Gazeteci Hasan Cemal, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'la yaptığı görüşmeye bugün (27 Haziran) Milliyet gazetesinde yer verdi.
Karayılan, çözümün tekçi değil, çok kültürlü Türkiye ile çözüleceğini ve çok kültürlülüğün birlik ve beraberliği pekiştireceğii, 12 Haziran genel seçimlerinde yüzde 50 oy alan iktidar partisinin sorunların çözülmesi için siyasi irade ortaya koyması gerektiği görüşünde.
"Açılımcı anayasa şart"
Karayılan ile görüşebilmek için Kandil'e yaptığı yolculuğu anlatarak yazısına başlayan Hasan Cemal, söze Hatip Dicle'nin ve milletvekili seçilen Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun desteklediği beş bağımsız milletvekilinin tutukluluk hallerini devam ettiren mahkeme kararlarından başlıyor.
Karayılan, Türkiye'nin bugün geldiği noktada yeni, açılımcı bir anayasaya ve adil bir iç barışa ihtiyacı olduğunu, barış ve demokrasiyle birlikte Türkiye'nin ekonomik olarak daha çok büyüyeceğini ve zenginleşeceğini söylüyor.
"Kürt halkı demokratik özerklik için oy verdi"
Seçim sonuçlarının çok önemli olduğunu ifade eden Karayılan, seçimlerin barış ve demokrasi açılımının gerçekleştirilmesi için bir fırsat penceresi açtığını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
"Bu açıdan, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun 36 milletvekili çok önemli bir gelişmedir, bir başarıdır. Kürt halkı demokratik Türkiye ve demokratik özerklik için oy verdi, bir 'proje'ye oy verdi Kürtler... Bakın 'özerk Kürdistan' deyimini kullanmıyoruz ya da çok seyrek kullanıyoruz. Demokratik özerklik bütün Türkiye için geçerli. Bu özerklik tüm Türkiye'yi kapsadıkça, Türkiye daha çok demokratikleşecek. Çünkü yerinden yönetimin güçlenmesi ile demokrasi ete kemiğe bürünür. Tek merkezcilik gevşer, zayıflar."
"Kürt sorununu çözmek Erdoğan'ın elinde"
Karayılan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) seçim başarısını nasıl yorumladığını soran Hasan Cemal'e AKP'nin yüzde oy aldığını, toplumun yarısının AKP'ye sorunları çözmesi için bu kadar oy verdiğini söylüyor.
Yüzde 50 oy almış bir partinin siyasi irade göstermesi gerektiğini söyleyen karayılan, sözlerine şöyle devam ediyor:
* Bizim 12 Haziran sonrasıyla ilgili olarak, barış konusunda beklentilerimiz vardır. Ama Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi derken, KCK tutuklusu milletvekilleri derken yaşanan gelişmeler, barışa ilişkin bu beklentilerimize büyük, ağır darbe vurdu.
* Kürt sorununun çözümü noktasında kritik bir kavşağa gelinmişken, biz barış beklerken, AKP Meclis Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın "Dicle'ninkiyle Erdoğan'ın 2002 durumu arasında benzerlik yoktur" açıklaması geldi... Biz bunu şöyle anladık: Kürt siyasetini hizaya getirmek, burnunu sürtmek...
* 2009 yılı Mart ayında BDP'nin yerel seçim başarısının arkasından da KCK operasyonları, tutuklama dalgaları için düğmeye basılmıştı. Şimdi de bu... Biz blok milletvekillerinin Meclisi boykot kararını destekliyoruz. Somut bir adım atılmalı Mecliste ve Hatip Dicle'yle KCK tutuklularının durumu düzeltilmeli... Bundan önce Meclis boykotu sürsün.
* Şimdi toplumsal barışın kapısını açmak Başbakan Erdoğan'ın elindedir. Hem milletvekili krizini çözmek, hem Kürt sorununda köklü bir çözümün kapısını açmak AKP liderinin elindedir. Bugün böyle bir tarihsel liderliğe ihtiyacı var Türkiye'nin. Bunu gerçekleştiren lider, tarihe geçer.
"Çok kimlikli ulus, Türkiye'nin birliğini pekiştirir"
Öcalan ile devlet yetkililerinin görüşmeleri hakkında görüşleri sorulan Karayılan, bir ay önce Öcalan'ın devlete sunduğu çözüme yönelik üç ayrı protokolden bahsediyor.
Devlet yetkililerinin de "Türkiye'de Kürt sorununda demokratik çözümün ilkeleri", "Türkiye'de devlet ve toplum ilişkilerinde adil bir barışa ilişkin ilkeler" ve "Demokratik ve adil barış için acil eylem planı" başlıklı protokolleri "tartışılabilecek belgeler" olarak tanımladığını ifade eden Karayılan, bu protokolleri, demokratik ulus çerçevesinde yeni anayasayı içine alan, Türkiye'deki tüm kimliklerin tanınması temelinde toplumsal bir barış projesi olduğu görüşünde.
Protokollerde tarafların karşılıklı olarak birbirlerini af temelinde, şiddetin tümüyle devre dışı kalması ve silahsızlandırmayla ilgili koşulların yer aldığını söyleyen Karayılan, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Tekçi değil çok kimlikli bir ulus... Her kimliğin anadil hakkı olacak. Ademimerkeziyetçi sistem temelinde özyönetim hakkını da, doğru bir vatandaşlık tarifini de içeriyor, demokratik ulusun anayasal çerçevesi... Böyle bir sistem Türkiye'nin gönüllü birliğini pekiştirir, güçlendirir. Ve böyle bir temel üstünde kendi kendiyle barışık bir Türkiye'nin önü açılır." (EKN)