PKK'nin çatı örgütü KCK'nin yürütme konseyi başkanı Murat Karayılan, Barış Grupları için "Biz bir adım attık, buyurun siz de bir adım atın" dedi.
Fırat Haber Ajansı'ndaki (ANF) röportajda Karayılan'ın sözlerinden bazıları şöyle.
Türkiye'yle barışmak istiyoruz: Biz Türkiye ile barışmak istiyoruz. Kürt halkı ve Türk devleti arasında yaşanan çatışmayı barışçıl ve diyalog yöntemleriyle çözmek istiyoruz. Bunu zayıf olduğumuzdan dolayı değil, bunu doğru bulduğumuzdan dolayı yapıyoruz.
Barış gruplarını doğru değerlendirmeli: Bu sorunu çözmek için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bizden yana barış gruplarının gönderilmiş olmasını, hükümetin de engel çıkarmamasının yarattığı zemini herkes doğru değerlendirmeli. Bir tarafın zayıflığı, öbür tarafın güçlülüğü, bir tarafın başarısızlığı, öbür tarafın başarılılığı gibi bir değerlendirme değil, bu olumlu atmosferi nasıl daha yapıcı kılabiliriz, yeni bir dönemin başlangıcı haline nasıl getirebiliriz diye, herkesin üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmesi gerek.
Diyalog başlamalı: Devletin de bu grupları yakalamamış olması iyi bir cevaptır. Ama bu bir ilk cevaptır. Bundan sonra atması gereken adımlar var. Her şeyden önce operasyonların durması gerekiyor. Ondan sonra diyaloğun başlaması lazım. Bu sorun nasıl çözülecek konusunu tartışmak, müzakereyi başlatmak lazım.
Çözüm için üzerimize düşeni yerine getiririz: Ahmet Türk o çokça kızdıkları açıklamasında şunu söyledi: "Gelişmeler gösteriyor ki devlet bir adım atarsa PKK on adım atar." Bu çok yanlış bir şey değil. Buyursun devlet de bir adım atsın o zaman tartışalım.
Bizim mesajımız çözüme dönüktür. Bu grupların gidişiyle -ki daha Avrupa grubu da gidecek- biz bunu gösterdik. Eğer bu adım doğru değerlendirilir, buna doğru yaklaşılır ve değer biçilirse bu adım yeni bir dönemin, yeni bir sürecin başlangıç adımı olabilir. Gelin bunu böyle yapalım. Karşılıksız bırakmayalım. Biz bunu söylüyoruz. Bu adımımıza karşılık devletin de bir iyi niyet yaklaşımını gerçekleştirmesi gerekiyor. Diyalog sürecinin önünü açması gerekiyor. Sorunun kalıcı çözümünün yolunu böylece açıp, süreci derinleştirmesi gerekiyor. Böyle olursa elbette ki biz de çözüme dönük üstümüze düşen sorumlulukların gereğini yerine getiririz.
"Şov" denemez: Barış gruplarının büyük bir coşkuyla ve kitlesel düzeyde karşılanması şov değildir. Halkımızın yıllardan beri sürdürülen savaşın bitip, yeni bir sürece ulaşma istemidir, sevincidir. Savaşın acısını yaşamayan, onun zorluklarını görmeyen insanlar uzaktan buna "şov" diyebilirler. Ama katliamları, köy boşaltmaları ve her türlü aşağılayıcı yaşam koşullarını yaşayan insanların bu barış umutlarının ortaya çıkmasıyla birlikte sokağa dökülmesine "şov" demek acı gerçekleri görmemek ve bu halka saygısızlıktır. Bu acının hiç farkında olmamaktır. Olaya basit ve sıradan yaklaşanlar anlamını bilemezler. "Birkaç PKK'li sessiz sedasız ifadesini verip evine geçip gitsin" denilemez. Bu olay öyle değildir.
Devlet Kürt politikasını değiştiriyor: Devlet Kürt politikasını değiştiriyor. Yeni bir politikaya yöneliyor. Bu yeni politikada siyasal, diplomatik faaliyetler daha fazla ön plandadır. Askeri bakış açısı ise onun arkasından geliyor. Daha önce askeri yöntem her konudan daha ön plandaydı. Türkiye bu şekilde kendi politikasında bir restorasyonu, bir değişimi yaşıyor. Buna demokratik açılım, daha sonra milli birlik projesi falan da dediler. Ama özünde yaşanan şey bir restorasyondur. Biz bu restorasyonun aslında çözüm için yeterli olmadığını, politikasını köklü bir şekilde değiştirmesi gerektiğini ve bu mevcut biçimiyle de soruna cevap olmayacağını belirtiyoruz.
Açılımı görmek istiyoruz: Devlet de kendi açılımını sözden çıkarıp, pratiğe dönüştürmelidir. Onların açılımı nedir, bir görelim. Biz onların açılımının pratiklerini görmek istiyoruz. Şimdi onu bekliyoruz.
Dağa aşık değiliz: Cumhurbaşkanı "gelin evinize gidin, ömrünüz dağda mı geçecek" diyor. Biz dağa aşık değiliz, bizim sorunumuz, toplumumuzun sorunları var. Toplumumuzun sorunlarının köklü çözülmesi gerekiyor. Bu sorun ciddi bir sorundur. Sıradan, basit yaklaşımlarla çözülemez. Köklü yaklaşımlara ihtiyaç var.
Silahla çözülmez: Bir kez daha görüldü ki bu sorun şiddetle çözülemez. Tek çözüm yolu siyasal yöntemlerle yaklaşmaktır. Şimdi bu gerçeği hep bize dönük söylüyorlar. Ama biz de onlara dönük söylüyoruz. Çünkü işi silahla çözmek isteyen biz değiliz. Biz diyoruz ki bu iş silahla çözülmez. Siz silahla PKK'yi yok edemezsiniz, Kürtleri bastıramazsınız. (TK)