Kemal Türkler davasının zamanaşımına uğraması, Toplumsal Bellek Platformu'nun Meclis'te geniş yetkilerle donatılmış ve uzun bir görev süresine sahip bir komisyon kurulması ve failleri meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerle ilgili davalarda zamanaşımı sürelerinin kaldırılması talebini bir kez daha gündeme getirdi.
Oysa platformun bu taleplerle verdiği dilekçeler üzerine harekete geçen Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) araştırma önergeleri tam dört kez Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) oylarıyla reddedilmişti.
Bugün 12 Eylül öncesinin ve 12 Eylül döneminin karanlık cinayetleriyle ve katliamlarıyla ilgili bir çok kritik dava zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya. Ailelerin adalet arayışı ise sürüyor.
Toplumsal Bellek Platformu'nun faili meçhul bırakılmış cinayetlerin insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınması ve cinayetlerin arkasındaki örgütlü güçlerin ortaya çıkarılması için verdiği çabayı Dr. Canan Kaftancıoğlu anlatıyor:
Toplumsal Bellek Platformu ne zaman ve nasıl kuruldu?
Toplumsal Bellek Platformu üyeleri ilk kez 21 Haziran 2009'da Kaftancıoğlu ailesi tarafından düzenlenen "Benim Babam Bir Kahramandı" isimli etkinlikte bir araya geldi. Bu etkinlikte yakalanan duygu birliğinin zaman içinde akıl birliğine dönüşmesi üzerine Toplumsal Bellek Platformu çatısı altında buluşuldu.
Platform, kurulduğu ilk günden itibaren failleri meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerde zamanaşımının kaldırılması için mücadele verdi. Bu süreçte neler yaşandı?
Faili meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerin insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınması ve/veya hukuk sistemimizde evrensel bir takım düzenlemeler yapılması için öncelikli olarak TBMM'ne faili meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerin araştırılması ve bu olaylarda zamanaşımının kaldırılması için dilekçe verdik.
Araştırma komisyonu istemini içeren dilekçemiz üzerine harekete geçen CHP'nin verdiği araştırma komisyonu önergeleri dört defa AKP oylarıyla reddedildi.
Meclis İçtüzüğü'nde yapılacak bir değişiklikle geniş yetkilerle donatılmış ve uzun bir görev süresine sahip bir komisyon kurulması ve davalarımızda zamanaşımı sürelerinin kaldırılması talebimiz devam ediyor.
Ancak bu arada Kemal Türkler davası zamanaşımı gerekçesiyle ortadan kaldırıldı...
Dönemin iktidarı tarafından dört kez reddedilen dilekçemizin ne kadar yerinde olduğunu, Kemal Türkler davasının zamanaşımından düşmesi, bir kez daha düşündürttü bizlere. Kemal Türkler davası konusunda Türkler ailesinin tüm taleplerinin arkasındayız
Hukuk sisteminde birtakım evrensel düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyorsunuz. Bu düzenlemeler neler olabilir?
Zamanaşımının amacı hukukta sistemsel tıkanmayı önlemek, davalarda işlerliği sağlamak olmalı iken bizim ülkemizde zamanaşımı kavramının failleri korumak için bir yöntem olarak kullanıldığını görüyoruz. Katilin korunduğu bir sistemi evrensel hiç bir hukuk değeriyle bağdaştıramıyor ve toplum olarak bu utancı yaşamak istemiyoruz.
Hukuk sistemimizde bir takım evrensel düzenlemeler yapmak yasamanın, hukukun üstün kılınması için yasaların doğru bir şekilde uygulanması da yargının görevi. Biz Toplumsal Bellek Platformu olarak faili meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerin ardındaki gerçeklerin ortaya çıkarılabilmesi için yasama organına yönelik çağrıda bulunmaya devam edeceğiz. Ayrıca bu konuda oluşturacağımız kamuoyunun da TBMM üzerinde etkili olacağını düşünüyoruz.
Zamanaşımı konusunun TBMM, üniversiteler ve medyada tartışılmaya açılmasını arzuluyoruz. Ceza hukuku ve uluslararası hukuku ilgilendiren bu konuda Türkiye'de hala aydınlatılmamış cinayetlerin sayısı da göz önüne alınarak yeni düzenlemeler getirilmesi ve cinayet suçunda zamanaşımının uzatılması, zamanaşımını kesen sebeplerin çoğaltılması, zamanaşımının tamamen kaldırılması da dahil olmak üzere tüm seçeneklerin tartışılmasını istiyoruz.
Bunun haricinde insanlığa karşı suç kavramının özellikle Sivas katliamı gibi durumlara uygulanması gerektiğini düşünüyor ve diğer tekil cinayetlerin organize bir güç tarafından sistematik olarak işlendiği ortaya çıkartılabilirse, onlar için de uygulanması gerektiğini ifade ediyoruz.
Bu taleplerinizin gerçekleşmesi için neler yapacaksınız?
Bizler platform üyeleri ve adalet arayan aileler olarak isteyen tarafız. Geçmişimizle yüzleşebilmek, hukukun üstün kılındığı bir ülkede yaşamak umudu ve iradesiyle gerekli düzenlemeleri yapmak için yasamayı, uygulamak için de yargıyı göreve çağırıyoruz. Bizler bu kurumlara görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz. Evrensel düzenlemeleri gerçekleştirmek ve uygulamak da bizim değil adı geçen kurumların yani devletin görevi.
Görüşmemizi 7 Kasım 1980'de katledilen İlhan Erdost'un 30. yıl anmasında okuduğumuz basın bildirisinden bir bölüm ile bitirmek isterim. Bugün biz buradaysak, adalet burada olmadığı içindir. Bizim yerimize adalet konuşmalıydı. Biz konuşuyorsak adalet yoktur. Kulağı olan işitsin! (CK/BB)