Ortak aklın yokolduğu, zamanın anlamını yitirdiği yerde doğan çocuklar için kimin haklı kimin haksız olduğunun da anlamı kalmadı. Oysa büyük büyük adamlar, dünyanın her yerinde "orayı" konuşuyor; hep konuştular.
Filistin'den kilometrelerce uzaktaki çocuklar bile kulaklarının arkasında intihar bombaları, Yahudi yerleşimleri, kontrol noktalarından geçip hastaneye gidemediği için ölen insanlar, barış süreçleri, ateşkesler, İntifadalar asılı durarak ve tanımlanamayan bir iç huzursuzluğu ile büyüdüler ve saf tuttular.
İki doğru bir yanlış ediyor
Büyük adamlar seneler senesi bir yere varamadı ama o topraklarda da bazı insanlar "ortak aklı" egemen kılmak, geçmişle hesaplaşmak ve ortak bir geleceği birlikte kurmak için küçük küçük adımlar atmaya devam ettiler.
"Filistinliler ve İsrailliler-Birbirinin Tarihsel Hikayesini Öğrenmek" projesini oluşturan uzmanlar da buradan yola çıktı: Çatışma ya da savaşa zamanlarında öğrenciler hikayenin sadece bir tarafını öğreniyorlar; kendi bulundukları - ve tabii ki 'doğru' olan- tarafını.
Bu durumda öğretim de sabit bir doktrine indirgeniyor. Bir tarafın davranışları meşrulaştırılırken karşı tarafın olumsuz bir portresi çiziliyor. Bir tarafın kahramanı diğer taraf için canavar oluyor.
Filistinli ve İsrailli bir grup öğretmen biraraya gelerek nesilden nesle aktarılan şiddet dalgasını kırmak için ufak bir adım atıyorlar.
Araştırmalar, ders kitaplarının genellikle çatışmalara odaklandığını; çatışan insanların bir arada barış içinde yaşadıkları zamanlarınsa kitap sayfalarında yer bulamadığını gösteriyor. Bir açıdan, öğretmenlerden ulusal bilincin taşıyıcıları olarak kendi taraflarının iyiliklerini ve karşı tarafın kötülüklerini vurgulayan temsilcilere dönüşmeleri isteniyor.
Her çocuk kendi hikayesini yazacak
Proje, öğretmenlerin barış sürecinin taşıyıcıları haline dönüşebileceği ve her iki tarafın hikayeleri aktararak öğrencileri sorgulamaya itebileceği inancından ortaya çıktı.
Bunu gerçekleştirebilmek için de çok akıllıca bir fikir buldular:
İsrail ve Filistinliler arasındaki anlaşmazlığın üç tarihsel noktasını alıp her iki tarafta bu olayların nasıl anlatıldığını yazdılar. Sonra da ortaya bir boşluk açıp öğretmenlere ve öğrencilere her iki tarafın görüşlerini okuduktan sonra hikayeyi kendi bakış açıları ile yeniden yazmaları için yer bıraktılar.
Mesela, Yahudiler İsrail'in kuruluşunu, Siyonizmin doğuşu ve 19. yüzyılda yaygınlaşan milliyetçi düşüncelere bağlar ve doğal olarak karşılarken, Filistinliler bunu Batılı emperyalist güçlerin Ortadoğu'yu kontrol altında tutmak için yaptıkları planın bir parçası olarak değerlendiriyor.
Ya da 1948 savaşları... Filistinli çocukların "felaket" (An-nakbeh) diye öğrendikleri olayları İsrailli çocuklar "Bağımsızlık Savaşı" olarak belliyor.
İsrail'de Filistin Kurtuluş Örgütü'nün öldürdüğü insanlar anlatılırken Filistin'de de İsrail ordusunun katlettiği "şehitlerden" bahsediliyor.
Ortak müfredat oluşturulacak
Bir hikayenin arkasını ve önünü bilebilmek, o olay hakkında varacağımız ve daha sonra da pek kolayca değiştirilemeyecek olan yargımızı belirliyor.
İsrailli ve Filistinli öğretmenlerin ortaya çıkardığı bu kitapçık ileride birlikte yaşamayı ya da savaşmayı seçecek olan çocukları karar vermeden önce düşünmeye ve sınırın diğer tarafındaki yaşıtlarıyla empati kurmaya itiyor.
Çünkü İsrailli ve Filistinliler, ancak ortak bir geçmişte karar kıldıktan sonra onunla hesaplaşıp ileri yürümeye devam edebilecekler.(EÜ)
* Prime Peace Research Institute in the Middle East tarafından yürütülen proje 2002'de başladı ve 2007'ye kadar devam edecek. Sonuçta, Filistin ve İsrail'de ortak bir tarih müfredatı oluşturulması hedefleniyor.