Karayılan, "Anlaşırlarsa hem biz hem de İran bu üçlü ittifak tarafından hedeflenmesi gündeme gelebilir" dedi. "Üzerimize fazla gelinirse güçlerimiz Kuzey'e kayar" diyen Karayılan, böyle bir durumunda hem Kuzey hem Güney'in savaş sahasına dönüşeceğini söyledi.
Murat Karayılan, Ankara'da Kongra-Gel gündemiyle bugün yapılacak ABD, Türkiye ve Irak zirvesine ilişkin olarak MHA muhabiri Jehat Berti'ye konuştu. Karayılan özetle şu görüşleri dile getirdi:
* Bizi bir biçimde tasfiye etmek amacıyla toplanan bir zirvedir. Eğer zirvede diyalogu esas alan bir kararlaşması olursa, biz bunu tartışmaya açığız. 'Terördür' denilerek askeri, siyasi, psikolojik yönelim esas alınırsa o zaman biz de buna karşı kendimizi savunuruz. Gerek Kuzey'de, gerekse Güney'de olsun mevcut düzenimizle kendimizi savunabilecek güçteyiz.
* Öyle bir hava estiriliyor ki, sanki bütün Kongra-Gel üyeleri Kandil'de oturmuş, eli-kolu bağlı, herhangi bir güç operasyon gerçekleştirirse, bütün bunları hemen yakalar ya da imha eder. Böyle bir şeyin olması mümkün değil.
* Kürt sorunu tartışılacaksa, Kürtlerin de orada taraf olarak bulunması gerekiyor. Biz kimseye herhangi bir haksızlık yaptığımızı düşünmüyoruz.
Operasyonla çözülmez
* Güney'de 22 yıldan beri varız ve 22 yıldan bu yana Türk ordusunun mütemadiyen operasyonları olmuştur, ilk operasyonları '83 yılında başladı. Güneyli güçlerle ittifaklar temelinde de yönelimleri oldu: Bütün bunlar sorunu çözdü mü? Gerillayı Güney'den söküp attı mı? Tabi ki hayır. Öyleyse şimdi de yapamaz, başarı sağlamayacaktır. Kesinlikle çözüm ne şiddet uygulamada ne de ortak operasyondadır. Çözüm, diyalog yoluyla demokratik çözüm çerçevesinde projelerin geliştirilmesiyle gelişebilir.
İstikrar unsuruyuz
* Güney Kürdistan'da güçlerimizin bulunması, Güney Kürdistan'daki yeniden yapılanma sürecini olumsuz etkilemiyor, tersine olumlu yönde etkiliyor. Aynı zamanda Irak'ın yeniden inşası sürecinin daha istikrarlı gelişmesi için oradaki güçlerimizin pozisyonu da istikrar sağlayıcı pozisyondur.
* Kimseye herhangi bir biçimde zarar verme durumu söz konusu değildir. Tersine demokratikleşmenin, kardeşliğin, bansın sağlanmasında güçlerimiz bir istikrar unsurudur. Kuşkusuz Türkiye'ye de faydası vardır. Güçlerimiz Irak'ta bulunmazsa, Türkiye'de bulunurlar. Bu durumda Türkiye'de çatışma zemini daha da derinleşecektir.
Savaş sahasına döner
* Şimdi üzerimize fazla gelinirse, güç Kuzey'e kayar ve böyle bir kararın alınması durumunda hem Kuzey hem Güney savaş sahasına dönüşür. Tabi ki bu tehlikeli bir durumdur. Şu aşamada böyle bir kararın alınacağını pek sanmıyorum. Hareketimizi içten çökertmeyi, parçalamayı, bölmeyi hedefleyen bir uluslararası konseptin olduğunu biliyoruz. Bu proje yakın geçmişte, en detaylı bir biçimde hayata geçirilmek istendi, içimizdeki bazı ihanetçi unsurlara dayanarak bu uygulanmak istenildi; ama sonuç almadı.
* Taraflara çağrımız şudur; şiddetle, provokasyonlarla yok edemezsiniz. Yıllarda beri bu politikayı uyguladınız, sonuç alınmadığı açık ortadadır. Ama bu hareket önderliğiyle, kadrolarıyla, halkıyla demokratik çözümden yanadır, barıştan yanadır. En makul ölçülerle çözümün geliştirilmesi için gereken fedakarlığı gösterebilecek durumdadır. Bunun görülmesi gerekir. Artık şiddetten vazgeçilip diyalog yöntemiyle çözümün öngörülmesi gerekir.
Çözüm ve sağduyu
* Bizim 10 maddelik bir çözüm deklarasyonumuz var. Bunu taraflara ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu istemlerimiz ulaşacaktır. Çözüme dönük bütün tartışmalarda gereken kolaylığı göstereceğimizi belirtiyoruz. Kürt tarafı olarak mevcut sorununun çözümü için her platformda tartışmaya varız. Bu temelde herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyoruz. (YS)
* Türkiye, ABD ve Irak yetkililerinin Ankara'da yaptıkları toplantıdan önce MHA tarafından yapılmış röportaj 11 Ocak 2005 tarihli Ülkede Özgür Gündem Gazetesi'nde yayımlanmıştır.