İnsan hakları örgütlerinin hazırladığı ve Adalet Bakanlığı önünde açıklanan "Urfa Cezaevi Ön İnceleme Raporu"nda yangına geç müdahale edildiği belirtilerek Ceza ve İnfaz Yasası ile Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda (CMK) insan haklarına dayalı düzenlemeler yapılması gerektiği belirtildi.
Raporu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Diyarbakır Barosu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum Der) ve Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) ortaklaşa hazırladı.
Ankara YKM önünde bir araya gelen insan hakları örgütleri, "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "Tecrit öldürür, tecride son" sloganları atarak Adalet Bakanlığına yürüdü.
"Hani Dicle kenarında bir koyunun ayağı kırılsa canınız acırdı"
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'de ağırlaştırılmış bir mahpusluk rejimi olduğunu belirtti.
Türkiye'deki tüm hapishanelerin insan hakları örgütlerinin denetimine açılması gerektiğini ifade eden Türkdoğan "Cezasızlık kültürüne son verilmeli. Yoksa yeni acılar yaşanmaya devam edecek" dedi.
KESK Genel Başkanı Lami Özgen de Urfa Cezaevi'nde 13 insanın yaşamını yitirmesinden hükümetin sorumlu olduğunu söyledi.
"Hükümet uluslararası sözleşmeleri dikkate alarak, cezaevlerine ilişkin yeni politikalar üretmek zorunda. Biz insan hakları savunucuları cezaevlerindeki her türlü uygulama karşısında sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz."
"Hani Dicle kenarında bir koyunun ayağı kırılsa canınız acırdı" diyen Mazlum Der üyesi Abdurrahim Semavi ise "Hangi İslami adalet sizin yaptığınızı yapar?" diye sordu.
Urfa E Tipi Cezaevi'nde inceleme yapmak amacıyla İHD'nin Adalet Bakanlığı Cezaevleri Genel Müdürlüğüne yaptığı başvuru kabul edilmediği için, Urfa Cezaevi Raporu, hükümlü ve tutuklu yakınlarıyla yapılan görüşmelerden, görgü tanıklarının ifadelerinden ve Şanlı Urfa Barosunun izlenimlerinden oluşuyor.
"'Bu vantilatörü de alırsanız ölürüz' demiş"
Raporda, yaşamını yitirenlerden 18 yaşındaki tutuklu Mehmet Satış'ın babası, "Oğlum sıcaktan ve kalabalıktan şikâyet ediyordu" diyor.
"Çocuğumun duruşmasına dört gün kalmıştı, bunlar acemi tutuklu, orada yangın çıkarıp sorunlarını dile getirmek istemişler, ceseti çok kötü bir şekilde yanmıştı, parmağındaki yüzükten tanıdım.
"Oğlum gardiyanlardan çok şikâyetçiydi, taziyemize vali geldi. Kendisine 'Kapıyı niye açmadılar?' diye sorduk. Bize 'Anahtar yoktu, yangın hortumları da kısa geldi yangına müdahale edemedik' dedi."
Raporda, Yaşamını yitiren 22 yaşındaki tutuklu Sinan Özalp'ın abisiPüslüm Özalp ise "Kardeşimin idareye yönelik sıkıntıları vardı" diyor.
"Kardeşim dört aydır içerdeydi. Tavanda bulunan vantilatörü gardiyanlar almak isteyince 'Bunu da alırsanız biz ölürüz' deyince, gardiyanlar da 'Ölürseniz ölün' demişler."
"Sistematik işkence uygulanıyor"
Raporda, Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) Urfa Cezaevi'nde kalan tutuklu Milletvekili İbrahim Ayhan ise, cezaevinde yaşanılan olayın bir kavga sonucu gerçekleşmediğini belirtiyor.
"Bu olay cezaevi koşullarını protesto amaçlı yapılmış açık bir isyandı. Yaz aylarında kendi koğuşlarımızda bulunan pencereleri kanatlarından söküp idareye veriyoruz. Sıcakların başladığı Mayıs ayında bu işlemi gerçekleştiriyoruz.
"Geçen yıl da yaptık, bu yıl da yapıyoruz. Urfa cezaevinde bu koşullar altında insanın yaşamasının imkânı yok. Buradaki koşullar psikolojik, sosyal ve siyasal anlamda tam anlamıyla bir işkence hanedir.
