Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, İmralı'da Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmelerle ilgili, "şimdilik bir istişare durumundan söz edilebilir" dedi.
Süreçte çok büyük ciddiyet ve sorumluluğa ihtiyaç olduğunu söyleyen Karayılan, "Tekrardan birtakım hesaplar çerçevesinde oyalama taktikleri geliştirerek Kürt sorununun çözümünü değil de PKK'nin çözülmesini hedeflemeye dönük amaçlar güden politikalar geliştirilirse yazık edilmiş olur" dedi.
"Öcalan'la diyalogun başlatılması önemli ve isabetli bir girişim."
"Görüşmeler önemli"
Fırat Haber Ajansı'ndan (ANF) Deniz Kendal ve Rosida Mardin2in sorularını cevaplayan Karayılan, özetle şu noktalara temas etti:
* Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın İmralı'ya gidip görüşmüş olmaları elbette ki bu görüşme sürecine ciddiyet kazandırmıştır. Bu yeni bir boyuttur ve bunu önemsiyoruz. Bu girişimi dikkatle izlemek ve asla küçümsememek gerekiyor.
* Fakat bütün bunlar yeni bir çözüm sürecinin başladığı anlamına henüz gelmemektedir. Şimdilik bir istişare durumundan söz edilebilir. Diyalog sürecinin bir çözüm sürecine dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda hükümetin tutumu kesinlikle belirleyici olacaktır.
* En son Oslo ve İmralı görüşme sürecinin sonuç almamasının temel nedeni, devlette ve hükümette Kürt sorununun çözümü konusunda zihinsel bir alt yapının oluşmamasıdır.
* Şimdi eğer AKP Kürt sorununu çözmeye karar vermişse, elbette ki bu süreç demokratik çözüm sürecine dönüşebilir. Fakat bu konuda olumluya yorumlanacak pek fazla veri yoktur. AKP resmen "ben artık Kürt sorununda şiddeti kullanmaktan vazgeçiyorum, kimseyi şiddetle bastırmayacağım, bu sorunu artık diyalogla ve demokratik yöntemlerle çözmeye karar verdim" diyor mu? Başbakan bunu diyebilecek durumda mıdır? İşte bu nokta çok önemlidir.
* Bize "silah bırakılsın" deniliyor. Bir kere bu sorunun çözümünde şiddeti esas alan devletin kendisidir. Sen bir toplumsal kesime karşı sürekli devlet gücünü ve şiddeti kullanacaksın, ondan sonra da "kimse buna karşı ses çıkarmasın, silahlar bırakılsın" diyeceksin. Bu böyle olmaz.
"Silah bırakmamız değil, silahlı güçleri sınır dışına çekmemiz isteniyor"
* Biz, çözüm projemizi protokollerle sunduk. Türk tarafının projesinin de açığa çıkması, ortaya konulması gerekmektedir. Bunlar olmadan, peşinen, "silah bırakılacak, silah bırakma hedeflenecek" gibisinden yaklaşımlarla herhangi bir yere varılamaz. Kimse bu silahları eğlenmek için ya da farklı keyfi bir amaç için eline almadı. Bu silahlı güçlerin varlığının bir nedeni vardır.
* "Kürt sorunu ayrı PKK'nin silahlı güçleri ayrı" türünden değerlendirmelerin hiçbir değeri yoktur. Eğer Kürt sorunu ve silahlı mücadele bu kadar iç içe olmasaydı şimdiye kadar silahlı güç mü kalırdı?
* Devlet hem Oslo-İmralı sürecinde hem de şimdi bizden silah bırakmamızı değil, silahlı güçlerimizin Türkiye sınırlarının dışına çıkarılmasını istedi.
* Peki, nereye çekeceğiz? Güney Kürdistan'a. Her gün Güney Kürdistan bombalanıyor. "Önce güçler sınırın dışına çıksın, sonra adım atarız" söylemine nasıl güvenebiliriz? Bunun güvencesi nedir? Bu ciddi bir konu.
"Öcalan'ın önünün açılması lazım"
* Öyle bir kamuoyu yaratılıyor ki, sanki top İmralı'ya atıldı ve oradan gelecek cevaba göre her şey hallolacak. Burada önemli olan önce devletin ne yapacağıdır. Ama biz bunun da öyle bir taktik yaklaşım olarak geliştirildiğini görüyoruz.
* İlk atılacak olan adım Öcalan'ın İmralı'daki pozisyonunun değiştirilmesidir. Öcalan tecrit sistemi altında bulunduğu sürece sen devletin tutarlılığına ilişkin, tek bir kişiyi bile ikna edemezsin. Eğer devlet gerçekten çözümde samimiyse önce Öcalan'ın önünü açması gerekiyor.
* AKP hükümeti geçen yıl Temmuz'dan sonraki süreçte bizi tasfiye etme kararı aldı. Boşuna Tamil örneğini vermedi. Yani AKP hükümeti de tıpkı Sri Lanka'nın çeşitli dış güçlerin desteğiyle, Tamil gerillalarında yarattığı parçalanma ve ardından da tasfiye ve katliam konsepti gibi bir konsepti önüne koydu. Kesin bir biçimde imhayı hedefleyen operasyonlar geliştirildi. PKK yeni bir taktik yaklaşım ortaya konularak AKP'nin öngördüğü o tasfiye etme projesini tümüyle sonuçsuz bıraktı.
* Şimdi bölgede Türkiye'nin, ABD'nin de öngördüğü rolü oynayabilmesinin önünde PKK engel olarak görülüyor. Bu nedenle PKK'nin ya tasfiye edilmesi ya da mücadelesini durdurması gerekiyor. Onların çıkarları bunu gerektiriyor. (EKN)
* Söyleşinin tamamı için tıklayınız