Almanya‘nın Kassel kenti 1977‘den beri burayı kendisine ikinci vatan edinmiş, dünyaca tanınan sanatçı Mehmet Güler‘in 75. yaşını, "Renklerin Gücü“ (Leuchtkraft) adını verdiği büyük bir retrospektif sergiyle kutluyor.
Her beş yılda bir gerçekleştirilen dünyanın en büyük sanat organizasyonlarından biri olan "Document"nın en prestijli mekanlardan "documenta-Halle"nin bu sergiye ayrılması, "Kassel‘ın Mehmet Güler‘in sanatını taçlandırması“ olarak yorumlanıyor.
Açılış tatil gününe denk gelmesine rağmen kalabalık bir katılımla gerçekleştirildi.
Resme Malatya‘nın Doğanşehir ilçesinin Söğüt köyündeki çocukluk yıllarında başlayan Mehmet Güler, kente yaptığı katkılardan dolayı 2014'te resmen Kassel‘in "sanat elçisi“ olarak onurlandırılmıştı.
Yaklaşık 25 yıl önce açılan "documenta-Halle"deki ilk kişisel sergi olan "Renklerin Gücü“nde Mehmet Güler‘in 50 yılı aşan sanat yaşamından, bir bölümü bu sergi için hazırladığı yaklaşık 100 eseri yer alıyor.
Açılışı Roth yaptı
Yeşiller partisinin önde gelen isimlerinden Federal Meclis (Bundestag) Başkan Yardımcısı Claudia Roth'un açtığı sergiyi Kassel şehrinin yanısıra Hessen Eyaleti Kültür ve Bilim Bakanlığı da destekliyor.
Açılışa ailesiyle birlikte katılan Güler‘e bu özel gününde sanatçı arkadaşlarının yanısıra, kültür ve siyaset dünyasından çok sayıda kişi eşlik etti. Türkiye‘nin Frankfurt Başkonsolosu Burak Karartı da sanatçıyı kutlayanlar arasındaydı.
Selamlama Völker'den
Selamlama konuşmasını törene şehir yönetimi adına katılan Büyükşehir Belediyesi Kültür Encümeni Susanne Völker yaptı.
"Kassel‘in kentin kültür ve sanat yaşamını zenginleştiren hemşerim Güler‘le gurur duyuyorum."
Güler'in eserleri üzerine
Tanınmış kültür tarihçisi Prof. Dr. Frank Günther Zehnder de 1980‘lerden beri yakından takip ettiği sanatçıyı ve eserlerini yorumlayan uzun bir sunum yaptı.
Almanya‘daki ilk yıllarında figütarif eserler veren, zamanla soyut stile geçen Güler‘in Goethe ve Heine gibi yazarların kısmen okunur halde serpiştirdiği sözlerinin yer aldığı, "Goethe ve Ben“, "Heine ve Ben“ gibi eserlerine dikkat çekti.
Onun "kendisine özgü renk kültürüyle sıcak ve soğuğu, güneş ve suyu, çalışma ve boş zamanı, doğu ve batı insanlarını konuştuğunu“ belirtti.
Roth: Sanatıyla köprüler kurdu
Claudia Roth coşkulu konuşmasında törene katılanlar adına Mehmet Güler‘in 75. yaş gününü kutladı, "tüm ölçülerin üstünde hayranı olduğu" bir sanatçının sergisinin açılışını yapmaktan gurur duyduğunu söyledi.
"Mehmet Güler çılgınlaşmış renklerle bütünleştirdiği figürleriyle Anadolu‘daki kökleri ve ikinci vatanı Kassel arasında kültürel köprüler kurdu.
"Mehmet Güler‘in öyküsü daha küçük bir çocukken ileride sanatçı olacağını bilen, tüm engellere ve zorluklara karşı hayalini gerçekleştiren ve hep daha ileriye yönelen bir sanatçının öyküsüdür.
"Ama bu aynı zamanda sadece kendi sanatsal katkısını yapıp, yoluna devam etmekle kalmayıp, eserleriyle bir tartışmaya davette bulunan bir ressam ve heykeltraşın öyküsüdür."
Diyalog
Güler‘in bir çok resminin "diyalog“ başlığı taşıdığını hatırlatan Roth, sözü buradan "sanatta özgürlük“ konusuna getirdi.