"Sağlıkla ilgili ciddi sıkıntılarımız var"
Raporda, petrol kaçakçılığı suçundan yedi aydır tutuklu bulunan Hasan Bars, koğuşların fiziki durumuna ilişkin şunları söyledi:
"Yangın olayından önce koğuşta 24 kişi kalıyor. Normalde dört ranza olması gerekirken iki ek yapılarak altı ranzaya çıkarılmış. 12 kişi de ranzada yatıyor. Kışın kaloriferle ısınıyoruz. Ancak küçük olduğu için ısınamıyoruz. Yazın içerisi çok sıcak hem altta hem üste vantilatör var, ancak pervaneler plastik olduğu için bir süre sonra sıcak hava vermeye başlıyor.
"Tuvalet ve banyo sıra ile yapılmakta olup birçok zaman sıra nedeniyle tartışmalar yaşanıyor. Yaz ve kış 24 kişi kalmamıza rağmen yaklaşık 45 dakika sıcak su veriliyor. Sağlık kontrolleri ile ilgili ciddi sorunlar var. Şikâyet ne olursa olsun sadece iki hap yazılıyor, hastalığın ve şikayetin ne ise hep aynı haplar veriliyor. Hastane için dışarı sevk çok uzun süre alıyor."
"Yangına geç müdahale edildi"
Raporun sonuç kısmında şu tespitlere yer verildi:
*Mahpus yakınları ve görgü tanıklarının ifadeleri ve heyetimizin inceleme ve gözlemlerine göre, yangına cezaevi idaresinin tutumundan dolayı itfaiye ekibi geç müdahale etmiştir. İtfaiye araçları cezaevi kapısından içeriye alındığı halde müdahale için bekletilmiştir.
* Birkaç yıldır sivil toplum örgütlerinin ve ilgili kuruluşların Urfa Cezaeviyle ilgili uyarılarına ve çözüm önerilerine rağmen gerekli önlemlerin ve iyileştirmelerin yapılmamıştır. Bu nedenle başta Adalet Bakanlığı olmak üzere siyasi irade yaşanan ölümlerden ve yaralanmalardan sorumludur.
* Uzun tutukluluk süreleri, yargılama sürelerinin uzunluğu, ceza ve infaz sistemindeki çarpıklıklar bir kez daha ortaya çıktı.
* Yangından sonra cezaevi civarında yakınlarını merak eden ailelere yönelik sağlıklı bilgi akışı yapılmamıştır. Güvenlik güçleri merak içindeki ailelere karşı kaba kuvvet ve orantısız güç kullanmıştır.
* Mahpusların bir kısmı yangından sonra dayanılmaz boyutlara ulaşan fiziki imkânsızlıklar nedeniyle, bir kısmı ise sürgün amacıyla başka cezaevleri nakledilmiştir. Nakledilen kişilerin aileleriyle ve avukatlarıyla görüşme imkânları maddi olanaksızlıklar nedeniyle neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
"Ceza ve İnfaz Yasası'nda düzenleme yapılmalı "
Raporda çözüm önerileri ise şu şekilde sıralandı:
* Yeni cezaevleri yapmak yerine, Ceza ve İnfaz Yasası ile Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda (CMK) insan haklarına dayalı düzenlemeler yapılmalı.
* Mevcut cezaevlerinde fiziki şartlar bir an önce iyileştirilmeli ve insani standartlar sağlanmalı.
*Ağırlaştırılmış infaz rejiminden vazgeçilmeli, tutukluluk istisnai hale getirilmeli, denetimli serbestliğin kapsamı genişletilmeli, infaz süresinde adli ve siyasi ayrımına son verilmeli ve infaz süreleri kısaltılmalı.
* İşkenceye karşı sözleşmenin seçmeli protokolü uyarınca kurulması öngörülen ulusal önleme mekanizması tarafsız ve bağımsız bir mekanizma olarak kurulmalı.
* Cezaevleri STK'ların ve DTÖ'lerin denetimine açık hale getirilmeli.
* Cezaevlerindeki olaylar nedeniyle etkili bir soruşturma yapılabilmesi için sorumlular açığa alınmalı ve etkin bir soruşturmanın önündeki bütün engeller kaldırılmalı. (SK/NV)
* Urfa Cezaevi Ön İnceleme Raporu tam metni için tıklayın.