Siyasal tarih boyunca, geniş halk kitlelerinin yanında olan karikatürcüler, yönetime talip olanların iktidara geldiklerinde halk için neler gerçekleştirdiğini, ya da neler gerçekleştiremediğini sorgulama işini üstlenerek görevlerini başarılı şekilde sürdürdüler.
20. yüzyılın önemli bir bölümünde, karikatürcülerin çizdikleri hem yönetenleri, hem de yönetilenleri etkilemiştir.
Siyasetçileri ve siyaseti eleştiren karikatürler, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de zaman zaman cezalandırıldı.
1949 yılında Mim Uykusuz'un çıkardığı karikatür albümü, yayınlandıktan 10 gün sonra toplattırıldı.
1950-1960 yılları arasında Ratip Tahir Burak'ın çizdiği karikatürler için 54 dava açıldı. Burak, bunların 53 ünden beraat etti; birinden ise 16 ay hapis cezasına mahkum oldu.
1955 yılında Halim Büyükbulut, Ulus gazetesinde yayınlanan bir karikatürü yüzünden 14 ay hapis cezasına çarptırıldı.
1956 yılında Ferruh Doğan'ın "Asrileşen Köy" albümü mahkeme kararıyla toplattırıldı.
1960 yılında Ali Ulvi Ersoy'un "Uçtu uçtu" adını verdiği karikatürü yüzünden Cumhuriyet gazetesinin yayını durduruldu.
1982 yılında Gırgır dergisi bir kapak karikatürü yüzünden 1 ay kapatma cezası aldı.
Yakın geçmişte Ertan Aydın bir karikatürü yüzünden 10 ay, bir başka karikatürü yüzünden 11 ay; Ahmet Erkanlı da bir karikatürü nedeniyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Leman dergisinde yayınlanan bir karikatür için Yazı İşleri Müdürü'ne 3.5 ay hapis cezası verildi.
Değerlendirme ve tepkiler elbette hep cezalandırma şeklinde olmadı. Madalyonun bir de öbür yüzü var. 1947'de genç yaşta ölen, döneminin en önemli karikatürcüsü Cemal Nadir Güler'in cenaze törenine adeta bir insan seli katıldı, gözyaşları döküldü, esnaf dükkanlarını kapatarak ona sevgi ve saygısını gösterdi.
Bir karikatürü yüzünden 16 ay hapis yatan Ratip Tahir Burak, 1960 Devrimi'nden sonra Kurucu Meclis üyeliğine çağrıldı; 1961 yılında milletvekili seçildi.
1956 yılında kitapları toplatılan Ferruh Doğan, 1974 yılında "Yılın Karikatürcüsü" seçildi, yine Ferruh Doğan 2000 yılında ölünce cenazesinde pek çok kişi gözyaşı döktü.
Bir karikatür yüzünden bir ay kapatılan Gırgır dergisi aynı yıl Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından "Onur Ödülü"ne değer bulundu.
Turhan Selçuk'a Cumhuriyet Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi tarafından "Onursal Doktora" verildi.
1992 yılında Kültür Bakanlığı, Karikatürcüler Derneği'ne "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"nü verdi.
İstanbul'da bir sokağa "Cemal Nadir", bir parka "Altan Erbulak" adı verildi.
Tüm bunlar karikatür, karikatürcü ve siyaset ilişkisini ortaya koyan önemli göstergeler.
Ancak son yıllarda karikatür dünyasında önemli değişiklikler gözleniyor. Acaba basın teknolojisine bağımlı olan karikatür yayımcılığı önemini yitirmeye mi başlıyor? Görülen o ki, artık gazete, dergi yayınlamak için büyük tesislere gereksinim var.
Bu tesisleri kurmak büyük sermaye istiyor. O nedenle gazeteler el değiştiriyor, büyük holding sahipleri tüm gazeteleri satın alıyorlar. Birden fazla gazete ve dergi aynı holdingin çatısı altında çıkıyor. Sermaye sahipleri yönetimle, yöneticilerle iyi geçinmek isterler.
Gazetelerin yayın politikaları da buna paralel olacak. Karikatürcülerin siyasal konulardaki özgürlüğü yavaş yavaş kayboluyor. Gazetelerdeki temel anlayış çarpıcı bir manşet, bol ve büyük fotoğraflar, heyecan yaratıcı haberler ve eğlendirici yazılara dönüşüyor.
Böyle olunca da karikatürün ve karikatürcünün etkinliği yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Karikatürcülerden daha yumuşak, daha eğlendirici konulara yönelmeleri isteniyor.
Dileyelim ki bu gidiş, Türkiye'de önemli görevler üstlenen ve dünyada adını duyurarak çeşitli başarılara imza atan karikatürcüleri yılgınlığa düşürmez.
* 7. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali Sempozyum Bildirisi, 4-8 Mayıs 2001 The British Council Ankara.