından dövüldüklerini; hapishaneye girişte maruz kaldıkları çıplak aramaya direnmelerinden dolayı 1 ay ziyaret yasağı aldıklarını; ayrıca sürgün protestosundan dolayı kendisine 3 gün, U. G.’e 7 gün, yine açlık grevinden dolayı U. G.’e 1 ay etkinliklere katılmama cezaları verildiğini,
• Darp edilen mahpusların insan onuruna yakışmayan ağız araması ve kelepçeli muayene dayatmasından dolayı hastaneye gidemediklerini, bu nedenle revire çıktıklarını, ancak burada da kurumda 3-4 gündür doktor olmadığı gerekçesiyle muayene edilmediklerini,
• Bu olaylarla ilgili olarak mahpusların çeşitli kurumlara (Samsun Valiliği İnsan Hakları İzleme Komitesi, Adalet Bakanlığı, TBMM, İnsan Hakları Derneği vb.) dilekçe yazdığını, yazdıkları dilekçelerin gönderilmediğini, dilekçelerin çıkış kaydını istemelerine rağmen kendilerine çıkış numaralarının verilmediğini;
• Son haftalarda bütün mahpusların mektuplarının sakıncalı bulunarak el konulduğunu, mahpuslardan V. S.’nın mektubunun sakıncalı bulunduğu için “Uygun değildir” denilerek gönderilmediğini, memurların gelerek şifahi olarak bunu aktardığını,
• Hasta mahpusların, bir yıldan fazla süredir kelepçeli muayene ve ağız aramasından dolayı hastaneye gidemediklerini, ağızlarını açmadıkları takdirde geri çevrildiklerini ve ayrıca haklarında disiplin soruşturması açtıklarını; başlangıçta ufak düzeyde hastalığı olan mahpusların durumlarının daha da kötüleştiğini,
• Hapishanede sıcak su sorunu yaşadıklarını, kişi başına 50 litre kota uygulandığını,
• Yemeklerin porsiyonlarının çok küçük olduğunu, 1 kişinin dahi doyamayacağı yemeğin 3 kişiye verildiğini, bu nedenle 3 kişinin de aç kaldığını; yemeklerin tuzunun yağının her şeyinin çok az olduğunu, biraz daha iyi olmasını istediklerini ancak idarenin aynı yemekleri getirdiğini “bize de bu geliyor” dediğini,
• Açlık grevi yapanların ayrı bir odaya alındıklarını, bu nedenle bazılarına semaver, bazılarına televizyon, bazılarına meyve suyu verilmediğini, ancak son grup açlık grevindeki mahpusların kendi odalarında bırakıldığını; ayrıca mahpusların açlık grevine başlarken idareye dilekçe verdiklerini, açlık grevine başlayan mahpuslara soruşturma açıldığını sonrasında 1 ay etkinlik ve faaliyetten yoksun kalma cezası verildiğini,
• Spor etkinlikleri ve sosyal aktivitelerin haftada bir gün olması gerekirken, iki haftada bir çıkartıldıklarını,
• Kitaplarının verilmesinin geciktirildiğini, sevkle geldikleri hapishanede kendi adlarına kayıtlı olan kitapların bile 3-4 ay sonra verildiğini,
• İstedikleri gazeteyi alamadıklarını, hapishanenin 50 kişilik kota koyduğunu, en az 50 mahpusun aynı gazeteyi talep etmemesi durumunda gazetenin alınamadığını, bundan dolayı hiç gazete alamadıklarını, bu durumu hapishanenin anons ile mahpuslara duyurulduğunu,
• Suriyeli mahpusların; kitap okumak istediğini ancak Türkçe kitaplar getirildiğini, Türkçe kitapları okuyamadıklarını, Arapça harflerle yazılan kitapları da idarenin getirmediğini aktardılar.
Öneriler
İHD’nin raporunda, sorunların çözümüne dair şu öneriler yer aldı:
• İşkence-darp vakalarına son verilmeli, sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma açılmalı ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
• “Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş̧ Milletler Asgari Standart Kurallarında da (Nelson Mandela Kuralları) yer verildiği gibi “aramaların, insanlık onuruna ve aranılanların mahremiyetine saygılı olacak şekilde ve aynı zamanda ölçülülük, yasallık ve gereklilik ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi” gerektiği açıkça ifade ediliyor.
• Ayakta sayım dayatması, telefonda tekmil verme zorlaması, kimlik kartı takılması zorunluluğu, askeri nizamda tek sıra yürütme dayatmaları hapishanelerde idarenin otoritesini kabul ettirmenin bir aracı olduğu gibi hapishanelerde işkence ve kötü muamele uygulamaları olarak öne çıkıyor.
• Hapishanelerde meydana gelen en önemli hak ihlallerden biri de yaşam alanlarını görecek şekilde takılmış olan kameralar gelmektedir. Bu kameralarla mahpusların özel alanları gözetlenerek mahremiyet hakları ihlal edilmektedir. Oysa özel hayata saygı hakkı mahpuslar için de geçerli bir haktır ve yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmıştır.
• Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır. Ağız içi arama ve kelepçeli muayene uygulamasından vazgeçilmelidir.
• Yeterli ve sağlıklı beslenmek temel insan hakkıdır. Sağlık sorunları olan mahpuslar, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri alma hakkına sahiptirler. Cezaevi idareleri tarafından hasta tutuklu veya hükümlülere diyete uygun yemek sağlanmalıdır.
• Hakkında yasaklama, toplatma kararı olmayan gazetelerin hapishanelere alınmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve temini sağlanarak gazeteler mahpuslara verilmelidir.
• Mahpusların sosyalleşmeleri açısından elzem olan sosyal faaliyetlerin eksiksiz olarak uygulanması sağlanmalı ve kısıtlamalara son verilmelidir.
• Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
(AS)