Ece Ayhan Sivil Girişimi (EASG)'nin öncülüğünde, 1 Aralık Cumartesi günü, Çanakkale Yalı Hanı'nda düzenlenen "Ece Ayhan: Şiir ve Sinema Buluşması"nda, çeşitli kentlerden gelen Ece Ayhan okurları Ragıp Duran'ın moderatörlüğünde iki oturum boyunca Ece Ayhan ile şiir ve sinema arasındaki ilişkiyi konuştu.
Sivil girişimin hazırladığı kısa bir video gösterimiyle başlayan buluşmada Enis Rıza, Metin Üstündağ, Orhan Alkaya, Kubilay Ünsal, Ahmet Güngören ve Fırat Demir konuşmacıydı.
Sunuş konuşmasını yapan Semra Canbulat sivil, karaşın, mülksüz bir serbest şair olarak Ayhan'ın sadece şiiriyle değil, düşünce iklimimize katkılarıyla da farklı ve özel bir yere sahip olduğunu belirterek Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanındaki Ece Ayhan okurlarını Çanakkale'de bir araya getirmeyi, Ece Ayhan'ı konuşmayı bu uslu coğrafyada kötülük dayanışmasına karşı ayağa kalkmanın bir parçası olarak gördüklerini söyledi.
Rıza: Genç Sinema'da onun katkısı var
İlk oturumda konuşan belgeselci yazar Enis Rıza, 1967'de Yeni Dergi'de Ayhan'ın yayımlanan "Sinema ve Şiir" yazısında şiir sanatı ile sinema sanatının yan yana ya da iç içe düşünülmesinin yeni görüngüler getirdiğini, her ozanın göğüs çekmecesinde aranılsa bir taslak bulunabileceğini belirttiğini, bu yazıyı okuduktan sonra da şiire olan ilgililerinin arttığını söyledi. Rıza, Ayhan'ın Lamorisse, Bunuel, Godard, Resnais, Antonioni, Truffaut, J.Vigo, Visconti, Pasolini gibi yönetmenleri ozan olarak gördüğünü belirterek 1967'de "Genç Sinema" hareketinin ortak bildirisini Ayhan'ın katkısıyla yazıldığını belirtti.
Ünsal: Şiiri sinegözdü
Ece Ayhan'ın şiirini sinematografikleştirme üzerinden bir sunum yapan Kubilay Ünsal, Ayhan'ın sinema üzerine yazdıkları notlar incelendiğinde onun şiirinin tarihe ve güne bakarken bir sinegöz olduğunu söyledi. Ayhan şiirinin bir kamera gibi akan görüntüleri yakaladığını ve parçalar halinde önümüze getirdiğini, bu film parçalarını alan her okuyucunun bundan sonra kurgusunu kendisinin yapmasına olanak verdiğini, böylelikle okuyucu da bir oyuna dahil ettiğini belirtti.
Üstündağ: Eşyasız şair
Karikatürist ve yazar Metin Üstündağ tanıdığı Ayhan'dan aldığı notlarla bir film çekerse nasıl bir film olacağı üzerine konuşacağını belirterek; filmin isminin Şinasi'ye bir gönderme olarak "Şair Dellenmesi" olacağını ifade etti. Şairin nerdeyse eşyasız biri olduğunu, bütün eşyasının bir karton kutudaki birkaç parça giysi, birkaç defter kalem ve kitaplar olduğunu söyleyerek, oturma takımları, salon takımları olan bir memleket için bu durumun çok şaşırtıcı olduğunu belirtti.
Demi: New Queer akımı da şaire yakın
İkinci oturumda söz alan genç yazar ve şair Fırat Demir, Ayhan'ın şiirinin arzunun ve cinselliğin şiiri olduğunu belirterek bu şiirin nesnel bir karşılığı olması gerektiğini, bu nesnel karşılığın ise dille, tarihle, toplumla bölündüğünü söyledi. J.Vigo, Pasolini, Godard, Nicholas Ray gibi yönetmenlerden verdiği örneklerle Ayhan şiirinin sinemadaki tarihsel karşılığının izlerini süren Demir, New Qeer sinemanın da Ayhan şiirine yakın durduğunu ifade etti.
Güngören: Modern bir mitologya yarattı
Mitik imge ve sinematografik imge arasındaki ilişkiden bahseden antropolog yazar Ahmet Güngören Ayhan'ın "Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler" dizesinde Oidipus mitosuna dair bir gönderme sezdiğini belirtti. Güngören, bizlerin hayattaki birçok çelişkiyle olduğu gibi baba-oğul çelişkisine de çözüm getirebilmek ve bununla yaşayabilmek için kendimize bireysel mitoslar ürettiğimizi söyledi. Toplumsal ve bireysel mitoslardan bahseden Güngören ayrıca Ayhan'ın "Çok Eski Adıyladır" şiiriyle modern bir mitologya yarattığını ifade etti.
Alkaya: Benzersiz bir düşünme dili öneriyor
Yazar, yönetmen ve oyuncu Orhan Alkaya Ayhan'ın sık sık kullandığı dizonans (kakışım), nesnel karşılık, çift anlamlılık kavramları üzerinde durarak sahiciliği aramak noktasında arayışlarını çok uç bir noktaya koyan Ayhan'ın şiirinin çatışmalara, ayrıntılara bakan bir şiir olduğunu belirtti. Ayhan'ın sinema ile kurduğu ilişkinin bir film izleme aşkı değil; hayatı anlamak için doğru yerden cümleleri kurma, doğru sorular sorma, doğru ilişkilendirmeler yapma çabası olduğunu belirten Alkaya, Ayhan'ı asıl özel kılan şeyin ise benzersiz bir düşünme dili öneriyor olması ve bize hala yeni okuma katmanları önerebilmesi olduğunu söyledi.
Kalabalık bir dinleyici kitlesinin izlediği oturumların görsel ve işitsel olarak kayda alındığı ve bir süre sonra kitap olarak yayınlanacağı duyuruldu. Etkinliğinin sonunda konuklara Ece Ayhan Sivil Girişimi üyelerinden Seramik Sanatçısı Cenk Çankaya'nın Çanakkaleli Melahat'ten yola çıkarak Ece Ayhan Şiir ve Sinema Buluşması için tasarladığı heykelcikler hediye edildi.
İstanbul'dan gelen katılımcılar pazar günü de Ece Ayhan'ın Çanakkale'nin Eceabat ilçesi Yalova Köyü'ndeki mezarını ziyaret ettiler.
Ece Ayhan Şiir ve Sinema Buluşması, Çanakkale Belediyesi, Yalı Hanı, Çanakkale İçinde, Düş Yola ve Hat Tattoo'nun katkılarıyla gerçekleşti. (NV)