"Diyaloğun olup olamayacağı ve konuşulacak konuların içeriği ve biçimlerinin zorlama ve engelleme olmadan seçilebilmesi her şeyden önce sanat özgürlüğünün varlığına bağlıdır. Bu konu günümüzde, hem Türkiye‘de, hem de burada, kendi kapımızın önünde her zamankinden daha da güncel bir durumda."
"Türkiye'de de benim arkadaşlarım demir parmaklılar arkasında"
Mehmet Güler
Roth, Macaristan, Polonya, Avusturya gibi ülkelerde sağ milliyetçi hükümetlerin sanatsal yaratıcılığı kendi amaçlarına hizmet etmeye zorlayan politikalar izlediğini hatırlattı, sanat özgürlüğü ve çeşitliliğinin Avrupa'da "gerçekten tehlikede" olduğunu söyledi.
"Türkiye‘de de sanatçılar, bilim insanları, gazeteciler, benim arkadaşlarım hakları olan ifade özgürlüğünde kararlı oldukları için demir parmaklıklar arkasında.“
Roth, Almanya‘da da özgürlüklerin "kültür sektörünün çöplükleşmesine" ve "sol liberal çok kültürlülük ideolojilerine" karşı mücadele başlatmaktan bahseden, örneğin tiyatrolara kamusal desteklerin kaldırılmasını isteyen sağcı milliyetçilerin hedefi olduğunu vurguladı.
"Güler de benzer durumlar nedeniyle Ankara‘da Gazi Eğitim Enstitüsü‘ndeki öğretim görevliliğini bırakıp, Kassel‘a yerleşti. O, 1977‘den bu yana hiç tereddüt göstermeden diyalog içinde kaldı.“
"Kışkırtabilir, değiştirebilir..."
Roth, şöyle devam etti:
"Eserleri onun şunu bildiğini gösteriyor: Sanat duygulandırabilir, harekete geçirebilir, eleştirerek aydınlatabilir, kaçış sunabilir, bir yandan sukunet sağlayabilirken, diğer yandan kışkırtabilir. Kesin kabul edilen şeyleri sarsabilir ve ama tabii ki acıları ve hüzünleri yansıtabilir. Kavranılmaz görüleni anlaşılır kılabilir, kelimelerin yetersiz olduğu, güven ve anlayışın kaybolduğu, yani diyalog ve karşılıklı sohbetin acilen gerekli olduğu, tüm kanalların tıkandığı yerlerde değerleri taşıyabilir, bağların kopmasını önleyebilir, köprüler kurabilir.
"Yoksa, oralarda tahribat ustaları yıkım işlerini tamamlayabilirler. İşte bu yollarda kafalara ve kalplere ulaşan sanat tüm dünyayı değiştirebilir. Ama vurgu şurada: Değiştirebilir.
"Ancak sanat, sanat kalmalıdır. Ve politikanın yedeği olmamalıdır. Sanat özgürdür. Birilerinin hoşuna gitmesi, birilerine hizmet etmesi gerekmez. Ancak böylece yaratıcı gücünü geliştirebilir ve önümüze sürekli yeni perspektifler sunabilir. İşte Mehmet Güler‘in yaptığı da budur. O birinci ve ikinci vatanına, biz çevresindeki tüm insanlara perspektifler sunuyor."
Heine'dan alıntıyla
Ünlü yazar Heinrich Heine‘den yaptığı alıntıyla Mehmet Güler‘i "Büyük sanatçı" olarak tanımlayan ve onun yaşamı eserlerinde tüm zenginliğiyle, Almanca ya da Türkçe en etkin sözlerden daha iyi yansıttığını vurgulayan Roth, sözlerini şöyle noktaladı:
"Hiçbir şeyin sizi, biz izleyicilerinizi sadece izlemekle yetinmeyip, dahasına, kültürlerin diyaloğuna zorlamanıza engel olmasına izin vermeyin. İnanın buna değer.“
Bölgenin en büyük gazetelerinden "Hessische Allgemeine", Kassel kentinin "Sanat Elçisi"nin sergisinin açılışını birinci sayfa manşetten duyurdu.
Sergi kapsamındaki etkinlikler
Mehmet Güler‘in sergisi, "KulturNetz" (Kültür Ağı) adı altında faaliyet gösteren kültür derneği tarafından hazırlandı. Sanatçı, salon duvarlarının çok büyük olması nedeniyle bu sergi için özel olarak büyük boyutlarda resimler hazırlamış. Örneğin "Alexandre Duma ve Ben“ başlığını verdiği eseri 2,5 X 6 metre, "Goethe ve Ben" başlıklı eseri ise 2,5 X 4 metre boyutlarında.
