Kars tuhaf bir Kafkas kenti... Sanki kışın gelmek şart, kar bütün her şeyi örtüyor, kendinizi dünyanın en güzel kentlerinden birinde, karlar üzerinde yürürken buluyorsunuz...
Ruslardan kalma taş evler, birbirine paralel caddeler o kadar güzel, düzgün ve 1940'ların Rus filmlerinden fırlamış gibiler ki, köşeyi döndüğünüz anda karşınıza karısı buzda kaymasın diye koluna girmiş kalpaklı bir Rus subayı çıkacak zannediyorsunuz...
Sakinlik ve dinginlik
Canları okunmuş eski binaları görünce içiniz acıyor ama hepsi o kadar sağlam ki, hala el atılıp, düzeltilebileceğini fark edince rahatlıyorsunuz...
Muhteşem katedralleri yok edenlere kızıyor, eski fotoğraflarla yetinmeye çalışıyorsunuz, öte yandan Ani harabelerinde dolaşırken karlar arasında bin yıl önce bunları kim nasıl yaptı diye hayretlere kapılıyorsunuz...
Velhasıl sokakta yürüyen insanlarının yüzlerindeki huzurdan da anlaşılacağı üzere Kars, karın getirdiği bir sakinlik, dinginlik kenti... İnsanın günlerce o karlarda yürüyesi, hiç gitmeyesi geliyor... Ama o karlar gittiği zaman neler çıkıyor kentin altından bilemiyorum...
Ruslarla Osmanlılar arasında
Kars belli ki çok uzun yıllardır çok ihmal edilmiş. Yüzyıllar boyunca Rus-Osmanlı savaşlarında bir o yana, bir bu yana giden kent, iki medeniyetin de güzelliklerinden faydalanmayı bilmiş.
Sokaklarda dolaşırken kendinizi Rusya'da hissetmenizi sağlayan en fazla üç katlı klasik Rus mimarisi evler, bir sonraki köşede Osmanlı'nın cumbalı, ahşap konakları, hamamları...
Kars yüzyıllar boyunca bir sayfiye yeri olmuş pek çok yakın ülke için. Rus Çarı Nikola'nın av köşkünden, Puşkin'in yıkandığı hamama kadar Rus damgası, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın karargahından, Osmanlı mahallesine kadar tarihi hala soluyabildiğiniz pek çok yer var.
Bir kilise, bir cami
Ama en önemlileri elbette şimdilerde cami olan eski 12 Havariler Kilisesi. Hıristiyan kültürü için dünyada en önemli ibadethanelerden biri sayılan 12 Havariler Kilisesi tarihte iki defa kiliseden camiye dönen tapınaklardan biri...
Önce Osmanlı İmparatorluğu sırasında camiye çevrilmiş MS.900'lerde yapılan kilise. Rusların Kars'ı yeniden ele geçirmesinden sonra eski kimliğine geri dönmüş, kilise olmuş tekrar.
Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte kilise müzeye çevrilmiş, müze 1983'te kapanmış, 1989'a kadar depo olarak kullanılmış, bu sırada da duvarlardaki bütün freskler yok olmuş. 1989'a gelindiğinde ise yeniden cami olarak açılmış. Şimdilerde kapısında Fetih Camii, yapılış MS 900, açılış 1989 diye ironik bir tabela olması ondan...
Anadolu Kültür, Belediye ve Halk Eğitim
Bütün bunlar aslında gelecek günlerde Kars'ta yaşanacak değişimin parçası olacak yerler... Amerikan kaynaklı Global Heritage Foundation Harvard Üniversitesi'yle birlikte geliştirdikleri program çerçevesinde Kars Kaleiçi Mahallesindeki Osmanlı evlerini koruma altına alıyor, belediye kendi kaynaklarıyla 12 Havariler Kilisesi'ni onarmaya hazırlanıyor.
Ve en heyecan verici taraflarından biri de; Kars'ın artık bir sanat merkezi var; Kars Sanat Merkezi.
İstanbul'da yaklaşık dört yıldır Anadolu'daki sanat meraklılarıyla İstanbul ve Avrupa'yı buluşturmaya çalışan Anadolu Kültür, Kars Belediyesi ile birlikte Halk Eğitim Merkezi'nin bir bölümünü Kars Sanat Merkezi olarak Cuma akşamı hizmete açtı.
Güzel hafta
Kocaman bir çok amaçlı salon, iki sergi salonu ve film gösterimi imkanlarıyla Kars Sanat Merkezi önümüzdeki günlerde hem Kars'ta, hem de Kafkaslarda yeni bir buluşma noktası olmaya aday.
Kars Belediyesinin dışarıya açılma politikasının bir kanıtı olarak Kars Sanat Merkezi'nin açılışına Türkiye'de görevli bulunan çok sayıda ülkenin büyükelçisi de katıldı.
Büyükelçiler ufak bir kar(s) tatili için geldikleri kentte hem Gürcistan'da, Ermenistan'dan, Azerbaycan'dan ve Türkiye'den müzik dinlediler, hem de Kars'taki tarihi ayaklandırma projelerinden haberdar oldular... Velhasıl, bu hafta Kars'ta güzel şeyler oldu... (ÇM/BA)