Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Serpil Kemalbay, Türkiye’de her yıl meydana gelen ve son yıllarda katlanarak artan orman yangınlarına ilişkin TBMM Başkanlığı’na Araştırma Önergesi verdi.
Kemalbay, yangınlara neden olan unsurların açığa çıkarılması, yanan alanları rant amaçlı yapılaşmaya açmak için “faili meçhul” sabotajlarla çıkarıldığına dair iddiaların araştırılması, yanan alanların yapılaşmaya açılmasına iştirak eden kurum ve kişilerin hesap verebilirliğinin sağlanması, cezasızlık politikasının ortadan kaldırılması, yangınların önlenmemesinin, etkin şekilde söndürülememesinin, denetimsizlik sorunlarının araştırılması, askeri amaçlarla gerçekleşen orman yangınlarının önlenmesi, orman yangınları ile etkin ve verimli bir şekilde mücadele edilmesi, mücadele birimlerinin güçlendirilmesi ve yangında zarar gören ormanların ekolojik yaşama kazandırılmasının önündeki engellerin kaldırılması amaçlarıyla önergesini sundu.
Kemalbay'ın Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci Maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını için verdiği teklifte şu ifadeler yer aldı:
İmar meselesi ve personel rotasyonu
“Orman yangınlarındaki olağanüstü artışın; iklim koşulları, hükümetlerin izlediği ormancılık politikaları, ormancılık uygulamaları ve yürütülen orman yangınları ile mücadele stratejilerine bağlı olarak arttığı görülmektedir. Ayrıca son on yıldır izlenen istihdam politikalarının da bu sürece olumsuz etkileri gözlemlenmektedir.
“Rotasyon adı altında bir bölgede uzmanlaşmış personelin ormanların yapısal özelliklerini bilmedikleri başka bölgelerde görevlendirilmeleri, 2018 yılında Orman Genel Müdürlüğü’nde 5 ay 29 gün süreyle geçici işçi pozisyonunda çalışan mevsimlik işçilere 4 aylık uzatma uygulanmasına rağmen, 2019 yılı için 7 ay 29 günü geçmemek üzere orman yangınlarının en yoğun olduğu bir dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın ödenek yetersizliği gerekçesi ile 10 bine yakın orman işçisinin bulunduğu kurumda sadece 4 bin işçi için uzatma kararının verilmiş olması ve işçilerin iş akitlerinin Orman Genel Müdürlüğü tarafından sonlandırılmaya başlanması, liyakatsiz atamalar gibi nedenlerin ormanlarda çıkan yangınlara müdahalede yetersiz kalınmasına yol açtığı sendikalar tarafından ifade edilmektedir.
“Ancak orman alanlarının rant peşinde koşan kimi çevreler eliyle sistematik bir şekilde yakıldığı, Anayasa'nın 169. Maddesine göre, yanan orman alanlarının hiçbir koşulda imara açılamayacağı ve bu alanların yeniden ormanlaştırılması gerekirken yasaların uygulanmayarak yakılan arazilerin imara açılması bitmeyen orman yangınlarındaki rant peşinde koşan insan eline işaret etmektedir.
Yangın alanlarında rant projeleri
“2007 yılında Bodrum Güvercinlik Koyu’nda 3 ayrı noktada çıkan orman yangını sonrasında 150 hektarlık alanın tekrardan ağaçlandırılacağı açıklamalarına rağmen bölge imara açılarak tam yanan arazi kadar alana otel yapılmıştır. 2017 yılı Ocak ayında Trabzon Sürmene’deki Çamburnu mevkiinde meydana gelen orman yangınında dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı tarafından bölgenin imara açılacağına ilişkin iddialara “başka bir maksatla kullandırılması söz konusu olamaz.
“Ormanlarımızın külleri üstünden yükselen betonlaşmanın ciddiyetle üstüne gidilmediği, sorumluların hesap verebilirliğinin bulunmadığı durumda yangınların önlenemeyeceği açıktır. Buna benzere sayısız örnek vardır ve hepsi de bir hukuk devleti normlarına sahip bir yönetim anlayışıyla açıklanmaya muhtaçtır.
“El birliği ile bir rant ekonomisi düzeni oluşturularak tarım, turizm, maden ve inşaat sektörlerinin ihtiyacı için ‘faili meçhul yangınlar’ çıkarılarak ciğerlerimiz yakılmakta iken orman alanlarının vasfının yitirtildiği, köy halkının yaşam kaynaklarını ve yaşam alanlarını yitirerek göç etmek zorunda bırakıldıkları yerlerde lüks konutların, otel ve turizm şirketlerinin yükseldiği görülmektedir.
Kürt illerindeki yangınlar
“Ayrıca; güvenlik gerekçesi ile Kürt coğrafyasında her yıl çıkartılan, bölge halkının müdahalesine izin verilmeyen ve günlerce süren orman yangınları 90’lı yıllardaki Kürt meselesine dair politikaları hatırlatmaktadır.
“Köylere geri dönenlerin tekrar göçertilmesi, terörle mücadele adı altında bölgenin insansızlaştırılması, Kürtlerin topraklarından çıkartılması, 90’lardaki gibi Köy boşaltmalarının hep orman yangınları, gıda ambargosu vb. yöntemler üzerinden yapıldığı günleri çağrıştırmaktadır.
“Kamu yararı” denilerek şirketlere tahsis
“Türkiye’de hükümetin orman politikalarının ticarileşmeye yönelik yüzüne bakılması yangınların artışındaki orman politikasının payını da gösterir niteliktedir. Ormanlık alanların ‘kamu yararı’ ifadesi kullanılarak tam tersine şirketlerin çıkarlarına tahsis edildiği yaygın bir uygulama olmaktadır.
“Ormanlık alanlar gerekirse statülerini değiştirilerek maden şirketlerine, turizm şirketlerine, HES, RES gibi işletmelere tahsis edilebilmekte, inşaat sektöründe ihtiyaç duyulan mermer, taş, çimento, demir, altın gibi madenlerin rahatlıkla orman alanlarından çıkartılması, göl, orman, akarsu, toprak ve meraların Orman Kanunu’nun 40. Maddesinde yer alan ‘ormanda yapılacak işlerde öncelik civar kooperatiflerin ve yaşayan köy halkınındır’ hükmü ihlal edilerek sermayeye tahsis edilmektedir.
“Öte yandan, bilim insanlarınca yapılan açıklamalarda virüslerden kaynaklanan hastalıkların dörtte üçünün doğal alanların tahrip edilmesinin sonucu ortaya çıktığı belirtilmekte, orman yangınlarının ekosistemdeki değişiklikleri ve dengesizlikleri hızlandırması ve çok büyük miktarlarda karbondioksitin atmosfere salınmasına neden olması sonucu ortaya çıkan iklim değişikliğine, kuraklaşmaya, bölgede yaşayan faunanın ve floranın yok edilirken biyolojik zenginlik, nadir türlerin yok olmasına da sebep olduğu bilinmektedir.” (TP)