Sergide Güler‘in metal ve ağaçtan heykeller, gravürler de yer alıyor. Bir köşede de sanatçının büyük sergileri vesilesiyle yayınlanan katalogların yanısıra Aziz Nesin‘den Yaşar Kemal‘e Türkiye edebiyatının birçok tanınmış yazarın kitapları da sergileniyor.
Bunların kapakları Mehmet Güler‘in resimleriyle hazırlanmış Türkçe ve Almanca eserlerden örnekler...
Etkinlikler
Sergi kapsamındaki etkinliklerden birinde tanınmış sinemacı (oyuncu ve yönetmen) Thomas Bockelmann, Mehmet Güler‘in yayınlanan öz yaşam öyküsünden bölümler okudu.
Bir diğerinde sanatçı, Kassel kentinin eski Büyükşehir Belediye Başkanları‘ndan Wolfram Breimeier‘le (SPD) söyleşti.
Cuma günü (7 Haziran) ise sergi salonu edebiyatçı ve tiyatrocu Thomas Bündgen‘le Michael Kaiser‘in yönettiği bir edebiyat etkinliğine ev sahipliği yapacak.
Bündgen ve Kaiser, 40. kez gerçekleştirilecek "Edebiyat Salonu"nda büyük yazarımız Yaşar Kemal‘in Almancası ilk kez 1998‘de yayınlanan romanı "Bin Boğalar Efsanesi“ni ele alacaklar.
Mehmet Güler hakkında Köylerinde yapılan ilk okulun ilk mezunlarından. Öğrenim için köyden ayrılan ilk gençlerden. Öğretmen okulunda okudu, ardından 1965'te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitirdi. Bir süre öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra Almanya'ya geldi. 1976'da Kassel Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. 1977'den bu yana serbest sanatçı olarak çalışmalarını burada sürdürüyor. Eserleri 70'li yıllardan bu yana eserleri Türkiye'den İngiltere'ye birçok ülkede müzelerde, özel ve kurum kolleksiyonlarında sergileniyor. Türkiye, Almanya ve İtalya'da çok sayıda ödül aldı. Yağlıboya ağırlıklı çalışmalarının yanısıra grafik ve heykel gibi teknikler de kullanıyor. 2014'te kente yaptığı katkılar nedeniyle "Kassel'ın Sanat Elçisi" ilan edildi ve kendisine Kassel'ın "Altın Onur Rozeti" verildi. İlk sergisini 1970'de Ankara'da açtı. Her yıl Türkiye'de en az bir sergi yapıyor ya da düzenlenen bir sergiye katılıyor. 80'li yılların ortalarına kadar yapıtlarında Anadolu ve kırsal kesimdeki insan – doğa ilişkisi, Anadolu kadınlarının yaşam savaşlarını konu edindi. Bu dönemde ağırlıkla figuratif eserler verdi. Daha sonra da doğu ve batı kültürleri arasındaki farkları, bu kültürlerin birbiriyle karşılaşmasını, birbirleri üzerindeki etkilerini işlediği soyut yapıtlarını yarattı. Renklerin çok canlı görsellikle işlendiği bu eserlerin bir çoğu, "karşılaşma" ve "diyalog" gibi isimler taşıyor. Son yıllarda eserlerine Batı edebiyatının büyük ustalarının sözlerini işledi. "Hep yeni tasarladığım ve eyleme koyduğum düşüncelerim var. Ve ben onlar var olduğu sürece mutluyum" diyor. Almanya'da iki yıl önce yayınlanan ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında modern sanata damgasını vuran 100 sanatçının tanıtıldığı kitapta ("100 Künstler und einer / Ein Künstler-ABC der Nachkriegsmoderne" - 100 Sanatçı ve Bir Kişi / Savaş Sonrası Çağdaş Sanatı ABC'si) yer alan Türkiye kökenli iki sanatçıdan biriydi (Diğeri de Gülsun Karamustafa'ydı). Türkçesi 2005 yılında yayınlanan kendi kitabı "Güneşte Geçmiş"in Almancası (Vergangenheit in die Sonne) kısa bir süre içinde çıkacak. 1944'te Malatya'nın Doğanşehir ilçesinin Sögüt köyünde doğdu. |
(GK/EMK)